Siyonizm etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Siyonizm etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

1 Şubat 2014 Cumartesi

Dikilitaşlar


   illuminati diye bahsettiğimiz elit örgüt çeşitli sembolleri kullanarak tanrılarına ibadet eder bunu biliyoruz.. Ve bu elit insanlar, belirli zamanlarda belirli ritüelleri kullanarak belirli varlıkları belirli yerlerden geçirir,onları dünyaya davet eder.. Onlara ibadet etmek için ise kurban verir, kan dökerler.

  İşte bu psikopatlar insan ırkını kontrol edebilmek için bu tür yöntemleri uygular karşılığında diğer alemlerden çağırdıkları ifritlerle,elitlerle de iletişime geçerek onların yeteneklerinden faydalanırlar. Çağırdıkları bu varlıkları kontrol edebilmek için veya onlara güç kazandırmak için bu bahsettiğim rituelleri uygular aynı zamanda çeşitli mimariler inşa eder, semboller kullanırlar..  Yüksek kuleler kurar oradan kötü enerjinin yayılmasını sağlarlar..

  Eski çağlarda ve birçok paganist dinde  bu yüzden sütun,dikilitaş ve yüksek kuleler gibi spiritual öğeler bulunuyordu.. Bunlar bir nevi var olan tanrılarına ibadet etmek için şarttı.. Mısırdaki bir piramitin kamboçyada ya da Brezilya'daki maya medeniyetinde de bulunmasını bu şekilde ifade edebiliriz. Ya da günümüzde kullanılan birçok illuminati sembolünün eski çağlarda da kullanılmasını (siyon yıldızı,çift sütun,tek göz vs.) bu şekilde ifade ederiz.. Bu spiritual sembollerin kullanılmasının asıl amacı budur.. Bazıları gücü, bazıları alemler arası geçişi,bazıları ise karanlık enerjileri ifade edebilir.. Bunlar onların krallığı için şart olan şeyler. Bunlar elitlerin binlerce yıldır dünyamıza hükmetmesini sağlayan şeylerdi..

  Bir diğer sembolik öğe ise bahsettiğim gibi çift sütunlar.. Eski çağlarda kullanılan bu sütunlar genelde tapınaklar gibi dini özellikle mabedlerin girişlerine ya da şehirlerin girişlerine inşa edilirdi.. İnşa'dan çok sembolik değeri olan mimarilerdir.. Sütunlar dikilitaş şeklinde tek olduğu gibi 2 sütun halinde de olabiliyordu..

Önce bazı dikilitaşlara göz atalım

Bazı Antik Dikilitaşlar 

                                                           Caesarea dikilitaşı İsrail
                                             



                                                            Concorde Meydanı, Paris


                                                         Kleopatra'nın İğnesi, Londra
                                              


                                             Kleopatranın-İğnesi-Central-Park-New-York




                                                               Hippodrome İstanbul




                                                             Hipopdrome İstanbul-2




                                                    Antik Mısır Karnak Tapınağı,Luxor





                                                                            Luxor



                                                   Philae Dikilitaşı, Wimborne, Dorset





                                                   Piazza del Duomo, Catania (Sicilya)




                                                                     Sultanahmet





                                                               Urbino dikilitaş İtalya





                                                                         Vatikan



  Birde 16yy'dan sonra dikilen anıtlar var.. Onların da bu spiritualizmi ve okültüzmi barındıran kulelerden pek farkı olduğu söylenemez.. Zaten çoğu rönesans'dan yani ''aydınlanma çağı''ndan sonra dikilmiş.. Dikenlerin kim olduğunu ve niçin diktiğini artık daha rahat anlayabilirsiniz.. 

O dikilitaşlar ;

Aix-en-Provence Dikilitaşı


                                             




                                                     Buenos Aires Dikilitaşı, Arjantin




                                                      Bunker Hill Anıtı, Charlestown




                                                           Chesma dikilitaşı-Rusya





                                         Dalhousie Dikilitaşı, Raffles Place, Singapur, 1891.



                                               Demidov Sütunu, Barnaul, Sibirya, Rusya.




                                                                 Foro Italico, Roma




                                                                     Kagul Dikilitaşı



                                               McKinley Anıtı, Buffalo, New York, ABD.




