Süleyman'ın Mabedi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Süleyman'ın Mabedi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

12 Ocak 2016 Salı

Hiram Usta Efsanesi

                           
                                                                  Hiram Usta



  Masonluk sembolizminin en temel kavramları “Süleyman Mabedi”, “Hiram Usta” efsanesi, “Jakin ve Boaz sütunları”dır.

  Hiram Usta hikâyesi bu konuyu inceleyenler için çok popüler bir konu haline geldiğinden, olayı detaylıca inceleyeceğim. “Hz. Süleyman, tunç işçiliği yapmakta olan Hiram’ı Sur’dan getirtti. Hiram sağduyulu, zeki ve bilgili bir insandı. Hz. Süleyman’ın yanına geldi ve onun bütün işlerini yaptı.”(Krallar Kitabı1,13-14)

  XV. yüzyıldan kalma Cooke ve XVII. Yüzyıldan kalma Old Charges’ın Tew el yazmaları gibi eski metinler, tapınağın yapılışından ve Sur’lu Kral Hiram’dan söz etmektedir: Kendisi geometride çok ustadır ve yapı işinin büyük yetkilerle yönetilmesi ona verilmiştir.
Hz. Süleyman’ın yapı işlerini yönetmek görevini kendisine vermiş olduğu Adoniram, Adoram ya da Hiram o kadar büyük sayıda işçiye para ödemekteydi ki, bunların hepsini tanıyamıyordu. Bunun üzerine, ayırd edebilmek için, bunların herbiriyle başka başka parolalar, işaretler, el değdirmeler saptamıştı…

  Üç kalfa, hakları olmadığı halde usta günlüğü almak istiyordu. Parola(tanrı anlamına gelen) Yehova idi ama onlar bilmiyorlarlardı. Adoniram’ı yalnızken görünce ondan bu parolayı istemeye, alamazlarsa öldürmeye karar verdiler. Bu amaçla biri Güney’de, biri Kuzey’de, sonuncusu da Doğu’da (Maşrıkta) olmak üzere, tapınağın içine saklandılar. Adoniram her zamanki gibi Batı kapısından içeriye girmişti. Güney kapısından çıkmak isteyince üç kalfadan biri ona usta parolasının ne olduğunu sordu. Beri yandan da elinde tuttuğu ya da çekici ona doğru kaldırmıştı. Hiram: “Ben usta parolasını böyle öğrenmemiştim” dedi. Bunun üzerine kalfa elindeki çekici onun kafasına vurdu. Fakat güçlü vuramamıştı. Hiram kuzeye kaçtı, oradaki ikinci kalfa da aynı şeyi yaptı. Fakat ikinci vuruşla da ölmemiş olduğundan en son Doğu kapısına kaçtı ve son kalfa da ona aynı soruyu sorduktan sonra onu öldürdü. Ondan sonra üç kalfa da onu gömmek için bir araya geldiler. Fakat henüz karanlık bastırmamış olduğundan cesedi götürmeye cesaret edemediler. Onu bir taş yığının altına gizlediler. Gece olunca cesedi alıp dağa götürdüler ve oraya gömdüler. Yeri sonra yine bulabilmek için bir akasya dalı keserek mezarın üstüne koydular.

  Hz. Süleyman dokuz gün boyunca Hiram’ı görmeyince, dokuz ustaya: “Gidin onu arayın” dedi. Bu ustalar emirleri harfiyen yerine gtirdiler. Uzun süre aradıktan sonra dinlenmek için, mezarın bulunduğu yerin yanına gittiler. İçlerinden biri rahat oturabilmek için akasya dalını tutmak istedi ama dal elinde kaldı. Nedenini öğrenmek için yeri kazınca Hiram’ın cesedi ile karşılaştılar.
Bunlardan birisi cesedi parmağından tuttu ama derisi soyuldu, elinde kaldı. İkincisi de başka bir parmağından tuttu o da soyuldu. Sonuncu ise bileğinden tuttut ama o da soyuldu. Bunun üzerine “Maşnak” diye bağırdı ki bu masonlara “Et kemikten ayrılıyor, beden çürümüş” demektir. Bunun üzerine “Maşnak” yeni parola oldu. Hemen olup bitenlerin hepsi Hz. Süleyman’a anlatıldı. Hiram’a olan saygısı yüzünden Süleyman “Gidin onu gömülü olduğu yerden tapınağa getirin” dedi.
Sonra onu büyük bir törenle oraya gömdüler. Tören sırasında bütün ustalar, içlerinden hiçbirinin eli şeflerinin kanına bulaşmadığını göstermek için beyaz deriden önlükler takıp beyaz deriden eldiven giymişlerdi.” Bu yüzden masonlar törenlerinde aşağıdaki beyaz eldivenleri giymektedirler. Yan tarafında ise diğer ayin kıyafetleri de bulunmaktadır.