                                            Rumyanstev Dikilitaşı- St.Petersburg Rusya



                                                               Villa Torlonia, Roma


 
                                                          Washington Anıtı, ABD




                                          Wellington Anıtı, Phoenix Park, Dublin, İrlanda



                                                     Zafer Dikilitaşı, Moskova.


 Bu tür yapıların dünyanın hemen hemen her yerinde bulunması birer rastlantı değildir.. Bunun gibi yüzlerce dikilitaş daha var ama ben erişebildiğim ve istediğim kadarını buraya ekledim sizler de ufak bir araştırmayla bunun gibi onlarca dikilitaşı daha gözlemleyebilir ve onun hakkında yorum yapabilirsiniz.. Dikilitaş sembolizmi eski pagan inançlarında olduğu gibi günümüz firavunlarının da vazgeçemediği bir mimari.. Amaç kendi mabedlerini dünyanın her yerine yerleştirmek ve varlıklarını ifşa etmeden tüm dünyanın gözü önünde cirit atmak.. Bu elit aile binlerce yıldır var.. Eski Mısır, Babil ve hatta Antik Maya uygarlıklarında bile.. Halen aynı rituelleri,kuralları ve amaçları devam ediyor.. Eskiden olduğu gibi tanrılarına tapınmaya devam ediyorlar..

 Bana Destek olmak İçin Lütfen Youtube Kanalıma Abone Olmayı Unutmayın.. Youtube Kanalım  >>> Eyüp Ertaş

29 Aralık 2013 Pazar

Siyonizm (Zionism)

(Zionism) Kudüs’ün eski adı olan "Sion" kökünden kaynaklanmakta olup dilimize Fransızca’daki "sionisme" kelimesinden geçmiştir. XIX. asır sonlarmda yahudilerce ortaya atılmış bir akımdır. Filistin’de bağımsız bir yahudi devletinin kurulmasını ön görür, yahudi milliyetçiliğine dayanır.

 Siyonizm,dünyadaki bütün yahudilerin esasında Filistin'de bir yahudi devleti kurulması gerektiğini iddia eden ve bu idealle siyasi mücadele veren harekettir.Siyonizm'in ilk siyasi hareketi Theodor Herlz'in öncülüğünde 1897'de Basel'de toplanan 1.Siyonist Kongre gösterilebilir.Herlz,Sultan II.Abdülhamit ile de görüşür.Sultan II. Abdülhamit ile görüşüp yahudilere Filistin topraklarını satmasını ister.Ve bu yahudi devleti konusunda hem siyonist hem de çok milliyetçi bir yaklaşım sergilemektedir.

  Şimdi bu kongrede ilk kez yahudilere bir toprak verilmesi fikri ortaya çıkmıştır.İlk olarak Tevrat'ta da geçen Babil ya da diğer adıyla Irak düşünülmüştür.Ama İngiltere'nin muhalefeti ile karşılaşınca olmamıştır.Sonra Uganda ve Kıbrıs gibi yerler önerilmiş ama siyonistler,Tevrat'ta da geçen Kutsal Kudüs'ü istemişlerdir.Bu arada İngiltere'de evanjelik inançları gereği yahudilere yahudileri destekleyenler olmuştur.Şimdi Shaftesbury Kontu Lord Anthony Ashley Cooper(kendisi çok ateşli dispensalisttir),dönemin dışişleri bakanı Lord Palmerton'u yahudilere bir devlet kurulması hususuna çekmeyi başarmıştır.Zaten önceden yaşadıkları olumsuz tecrübelerden dolayı İngiliz Yahudiler,Avrupalıların kendilerini sevmediğini ve kendilerinden kurtulmaya çalıştıklarını düşünmüşlerdir.

  Aynı yıllarda bu yahudi devleti kurma hususuna paralel olarak Amerika'da Darby'nin müritlerinden biri olan ve dönemin çok satan kitabı ''İsa Geliyor''un yazarı William Eugene Blackstone Başkan Benjamin Harrison'a mektup yazmıştır.Bu mektupta Filistin'de bir yahudi devleti kurulması konusunda desteğini istemiştir.Ve Blackstone,J.P. Morgan ve John David Rockefeller(İlluminati piramidinin en tepesindeki aile ve Lucifer(iblis)'e yakın olan aile) ve 413 etkin isimden destek imzası toplamıştır.Sonra Herlz'in ölümünden sonra Siyonist Kongre'nin başına 1895 yılında Chaim Weitzman geçmiştir.Weitzman,muhafazakar parti lideri Lord Arthur James Balofur'a ulaşmış ve siyonizme destek vermesini sağlamıştır.Zaten Balfour da çocukluğunda dispensalist öğretilerle yetişmiştir.Ve Balfour 11 yıl sonra dışişleri bakanıyken Balfour deklarasyonu yayınlar.Ve siyonizm için yeni dönem başlamıştır.Deklarasyon metnindeki ifadelere bakalım:

''Majesteleri hükümeti Filistin topraklarında yahudilere yurt olacak bir devletin kurulması hususunda elinden gelen çabayı gösterecektir.Ancak mevcut yahudi olmayan halkın inanç ve kamu hakları gözetilecektir.''
2 Kasım 1917
 
 Lord Balfour,büyük bir mutlulukla çıkarttığı kararı bilin bakalım kime göndermiştir?''Dönemin Siyonist Kongre Başkanı Lord Rothschild''e göndermiştirBuraya Dikkat!(İkinci illuminati piramidinin üstümdeki Lucifer(iblis)'e yakın aile)(bu linke tıklayıp Rothschild kara para imparatorluğu hakkındaki yazımı okuyabilirsiniz.. kendileri dünyanın en zengin ailesi konumunda) Sonra ne oldu?Bu deklarasyonla Avrupa'dan Filistin'e göçler başladı.Amerikan basını takdirle karşıladı.11 Haziran 1922 tarihli New York Times,bu göçmenleri New England ve Jamestown gibi Amerikan şehirlerinin kuran ilk Amerikalılara benzetti.Sonrası bu gazete yahudilerin o topraklara refah ve medeniyet taşıyacağını yazmıştır.Bu deklarasyon Lloyd George başbakanlığı döneminde imzalandı.Siyonizm sempatizanlığı var Lloyd George'de.Çocukluğu zaten baptist bir ortamda geçmiştir.Pazar okulları ona yahudi davasına karşı doğal bir sempati vermiş.Kendi tarihinden çok İbrani tarihini bildiğini,birkaç İngiltere kralı sayabilecekken İsrail krallarının tamamını sayabileceğini söylemiştir.

  Yalnız şu da unutulmamalıdır.''Mill Menfaatler'' itirafından yola çıkarak Lloyd George,aslında İngiltere'nin siyonizme desteği,Amerikalı yahudilerin sempatisini kazanıp ABD'yi I.Dünya Savaşı'nda kendi tarafına çekmek için yapıldığı da söylenebilir.Bu arada İsrail'in ilk başbakanı olan David Ben Gurion,Britanya ile savaşmak için Osmanlı Devleti adına bölük kurmaya çalışıyor.Görülüyor ki İngilizler ABD'yi kendi tarafına çekmiş,bölük kurulmadan Osmanlı Devleti'ni dağıtmışlardır.Şimdi evanjelistlerin,siyonistlere desteğine bakalım.Evanjelistler,evanjelik inançları gereği siyonistleri desteklemektedir.Nedir bu inanç?Mesih'in gelmesi için kıyametin kopması gerektiği inancıdır.Kıyametin kopması da Filistin'de yahudi devletinin kurulması şartına bağlıdır.Bir de evanjelistler bu ideali,siyonistlerden daha ateşli savunurlar.Şimdi I.Siyonist Kongre'den sonra II.Siyonist Kongre toplanmıştır.Tuhaf olan bu kongreye katılanların hepsinin hıristiyan olmasıdır.I. Hiristiyan Siyonist Kongresi desek daha uygun olur.Kongrede alınan karar İsrail'in işgalindeki Batı Şeria Bölgesi'nin ilhak edilmesidir.Uluslararası Hıristiyan Elçiliği temsilcisi Van Der Hoeven ''İsrail kurulmalı.Biz Tanrı'nın ne söylediğine bakarız ve Tanrı o toprakların yahudilere ait olduğunu söylüyor.'' Ve İsrail kurulur.