 9

Hiram Usta taş ustası mıydı bu arada? Neyi örüyor bu adam yahu derseniz, klasik bilgisiz masonlar ya da bilgili ama ketum olanlarından şu cevabı alabilirsiniz, Hz. Süleyman’ın tapınağını derler..

 Bana Destek olmak İçin Lütfen Youtube Kanalıma Abone Olmayı Unutmayın.. Youtube Kanalım  >>> Eyüp Ertaş

10 Nisan 2014 Perşembe

4 KANLI AY TUTULMASI ve ARMAGEDDON SAVAŞI



Önümüzdeki 4 Ay Tutulması’nda neler olabileceğini anlatmadan önce 4’lü Ay Tutulması’nın ne olduğunu açıklayalım.

  Yahudiler, planlarını, art arda gelen 4’lü Ay Tutulmaları’nın olduğu dönemlerde gerçekleştiriyor. Bu Ay Tutulmaları’na kanlı demelerinin sebebi, Ay’ın tutulma anında kırmızı renkte olması ve bu sıralarda kendilerinden olmayan birçok insanı öldürerek uydurdukları kehanetleri şeytani ritüel niteliğinde gerçekleştirmiş olmalarıdır.

9 Nisan'ı 10 Nisan'a bağlayan gece itibariyle Mars, Güneş ve Dünya aynı hizaya gelecek ve bu hizalanma, 14 Nisan'a kadar sürecek. Bu dönemde sinirler gerilebilir, kavgalar, çatışmalar ve savaşlar çıkabilir.

  778 günde bir yaşanan astrolojik olayda Mars ile Dünya'nın Güneş'e olan hizaları arasında yaklaşık 87 milyon kilometre olacak. Gökyüzündeki şölende Ay 'kan kırmızısı'na dönüşücek, Güneş ise kararacak. Mars, gece gökyüzünde sıradan bir gecede görebileceğiniz en parlak yıldızdan tam 10 kat parlak gözükecek.

  NASA'nın, Tetrad denilen 4 Ay Tutulması'nın da yaşanacağı 28 Eylül 2015'e kadar olan süreçte Ay'ın kan kırmızı görüleceğini açıklaması, Hristiyan dünyasında paniğe neden oldu. Çünkü 4 Kan Kırmızı Ay, Hristiyanlar'a göre kıyametin habercisi. Kral James İncil'inde Hz İsa'nın kıyamet kopmadan önce dünyaya ikinci kez geldiği zamanın 'Gökyüzünde 4 Kan Kırmızısı Ay' görülecek' şeklinde ifade edilmesi, kıyamet senaristlerini harekete geçirdi. NASA'nın, bu yılki gibi Tetrad'ın 500 yılda 3 kez yaşandığına dikkat çekmesi bile paniği yatıştırmaya yetmedi.

HER BİRİNDE DİN SAVAŞLARI ÇIKTI

Son iki bin yılda yaşanan 4 Kırmızı Dolunaylı tutulmaları değerlendiren ABD'nin Teksas eyaletinin San Antonio Kilisesi Papazı, yazar John Hagee, "her birinde Dünya'da felaketler meydana geldi" diyor.

Tutulmaların olduğu dönemlerde İsrail ile ilgili meydana gelen tarihi olaylar.

***** İspanya Engizisyonu - Yahudi Göçü *****
 

İspanya'da yok edilmek istenen binlerce Yahudi, II. Bayezid'in gönderdiği gemilerle Osmanlı topraklarına sığınır.
 

The Spanish Inquisition - 1492

4 Tutulma Tarihi
 

* Passover, April 2, 1493
* Sukkoth, Sept. 25, 1493
* Passover, March 22, 1494
* Sukkoth, Sept. 15, 1494

***** Arap - İsrail Savaşı *****
 

1948 yılında İsrail Devleti’nin kurulmasıyla bütün Arap Ligi ülkelerine sıçrayan Arap başkaldırısıyla ortaya çıktı.
 