Arz-ı Mev’ud (Tanrı’nın vaad ettiği topraklar) diye tabir edilen bölge




  Siyonizm hakkında kısaca bir bilgi verdikten sonra Siyonizm’in son 150 yılda ne aşamalar kaydettiği, üzerinde yaşadığımız coğrafya ve insanlık için ne kadar tehlike arz ettiğini anlamaya çalışalım.
Siyonizm’in tarihi her ne kadar milattan öncelere gitse de, dünya çapında ses getirecek ve şu an günümüzde dahi etkilerini hissettiren sistemin kurucusu olarak Theodore Herzl ismini zikredebiliriz. Herzl, Yahudilerce Siyonizm hareketinin babası ve İsrail Devleti’nin kurucusu kabul edilmektedir. Theodor Herzl, 19. asır nihayete ererken Viyana’da “Neue Frie Presse” (Yeni Hür Basım) ismiyle yayınlanan gazetenin Paris muhabirliğini yapmakta idi.


Theodor Herzl’in yazmış olduğu Der Juden Statt (Yahudi Devleti) isimli eserin ilk sayfası


 Gazetecilik mesleğinden istifade ederek, Batı’daki nüfuzlu Yahudi ailelerin durumlarını inceden inceye tetkik etti. Neticede, Yahudilerin Filistin’e dönmek için kuvvet ve kudretlerinin kafi gelebileceğine hükmetti. Bunun için önce fikirlerini yaymak gerekiyordu. “ Der Juden Statt” yani “Yahudi Devleti” ismiyle, Almanca bir kitap yayınladı. Böyle bir davanın muzaffer olabilmesi için 3 esasın olması gerektiğini düşünüyordu. Bu üç esas ise şunlardı: Fikir, Kadro, Para!..

 Theodor Herzl, fikirlerini duyurmak için 1897 yılında İsviçre’nin Basel şehrinde bir Yahudi Kongresi topladı. Bu, Yahudilerin Filistin’e dönme haraketini temsil eden siyonizmin ilk kongresidir. Birinci Dünya Siyonist Kongresi sonunda yayınlanan Basel Deklarasyonu’na göre, Filistin’de bir “yurt” edinilmesi için çalışılacak, Dünyadaki Yahudiler, dernekler organize olacaklar, Yahudi “milli duygusu” Güçlendirilecek ve devletlerin desteğini sağlamaya çaba gösterilecekti. Basel Kongresi politik Siyonizm’i doğurarak Dünya Siyonist Örgütü’nü de vücuda getirmiş oldu.,

 Theodore Herzl, Siyonist Kongre vasıtasıyla aynı fikir etrafında toplanan bir kadronun teşekkülünü sağlamıştı. Şimdi sıra Para da idi. Para mevzusunu da Almanya’da ticaret ile uğraşan dünyanın sayılı zengin ailelerinden Rochild’i çeşitli şantaj ve tehtid ile yanına alması ile sağlamış oldu.




 Fikir, Kadro ve Para gibi bu 3 esası yerine getirdikten sonra bu ırkçı emperyalist akım gözünü Osmanlı Toprakları içerisinde yer alan Filistin bölgesine dikmişti. Fakat para karşılığında Osmanlı Devleti’nin zor zamanında toprak satacak diye bekledikleri Osmanlı Sultanı İkinci Abdülhamid, köküne kadar şahsiyet abidesi kişiliği ile para karşılığı Filistin’de toprak isteyen Siyonist heyeti huzurundan kovmuş ve onlara şu tarihe geçen sözlerle yanıt vermiştir. “Atalarımın kanlarıyla sulayıp aldıkları toprakları ben parayla satmam, Filistin’in Osmanlı’dan kopmasını görmektense vücudumdan bir parça koparılmasını tercih ederim. Çabuk huzurumdan defolun”. İşte bu sözlerinden dolayı bugün Filistin halkı, Sultan Abdülhamid’in ismini andıkları zaman isminin sonuna r.a. (Allah ondan razı olsun) sözünü eklemektedirler.





 1897’de Basel’de toplanan Siyonist Kongrenin 100 yıllık hedeflerini 3 ana başlık halinde toplayabiliriz.

1 – İlk 50 yılda Filistin’e yerleşimi sağlamak, ileride kurulacak devletin temellerini hazırlamak.

Kendilerine para karşılığı toprak satmayan Osmanlı Sultanı İkinci Abdülhamid’i tüm nüfuzlarını kullanarak tahtından indirmek (-ki Sultan Abdülhamid’in tahttan indirilme hadisesinde, hal’ fetvasını padişaha arz eden heyette Selanik Mebusu Yahudi Emanuel Karasu’nun bulunması bunun en bariz misalidir) ve Osmanlı Devleti’nin yıkılmasını sağlamak böylelikle Filistin bölgesine yerleşmek. 1917 tarihinde İngilizlerin bölgeyi işgali ile bu göç hareketine start vermişlerdir.


İsrail’in ilk cumhurbaşkanı Ben Gurion İsrail Devleti’nin kuruluş bildirisini Theodore Herzl’in fotoğrafı altında okurken



2 – İkinci 50 yılda İsrail isminde bir devlet kurmak.
Dünya Siyonizmi, İkinci Dünya Savaşını tanzim ederek tüm dünyanın dikkatini savaşa çekmişlerdir.  Bu vesileyle o kargaşa ortamında İsrail Devleti’nin bağımsızlığını ilan etmişlerdir. Kurulan İsrail devletini koruması için de Birleşmiş Milletleri vücuda getirmişlerdir. Bu tarihten sonra Büyük İsrail Devleti’ni kurmak için faaliyetlerini kademe kademe hızlandırmışlardır.

3 – 1897 Basel Kongresinin 100. yılında Büyük İsrail Devleti’ni kurmak.
Büyük İsrail Devleti diye tarif edilen bölge Arz-ı Mev’ud (Tanrı tarafından vaad edilen topraklar) ki bu bçlge Nil ile Fırat arasındaki bölgeyi kapsamaktadır. Bu bağlamda bölgede yıllarca çeşitli taşeron terör örgütleri kurmuş ve desteklemişlerdir. Bunlardan en bilineni ASALA VE PKK Terör örgütleridir. Fakat bu planlarının tutmadığını 1997 yılında dönemin ABD Ankara Büyükelçisi Morton Abramovitz “Türkiye’deki hükümet 

D-8’i (İslam Birliği) kurarak Büyük İsrail hayalimize son verdi” demiştir. Yine bu acı pişmanlığa bir misal de 2009 yılında dönemin İsrail Başbakanı Olmert’in, Gazze’de başarısızlığa uğramaları sonucu “Büyük İsrail Devleti projesi çökmüştür” diyerek istifa etmesidir.

Siyonizm’in niye tüm dünya insanlığı tarafından bir felaket olduğu, İkinci Dünya Savaşı’nda Avrupa’da istenmeyen topluluk olarak Yahudilerin görünmesinin nedenlerini öğrenmek isteyenlerSiyon protokollerine bakmalıdırlar.  22 maddelik bu protokolün ilk 9 maddesi bütünü hakkında karar vermemizi sağlayacaktır;

1. Gelecek nesilleri, ahlâka aykırı, telkinlerle ifsat etmeli, bozup yozlaştırmalı
2. Aile hayatını yıkmalı,
3. İnsanlara aşağı sınıflarla tahakküm etmeli, azınlıkları kışkırtıp üste çıkarmalı
4. Sanatı zayıflatarak, edebiyatı müstehcen ve şehevî hale sokmalı,
5. Mukaddesatı, hürmeti yıkmalı, hürmetle anılan kimseler hakkında rezilâne vak’alar uydurulmalı,
6. Hudutsuz bir lüks, baş döndürücü modalar icad etmeli, çılgınca sarfiyatı teşvik etmeli, herkesi borçlandırmalı
7. Kalabalıkların vakitlerini, eğlencelerle, oyunlarla oyalamalı, herkes düşünmekten alıkonulmalı,
8. Müfrit (aşırı) nazariyelerle, halkın fikirleri zehirlenmeli, gürültü ve kargaşalıklar çıkarılmalı,
9. Umumi hoşnutsuzluklar meydana getirilmeli, içtimai (sosyal) sınıflar arasına kin ve itimatsızlık sokulmalı

Theodore Herzl’in, “Der Juden Statt” isimli eserinin Türkiye ile ilgili olan kısmını, 1965’te İlahiyat Doçenti merhum Yaşar Kutluay “ Siyonizm ve Türkiye” ismiyle yayınlamıştır. Okunmasını tavsiye edeceğimiz bu eserin yazarı Yaşar Kutluay’ın ölümü de esrarengiz olmuştur. Yine bu bağlamda Hayim Naum ismini zikretmemiz gerekmektedir. Hayim Naum Lozan Antlaşması esnasında İsmet İnönü tarafından Lozan’a götürülmüş Mısır Hahambaşı’sıdır.
İnönü, Hayim Naum’u Lozan’a götürerek batılı devletlerin Türkiye’ye karşı olan sert tutumunu yumuşatmak istemiştir. Fakat Haim Naum, gizli kapılar ardında batılılarla anlaşarak şu meşhur 7 maddelik doktrinini sunmuş ve batılı devletleri Lozan’da ikna etmiştir. Bu 7 Maddelik Haim Naum Doktrini nedir peki?