The War of Independence - 1948

4 Tutulma Tarihi
* Passover, April 13, 1949
* Sukkoth, Oct. 7, 1949
* Passover, April 2, 1950
* Sukkoth, Sept. 26, 1950

***** 6 Gün Savaşı *****
 

5 Haziran 1967'de İsrail ile Arap komşuları Mısır, Ürdün ve Suriye arasında başlayan ve 6 gün süren savaş.
The Six Day War - 1967

4 Tutulma Tarihi
* First Day of Passover, April 24, 1967
* First Day of Sukkoth, Oct. 18, 1967
* First Day of Passover. April 13, 1968
* First Day of Sukkoth, Oct. 6, 1968

***** Şimdiki 4’lü Tutulma Tarihleri *****
 

* First Day of Passover, April 15, 2014
* First Day of Sukkoth, Oct. 8, 2014
* First Day of Passover, April 4, 2015
* First Day of Sukkoth, Sept. 28, 2015

1. Tutulma, 15 Nisan 2014
2. Tutulma, 8 Ekim 2014
3. Tutulma, 4 Nisan 2015
4. Tutulma, 28 Eylül 2015

********** ARMAGEDDON SAVAŞI **********
 
 
 Bu yıl, İsrail için çok önemli.
İsrail 14 Mayıs 1948'de kuruldu ve 2014, İsrail’in 66. kuruluş yıldönümüdür.
İkiz Kuleler’in olduğu yere Hz Davud’un mührü olarak bilinen Sion yıldızını simgeleyen Özgürlük Kulesi inşa ettiler, inşaat 2014’te bitti.
Yahudiler’in İzryehosa ismindeki büyük planına göre kral Yehova, 2014’te gelecek ve Büyük İsrail İmparatorluğu kurulacak.

4 Kanlı Ay'da Süleyman Mabedi'ni inşa edip Büyük İsrail İmparatorluğu'nu kurmak istiyorlar. Bunun için de Mescid-i Aksa ve Kubbet-üs Sahra'yı yıkmayı planlıyorlar.

1 Dolar'ın üzerindeki Piramit'i hatırlayın. Piramit'teki boşluk, yarım kalmış bir Dünya Düzeni'ni simgeliyor. Piramit'in tamamlanması için gerekli gördükleri,
 

* Süleyman Mabedi.
* Kral Yehova.
* Vaad Edilen Topraklar.

Vaad Edilen Topraklar'ı, iki nehir arasında sanmayın, Yahudiler, tüm Dünya'nın kendilerine vaad edildiğine inanıyor.

**********

15 NİSAN - 8 EKİM 2014'TEKİ KIRMIZI AY TUTULMALARI

* Din savaşı. (ARMAGEDDON SAVAŞI)
* Dünya'nın büyük şehirlerinde ayaklanmalar. (İç Savaş)
* Ateş ve yangın. (Ateşli Chemtrail)

4 NİSAN - 28 EYLÜL 2015'TEKİ KIRMIZI AY TUTULMALARI

* Devletlerin bölünmesi. (Griffin Tarpley: Yeni Osmanlı Yalanı)
* Göçler. (Deprem-Tornado-Kuraklık-Kıtlık-Susuzluk)
* Salgın hastalıklar. (Kanser-Veba-Zombi Projesi)

********** 


 İlk Ay Tutulması’nda Türkiye ile Suriye’yi savaştırıp Armageddon Savaşı’nı başlatabilirler. Armageddon, Hadis-i Şerifler’e göre Hatay’dır, bir başka rivayete göre Kudüs ve Yafa bölgeleridir. Türkiye, Suriye ile savaşıp Suriye’yi işgal edince, “Türkiye, emperyalist emelleri için Suriye’yi işgal etti” diyerek bir kamuoyu oluşturacak, içerden ve dışardan Türkiye’ye saldıracaklardır. Türkiye’de bilindiği gibi 126 NATO Üssü ve Patriot’lar vardır. Patriot’lar Hatay’ın çevresindedir ve menzili 80 kilometredir, 3 bin kilometre uzaklıktaki İran ile ilgileri yoktur. Olası savaşta Türkiye’nin içindeki ve dışındaki 500 bin El Kaide ve 50 bin PKK militanını da kullanıcaklardır. Geçtiğimiz Ocak ayında, Irak Tv’ye 500 Bin militanı olduğunu açıklayan El Kaide, Türkiye’yi ve İstanbul’u alacağız dedi.

  Türkiye, Suriye ile savaşırken, Mescid-i Aksa’yı ve Kubbet-üs Sahra’yı yıkacaklardır ve Süleyman Mabedi’ni inşa etmeye başlayacakladır. Süleyman Mabedi’ni en geç 2015’te bitirme gibi bir planları olduğu anlaşılıyor. İsrail bunun Fragmanını bile yayınladı..>>



 
 HAARP ve Chemtrail Sprey teknolojileriyle kuraklık, kıtlık, susuzluk, tornado, tsunami ve depremler oluşturmak, bu sayede insanları göçe zorlayıp savaşmadan topraklara sahip olma düşünceleri var. Hep aynı yerlerde deprem yapmalarının sebebi, diğer fay hatları üzerinde baskı kurmaktır.

  4 Ay Tutulması’nın ortasında bir de Güneş Tutulması var. Ateşli ve siyah dumanlı Chemtrail Sprey çıkarttılar ve söylenenlere göre bu yeni sprey, DNA değiştiriyor. Güneş Tutulması’ndan sonra bu spreyleri kullanıp insanları zombilere dönüştürebilirler, bu bahaneyle de milyonlarca insanı ortadan kaldırabilirler. CNN’in sahibi Ted Turner tarafından yaptırılan Georgia’daki Rehber Taşları üzerindeki ilk emir, “insan nüfusunu, doğayla orantılı olarak 500 milyonun altında tut.” Çin Ulusal Savunması resmi gazetesinin haberine göre ABD ve İsrail, Yahudi olmayan herkesi yok edebilecek genetik biosilah üretiyor. Afrika’da 35 milyon kişi, AIDS hastalığından öldü. Benzer bir durum diğer ülkeler için de geçerli olabilir, çünkü kuraklık, susuzluk ve kıtlığa neden olan yeni iklim şartları yakında buraları da Afrika gibi yaşanılmaz bir yer haline getirebilir, bize getirecekleri tohumlar ve ürünlerle, buralarda öldürücü bir hastalık yayabilirler.

  Bir zamanların en çok izlenen dizilerinden biri olan Heroes dizisine göre Heroes'taki DNA'sı değiştirilmiş özel güçlere sahip insanlar, Güneş Tutulması esnasında güçlerini kaybediyor, tutulma bittikten sonra güçlerini yeniden kazanıyor. Bir de bu dizide yaptıkları resimler gerçek olan kişilerden birinin Dünya'nın sonu ile ilgili bir resmi var. Resme göre dünyanın iç kısmından çıkan lavlar, büyük bir S harfi oluşturuyor. Gölcük Depremi'nden çok daha büyük olan, 2 dakika süren ve 1100 atom bombası gücüne ulaşmış Şili'deki son büyük deprem, Dünya'nın çekirdeğini bile sarsmış. Dünya'nın sonunun bir an önce gelmesi için uğraşıyorlar, çünkü Dünya'nın sonunun gelmesine yakın, Deccal'in geleceğini biliyorlar, süreci hızlandırıp Deccal'i bir an önce görmek istiyorlar. Dizideki DNA'sı değiştirilmiş insanlar, Yahudiler'in yani Yecüc'lerin oluşturduğu Mecüc'leri simgeliyor.

http://www.youtube.com/watch?v=bstv5Mko47Y

http://www.youtube.com/watch?v=XNTXYxvzSB4

http://www.youtube.com/watch?v=mZFmsCFTcLs

  20 Mart 2015’te gerçekleşecek Güneş Tutulması’nın olduğu tarihe 1 Nisan diye not düşmüşler. 1 Nisan, Hristiyanlar’ın Müslümanları kandırıp şehit ettikleri gündür. Bu tarihte, Müslümanlar’a karşı savaşa Hristiyanlar’ı da katabilirler. Bunu gerçekleştirmek için gökyüzünde oluşturacakları İsa hologramlarını bile kullanabilirler, çünkü bu 4 Ay Tutulması’nın olduğu tarihlerden birinde Hristiyanlar, Hz İsa’nın gelmesini bekliyor.

  FEMA Projesi için 19-20 Nisan tarihi üzerinde duruluyor, bu tarih üzerinde durulmasının nedeni, 4’lü Ay Tutulması’ndan ilkinin görüleceği 15 Nisan’ın 4 gün sonrasına denk gelmesidir. Yahudiler, 4 sayısına çok önem gösteriyor. Halley Kuyruklu Yıldızı, 1910’da görüldükten 4 sene sonra 1. Dünya Savaşı çıktı, 1986’da görüldükten 4 sene sonra ise ABD Meclisi’nde ilk kez Yeni Dünya Düzeni’nden bahsedildi.