1 – Türkiye’de işsizliği arttıracaksınız
2 – İnsanları aç bırakacaksınız
3 – Borca esir edeceksiniz
4 – Dininden uzaklaştıracaksınız
5 – Mezheb, ırk ve siyasi görüş olarak böleceksin
6 – Böldüğün parçaları birbirleriyle çarpıştıracaksın
7 – Bu parçalanmış ve yeterince yumuşamamış lokmaları alıp Siyonizm’in hizmetine sokacaksın.

KAYNAKLAR

•    Yaşar Kutluay, Siyonizm ve Türkiye, Çatı Yayınları
•    Sedat Demir, Yahudi Devleti, Ataç Yayınları
•    Kadir Mısıroğlu, Bir Mazlum Padişah; Sultan İkinci Abdülhamid, Sebil Yayınları
•    Lütfü Akdoğan, Siyon Protokolleri, Tercüman Gazetesi
•    Nasuhi Güngör, Yenilikçi Hareket, Anka Yayınları
•    Refik Şakir En-Nedşe, II.Abdülhamid ve Filistin, Semerkand Yayınları

 Siyon Protokolleri ve Hayim Naum Doktrini Ülkemiz ve Dünya üzerinde yaşayan insanların iyi bilmesi ve buna karşı önlem alması gereken hususlardır. Ülkemiz ve ülkemizin bulunduğu bölgede yaşayan devletler, bu coğrafyada varlıklarını devam ettirmek istiyorlar ise; Siyonizm’in kirli emellerine karşı önlem almalı ve Siyonizm karşısında ABDÜLHAMİDİ BİR DURUŞ sergilemelidir.



 Bana Destek olmak İçin Lütfen Youtube Kanalıma Abone Olmayı Unutmayın..

Youtube Kanalım  >>> Eyüp Ertaş

24 Aralık 2013 Salı

Rothschild Para İmparatorluğu



  Kara para üzerine kurulu ‘Rothschild İmparatorluğu’ zaman içinde İngiliz ve Fransız Merkez bankaları ile Amerika’daki Federal Rezerv bankalarının sahibi olmuştur. Serveti dünya serv...etinin yarısı olarak tahmin edilen bu ailenin 1940 yılındaki serveti ABD GSMH’nın iki katı olmuştur. Dünyada tek bir Yahudi imparatorluğu kurulması amacına çalışan aile, Waterloo Deniz Savaşı, Amerikan İç Savaşı, I. ve II. Dünya Savaşlarından büyük paralara kazanmış ve Rusya’da Bolşevik Devrimi’ni finanse etmiştir. Elinizdeki kitap tarihçesi, serveti ve sahip olduğu kurumlar net bilinmeyen ailenin başlangıcından henüz Amerika’nın I. Dünya Savaşı’na katılmadığı 1940 yılına kadar olan olayları anlatmaktadır. Bu kitapta küreselleşme, AB, Birleşmiş Milletler, serbest pazar ekonomisi, çok partili demokrasi ve savaşların kimlere ve nasıl hizmet ettiğini okuyacaksınız.

  Bu kitabı okuduktan sonra George Soros ve kaynağı bilinmeyen servetini, eski Sovyet cumhuriyetlerindeki Turuncu Devrimleri, İkiz Kuleler, Afganistan Savaşı bağlantısını, Taliban sonrası Afganistan’da artan afyon üretimini, yandaş medya kuramlarını, yabancı fonlarca desteklenen köşe yazarlarını, İslam ülkelerinde özgürlük hareketlerini ve Büyük Orta Doğu Projesi’ni insan ister istemez tekrar sorgulamakta ve bunların yüzyıllar önceden oynanmaya başlanan bir oyunun devamı olduğunu görmektedir.