  İstanbul ve Hatay’ın karışacak olması, akıllara Hz Mehdi’yi getiriyor, çünkü Hz Mehdi’nin İstanbul ve Hatay’a geleceğine dair sahih Hadis-i Şerifler var. Bunu bildiklerinden Patriot’ları Hatay’ın çevresine getirdiler. Bu 4 Kanlı Ay Tutulması’ndan birinde yada Güneş Tutulması’ndan sonra Kabe’yi de yıkmak isteyebilirler. Hz Mehdi, Kabe’de büyük olaylar çıktığında ilan edilecek.

İsrail, en geç 2019’da dünyaya tamamen hakim olmayı planlıyor.

Tarihlerde yanılıyor olabiliriz, ancak bunların çoğunun gerçekleşmesi olası, ciddiye alsanız iyi olur, çünkü bu konuda konferanslar bile düzenleniyor.

  Biz Müslümanlar olarak bu kadar fitne ve karışıklığın olduğu ve olacağı zamanlarda bol bol ibadet etmeli ve Hak’ı savunmalıyız. Dinimizde Hakikat’i savunmayanın, hiçbir ibadeti, hayır ve hasenatı, Allah katında kabul olmaz. Provakasyonlara gelmeyin. Hak’ı savunmak için bazen taraf olmak zorunda değilsiniz ve bugün dostunuz yarın düşmanınız, yine bugün düşmanınız yarın dostunuz olabilir, bunu da düşünün ve ortak düşmanlarınıza karşı birlik oluşturun. Allah, hepinizin yardımcısı olsun.


 Müslümanları sevmek, kâfirleri sevmemek, İmanın en önemli şartıdır. İmanın şartlarından ilki, Allah’a imandır. İman etmek için, sadece Allah var demek yetmez, Allah’ı sevmek de şarttır. Bu sevginin şartı da, Allah için sevmek ve Allah için buğzetmek yani düşmanlık beslemektir. Bu yüzden İmanın altı şartında Allah’ı sevmek, onun sevdiklerini sevip, düşmanlarını sevmemek de var. Bir âyet-i kerime meali: 

 ’’Allah’a ve kıyamet gününe iman edenler; babaları, kardeşleri ve akrabası olsa dahi, Allah’ın ve Resulünün düşmanlarını sevmez." Mücadele 22
 

Allah, Hz Musa ve Hz İsa’yı da bu konuda uyarmıştır: 

 ’’Namaz, oruç, hac, zekat ve zikir aynı zamanda senin iyiliğin için. Peki sadece benim için ne yaptın? Yer ve göklerdeki bütün mahlûkatın ibadetlerini yapsan, dostlarımı sevip, düşmanlarıma düşmanlık etmedikçe, faydası olmaz.’’

"Ey İman Edenler ! Yahudileri ve Hristiyanları dost edinmeyin. Onlar birbirlerinin dostudur. İçinizden kim onları dost edinirse şüphesiz onlardan olur. Şüphe yok ki Allah, zalim kavmi doğru yola iletmez." Maide 51
 

"Şeytan, sizi ancak dostlarıyla korkutur. Onlardan korkmayın. Mü'min iseniz benden korkun."
 Al-i İmran 175
 

Hak(su) ile batıl(köpük) bir araya gelirse, batıl(köpük) erir. İmanınıza sahip çıkın. Ehl-i Sünnet’e tabi olun.
 

La İlahe İllallah Muhammedür Resulullah.
İnneddine İndallahil İslam. 


Allah katında tek hak din İslam’dır. Al-i İmran 19
   

 Bana Destek olmak İçin Lütfen Youtube Kanalıma Abone Olmayı Unutmayın..

Youtube Kanalım  >>> Eyüp Ertaş

19 Kasım 2013 Salı

Tapınak Şövalyeleri - Masonlar

                                    



  1125 yılında Kudüs'ün yeni hıristiyan kralı, Hazret-i Süleyman'ın mabedinin bulunduğu yer olarak bilinen Mescid-i Aksa'yı bu örgüte tahsis etti. Bu olaydan sonra örgüt, Tapınak Şövalyeleri adını aldı ve hem dini hem de askeri bir tarikat olarak resmen tanınması için Papalık makamına başvurdu. Bu istek Papalık tarafından 1129 yılında kabul edildi.

Tapınak Şövalyeleri'ni oluşturanlar zamanın aydın asilzadeleriydi. Bu nedenle sadece Kudüs ve civarında değil, güney Fransa ve Paris'te de kısa sürede örgütlendiler. Bunun için gerekli parayı da Avrupa ile Ortadoğu arasındaki ticarete aracı olarak elde ettiler.

Çek ve kredi mektubunu ilk uygulamaya koyanların Tapınak Şövalyeleri olduğu söyleniyor. Bu uygulama sayesinde Ortadoğu'ya mal almaya giden Avrupalı tüccarlar yanlarında para taşımadıkları için korsanlara ya da eşkıyalara karşı kendilerini güvende hissediyorlardı.

Tapınak Şövalyeleri ayrıca bankerlik ve ticarete de el attılar. Öyle ki Fransa kralının resmi bankacısı odular hatta krala borç verme konumuna geldiler. Bu örgütün Ortadoğu'da başarılı olmasının bir nedeni de verdikleri sözde durmaları ve dürüst olmalarıydı.

Bu özellikleri sayesinde Arap tüccarlar arasında itimat sağladılar.
Tapınak Şövalyeleri, Hasan Sabbah'ın Haşhaşiler örgütü ile de temas kurdular. Bu temas sayesinde de bir örgüt olarak nasıl gizli kalacakları ve örgüt üyelerinin birbirlerini tanımak için işaretleşme kodu kullanmaları hakkında fikir sahibi oldular.

Ve kendilerine uyguladılar. Örneğin, el sıkışırken işaret parmağının karşısındakinin bileğine teması Tapınak Şövalyeleri'nden olduğunun parolasıydı.

Kudüs müslümanlar tarafından geri alınınca Tapınak Şövalyeleri merkezlerini Paris'e taşıdılar. Seine nehri kıyılarında, Louvre Sarayı'nın yakınında yüksek bir kale inşa ettiler. Bugün bu kale yok ama burası hala Tapınak Mahallesi diye anılıyor.


Tapınak Şövalyeleri'nin geçici sonları

Bu kale ya da mabed, ticaret ve bankerlik faaliyetleri sayesinde gitgide

zenginleşen örgütün hazinelerinin korunduğu esrarengiz bir yer halini aldı. Çünkü halk, örgütün Hazret-i Süleyman'ın hazinelerinden daha zengin olduğuna inanıyordu. Bu söylenti sadece halkın değil, İngiltere ile savaştan yeni çıkan ve bu örgütten aldığı borcun faizini ödeyemeyen Fransa'nın üst düzey yetkililerinin hırslarını kamçılıyordu.

Bu durum, hazine ve adalet bakanlarını, Fransa'nın çaresiz kralı Filip'i, Mabed'in efsanevi hazinesine elkonulması için ikna etmeye yönlendirdi.

Ancak Filip'e, Papalık makamının onayladığı ve hıristiyanlığa büyük
hizmetleri olan bu dini-askeri tarikatın mal varlığına el koymak hiç de kolay gibi görünmüyordu. Üstelik 1306 yılında yaptığı devalüasyonda ayaklanan halkın öfkesinden kurtulmak için uzun süre Mabed'e sığındığını da unutamıyordu.

Fakat bakanlar, stratejiyi belirlemişti; önce bu tarikat hakkında bir iftira uydurulacak ve Papa, tarikatı kapatmaya mecbur bırakılacaktı. Daha sonra da Papa ile anlaşma yapılabilirdi. Papa'nın bu komploya karşı isteği ise, Fransa'nın, şövalyelere atılacak iftiranın Vatikan tarafından resmileşmesi için destek vermesi olabilirdi.

Kral, bakanlarının ısrarına dayanamadı ve13 Ekim 1307'de bütün şövalyeler tutuklandı. Suçları; dinden çıkmak, İsa'ya hakaret etmek, rezil ayinler düzenlemek, homoseksüel olmak ve Baphomet adını verdikleri bir puta tapmaktı.

Bu ağır suçlamalar karşısında Papa'ya da tarikatı kapatmaktan başka seçenek kalmıyordu.

Maalesef Fransa kıralı Filip bu operasyondan umduğunu bulamadı; Fransa'yı kalkındıracağını ümit ettiği hazineye erişemedi. Çünkü, yine halk arasında oluşan efsaneye göre, mabedin üstad-ı azamı, saraydaki ajanı sayesinde bu operasyonu haber almış ve tarikatın dillere destan hazinesini gizlice başka bir yere götürmüştü.

Bugün bile bulunsa Fransa'yı dünyanın en zengin devleti haline getireceğine inanılan bu tarikatın hazinesinin araştırılması için her yıl örtülü ödenekten bir miktar paranın ayrıldığı, bir zamanlar Fransa'da dedikodu konusu edilmiş.