  Rothschild finans imparatorluğunun kurucusu Mayer Amschel Rothschild 1812’deki ölümünde mal varlığım Yahudi ırkının yükselişi ve Dünya Yahudi İmparatorluğunun kuruluşu İçin bir vakfa devretmiştir. Bu vakfın en önemli prensipleri gizlilik, mal varlığının bütünlüğünün korunması, mirasçıları ve onların mirasçılarının mal varlığından müştereken yararlanmaları ve mal varlığının mirasçıların çoğunluğu karşı çıkmadığı sürece en büyük oğlun en büyük oğlu tarafından yönetilmesidir.

  Yahudi Protokolleri olarak bilenen belgeler ile Komünist prensipler amaç ve niyet açılarından birbirleriyle aynı olup tüm dünyanın kontrolünü ele geçirmeyi amaçlarlar.
Çağlar boyunca aşağılanan ve zulüm gören İsrailoğulları güce ulaşmak için çırpınmışlardır ve artık amaçlarına ulaşmış gibidirler. İsrail oğulları artık melun Hıristiyanların ekonomik yaşamlarını kontrol etmektedirler ve güçleri siyasiler ile yaşadıkları ülkelerin yaşamlarım etkilemektedir.

  Talmud Yahudilerin şeriatı ve kutsal kitabıdır. Talmud Yahudilerin dini önderleri ve hahamlarınca tanımlanan ve açıklanan medeni kanun ve din kitabıdır. Talmud gerçeği adlı kitaptan alıntı. Midrasch Talpioth (sayfa 225) der ki: ‘İsrail’in zaferi için Tanrı onları insan suretinde yarattı. Ancak Yahudi olmayanlar sadece Yahudiler tarafından gün ve gece yönetilmek için yaratılmışlardır. Ve onlar bu hizmetlerinden kurtulamazlar. Onlar hayvan ve insan suretlerinde Yahudi Kralı’nca güdülmek üzere yaratılmışlardır.

  Talmud bize Hz. İsa’nın kadınların adet günlerinde anne rahmine düşmüş biri olduğunu söylemektedir. Talmud bize onun Hz. İsak’ın şeytani oğlu Esau’nun ruhunu taşıdığını, onun aptal, tam bir dolandırıcı, baştan çıkarıcı olduğunu, çarmıha gerildikten sonra Cehennem’e gömüldüğünü ve takipçileri tarafından putlaştırıldığını söylemektedir.

  İlluminati bir Yahudi olan Adam Weishaupt tarafından kıta Avrupa’sı Mason Örgütü’nün bir kolu olarak kurulmuştur. Illuminati’nin amacı dünyada din, hükümet, mülkiyet ve evlilik kurumlanılın ortadan kaldırılmasıdır. Bu amaç Yahudi İhtiyar Meclisi ve Yahudi Komünist Partisi’nin amacıyla örtüşmektedir.
Lionel Aylesbury’den İngiliz Avam Kamarası’na seçilmiş ancak İncil üzerine yemin etmek istemediğinden hiçbir zaman parlamentoya girmemiştir. Daha sonra bir kere daha seçimi kazanan Lionel yine aynı nedenle parlamentoya katılmayı ret etmiştir. Üçüncü seçilişinde parlamento kendisinin İncil yerine Eski Ahit üzerine yemin etmesini kabul etmiştir. Lionel Rothschild İngiliz Parlamentosu’na seçilen İlk Yahudi’dir. Yahudi Ansiklopedisi Cilt 10, sayfa 501-502 şöyle demektedir: 1885 yılında Nathan İngiliz Avam Kamarası’ndan Lordlar Kamarası’na geçerek ülkedeki Yahudi özgürlüğünü en üst seviyeye çekmiştir. 1940’larda İngiliz Lordlar Kamarası’nda melez Yahudiler dışında 60 Yahudi Lord bulunmaktadır.

  Nathan Rothschild’m 1820 yılında bahsedip övündüğüne bakılırsa kendisi aile servetini beş yıl içinde 3.000.000 dolardan 7.500.000.000 dolara taşımıştır. 1848’de bu aile dışındaki tüm bankaların toplam servetleri 362.000.000 frank iken Rothschild ailesinin Paris ayağının servet toplamı 600.000.000 frankın üzerindedir.