Papa V. Clement operasyondan bir ay kadar sonra (22 Kasım 1307) hıristiyan aleminin bütün prenslerine, yönetimleri altındaki topraklarda bulunan tüm Tapınak Şövalyeleri'nin tutuklanmasını emreden bir tebliğ yayınladı.

Tutuklanan şövalyelerin büyük bir kısmı yapılan her türlü işkenceye rağmen suçlamaları kabul etmeyerek öldüler. Bir kısmı da işkenceye
dayanamadıklarından ve sonlarını çabuklaştırmak için suçlamaları kabul ederek idam edildiler.

Papa V. Clement, 2 Mayıs 1312'de Tapınak Şövalyeleri Tarikatı'nın kapatılmış olduğunu resmen ilan etti. Ancak kapatılma kararında suçlamaların hiçbiri yer almıyor sadece "kilisenin hayrına olduğu" belirtiliyordu. Tebliğde dikkat çeken bir başka karar da, şövalyelerin bütün mallarının, Kudüs'ten beri bu tarikatın rakibi olan Hospitalier (Misafirperver Şövalyeler) Tarikatı'na devredilmesiydi. Bu da Filip için ikinci bir darbe oldu.

Tapınak Şövalyeleri'nin üstad-ı azamı ile üç yardımcısı ise yedi yıl sonra, 18 Mart 1314'te son kez mahkemeye çıkarıldılar. Karar, ömür boyu hapis oldu ancak suçlamaları reddedip karara itiraz ettikleri için üstad-ı azamı ile üç yardımcısı yakılarak idam edildiler.



Tapınak Şövalyeleri'nin yeniden dirilişi

Fransa Krallığı'nın zulmünden İngiltere ve Orta Avrupa'ya kaçanlarla daha sonra bunlara katılanlar "Serbest Masonlar" adı altında tarih sahnesine tekrar çıktılar. Son üstadlarının talimatıyla, inşa edilmekte olan kilise ve katedrallere başvurarak hiçbir loncaya bağlı bulunmayan duvarcı olduklarını beyan edip işe girdiler.

Fransızca'da duvarcı, "maçon" (mason diye okunuyor); bir yere bağlı olmayan, hür, serbest ise "franc" (fran diye okunuyor) demek. Franc-maçon da serbest masonlar anlamına geliyor.
Serbest Masonlar'ın Fransa Krallığı'ndan intikam almak için Avrupa genelinde örgütlenmeleri zaman aldı.

17. yüzyıldan itibaren toplumun, sivil ve askeri idarelerin köprü başlarını tutmaya, saraylarda önemli mevkiler elde etmeye, kıralların harimine kadar sızmaya başladılar. Fransa'yı artık başka bir hanedan yönettiği halde, ataları olan Tapınak Şövalyeleri'nin intikamını almaya kararlıydılar.

İntikam sadece hanedanlardan değil, Kilise'den de alınacaktı. İşte nesilden nesile geçen, yeminle korunmuş olan amaçları budur.
Duvarcı Masonlar'ın sayıları 16. yüzyıldan sonra azalmaya başlar. Bunun bir nedeni duvarcıların, Tapınak Şövalyeleri'nin bekar kalmak için yemin etmiş dindar üyeleri olmalarıdır. Diğer nedeni de katedrallerin ve büyük kiliselerin inşaatlarının azalmasıdır.

Çare olarak, bizzat duvarcı olmamakla birlikte Tapınak Şövalyeleri'nden miras kalan idealleri benimseyenler de "duvarcı olarak" "Kabul Edilmiş Masonlar" unvanıyla bu hınç ve intikam kervanına kabul edildiler.

Serbest ve Kabul Edilmiş Masonlar ilk toplantılarını 1717'de İskoçya'da yaptılar.

Amaçları başta Fransa hanedanı olmak üzere bütün hanedanların egemenliklerine son vermek ve kilisenin gücünü kırmaktır. Avrupa'nın her yerinde özellikle de Fransa'da pek çok Mason locası büyük bir gizlilik içinde faaliyete geçer.

Osmanlı İmparatorluğu da bu uygulamalardan nasibini alır. İlk mason locası 1767'de İstanbul'un Galata semtinde açılır. Masonların gücünü ve stratejisini iyi değerlendiren İngiltere, Hollanda, Prusya ve Rusya kıralları mason localarının kendi ülkelerinde kurulmasını destekleyip kendileri dahi mason olarak tehlikeyi geçiştirirler.

Tapınak Şövalyeleri'nin gecikmiş intikamı

Serbest ve Kabul Edilmiş Masonlar, Tapınak Şövalyeleri'nin varisi olarak Fransa Krallığı'ndan ve Kilise'den intikam almak için 65 yıl Fransız İhtilali'nin altyapısını hazırlarlar. Özellikle Paris'te pek çok yeni loca açılır. Yazar, filozof, bilim adamlarından vara-yoğa itiraz eden, inatçı ve saldırgan tipler özenle seçilerek mason yapılır.

14 Temmuz 1789 günü patlak veren ihtilal 10 yıl sürer. Kıral ve kıraliçe idam edilir. Kilisenin mallarına el konulur.

"Hıristiyanlıktan Arındırma Yasası" kabul edilir. Bundan böyle devlet artık laik olur. Takvim ve yılbaşı, hıristiyan kökenli oldukları gerekçesiyle değiştirilir. "Akıla tapınma" devletin resmi dini olur. Hatta "Tanrıça Akıl" adına Paris'te resmi ve görkemli ayinler bile düzenlenir.

Masonlar, hanedandan ve kiliseden intikamlarını almışlardı; peki, bundan sonra neyle meşgul olacaklardı?
İlk Serbest Masonlar duvar örmedeki becerilerine göre çırak, kalfa, usta şeklinde üçlü derecelendirmeye tabiydiler. Ancak duvarcılığın yapılamaması ve masonların sayısını arttırmak için duvarcı olmayanların da localara kabul edilmesi, mason idarecileri farklı ve esrarengiz stratejilere yöneltti.

Masonik dereceler 3'ten 33'e yükseltildi ve 4. ila 33. derecelere felsefi derece denildi. Yani, bundan böyle ilk üç dereceye giren Mavi Localar masonların avamına, diğer dereceleri içeren Kırmızı Localar masonların havassına ve 33. dereceden ancak bazı masonların girebildikleri Kara Loca da masonların hassülhavassına (yani kaymağın kaymağına) hitap edecektir.

Ama bu kast sistemi, eşitlik ve demokrasiyi savunan masonluğun dejenere olmasının da bir göstergesidir.

Artık masonların değişmez idealleri de kalıplaşmıştır.

1) Masonluğun otoritesi hariç olmak üzere bütün şahsi otoritelere karşı savaş ve bunun doğal sonucu olarak da cumhuriyetçi idare sisteminin (masonların denetiminde kalması şartıyla) her ülkede hükümran olması,

2) Masonluğun oluşturduğu din hariç olmak üzere dini her otoriteye karşı savaş,

3) Büyük Fransız İhtilali'nden her yerde, özellikle de eğitimin her kademesinde hayranlıkla sözedilmesi,

4) Her konunun laiklik, akılcılık ve eşitlik ilkeleri içine alınmasının temini.
Tapınak Şövalyeleri tarikatı da, onun varisi olan Serbest ve Kabul Edilmiş Masonlar tarikatı da musevi-hıristiyan medeniyetinin bir ürünüydü ve geçmişlerine, tarihlerine yönelik efsaneler de doğal olarak bu medeniyetten doğdu.

Örneğin masonluğun kökenini gizlemeye yönelik meşhur Hiram Usta Efsanesi gibi pekçok efsane Tevrat, Talmud, Kabala kökenli musevi unsurlar olarak masonluğa girdi. Ancak bunlara bakıp da masonluğun, yahudiliğin bir uydurması olduğunu söylemek hiç de isabetli değildir. Çünkü bazı localar eski Yunan ve Mısır düşüncesinden alıntılar yapabiliyordu.

Başlangıçta yani masonluk henüz üç derecelikken dini ritüellerin varlığından sözetmek mümkündü.

Ancak 33. dereceden masonun hiçbir dini inancı olmayan, ama hangi itikat olursa olsun o itikadın samimi taraftarıymış gibi görünmesini beceren bir insan portresi çizmesi gerekmekteydi.

Gerçi Avrupa'da hürriyet ve hayat hakları sınırlandırılmış, aşağılanmış olan musevi cemaatlerinin, masonlar tarafından Fransız İhtilali'nin sloganı haline getirilen Bağımsızlık-Eşitlik-Kardeşlik sloganı karşısında ümide kapılmamaları imkansızdı.

19. yüzyılın başlarından itibaren her ülkede musevi cemaatinin ileri gelenleri Mason Locaları'na üye oldular. 

 Bana Destek olmak İçin Lütfen Youtube Kanalıma Abone Olmayı Unutmayın.. Youtube Kanalım  >>> Eyüp Ertaş