  Nathan’ın Londra merkezinde gerçekleştirdiği yılda % 500 servet artışının sürdüğü varsayılırsa ailenin Londra ayağının 1840 yılındaki serveti 100.000.000.000 dolardan fazla olacaktır. Tabii ki % 500 yıllık servet artışı sürdürülebilir bir başarı değildir. Fakat sadece % 10’luk yıllık artış ile bile ailenin Londra servetini 1840 yılında 20.000.000.000 doların üstüne çıkarmaktadır. Bu servet bu kitabı yazmamdan (1940) yüz yıl önce elde edilmiştir. 1940 yılında Rockefeller, Carnegie ve Ford firmalarının (Amerika’nın en büyük üç firması) toplam servetleri 2.000.000.000 doları geçmemektedir.
Protokol 2 ’den alıntı: Amacımıza hizmet ettiği sürece yalan , ihanet ve rüşvete devam etmeliyiz. Siyasette bize güç kazandıracak şekilde başkalarının servetlerine el koymayı öğrenmeliyiz.
Yahudiler borsadaki paniklerde kaybetmezler çünkü onların önceden haberleri vardır. Demin belirttiğim gibi panikler onlar için hasat dönemleridir.

  1907 yılında ise Rothschild kontrolündeki bankalar müşterileri olan ticari bankalar ve muhabir bankalara vadesi gelen mevduatlarını geri ödemeyi ret etmişler ve bu büyük bir bankacılık krizine neden olmuştur. Rothschild bankalarından mevduatlarını kurtaramayan ticari bankalar müşterilerine ödeme yapamaz olmuş ve tüm ekonomi kilitlenmiştir. Bu olay tüm bankaların toplanarak para ve kredi piyasalarım kontrol edecek bir sistem oluşturmalarını sağlamıştır.
Sidonia (Rothschild) 1844 yılında Coningsby isimli kitapta şunları söylemektedir: Hiçbir ceza kanunu veya işkence üstün ırkın zayıf ırk tarafından yutulmasına veya yok edilmesine neden olmayacaktır. İşkence yapan karışık ve melez ırklar sonunda yok olacaklar ve saf üstün ırk yaşamaya devam edecektir.
İlk Cizvitler Yahudi’dir. Batı Avrupa’yı iliklerine kadar ürküten Rus diplomasisi de Yahudiler tarafından kurulmuş ve idare edilmektedir Almanya’da şimdi hazırlanmakta olan büyük devrim de Yahudilerin ürünüdür çünkü bu ülkedeki tüm üst düzey akademik görevleri Yahudiler ellerinde tutmaktadırlar.
1869 yılında Prag’da yapılan cenaze töreninde Hahambaşı Simeon-ben-Ihuda’nm kabri başında şöyle söylenmektedir: Diğer büyük güç medyadır. Bazı fikirleri durmaksızın tekrarlayarak medya toplumda bu fikirleri gerçekler haline getirmektedir. Ve her yerde medya bizim elimizdedir.
7. Protokol’de şöyle denmektedir: Yahudi olmayanların hükümetlerini isteklerimiz doğrultusunda ve amacımıza hizmet edecek şekilde yönlendirmeliyiz. Medyanın büyük gücü sayesinde hükümetlerin çoğu zaten elimizdedir.

  Protokol 15’ten alıntı: Ölüm herkes için kaçınılmazdır. Ölümü amaçlarımıza karşı çıkanlar için hızlandırmak daha iyidir. Masonları öyle gizlilik içinde kullanmalıyız ki kardeşlerimiz dışındakiler yani kurbanlar amaçlarımızdan haberdar olmasınlar. Kurbanlar kendilerine verilen idam cezalarını fark etmeyecekler ve doğal nedenlerle öldüklerini sanacaklardır. Bunu bildiğimiz takdirde kardeşlerimiz bile amaçlarımızın karşısına çıkmayacaklardır. Amaçlarımıza karşı gelmemeleri için Masonların kalplerine kadar girmiş durumdayız. Hıristiyanları liberalizme teşvik ederken kendi halkımızı amaçlarımıza uymaya teşvik etmeliyiz.
Talmud Yahudilere “Yahudi olmayanların yaşamları Yahudilere aittir!” demektedir.
Kapitalist Sistem Piramittir..

Lobinin Başı Büyük Birader çıktı

  Son dönemde İngiliz The Economist dergisi ve Financial Times (FT) gazetesi Türkiye eleştirileriyle gündeme geliyor. Dergi ve gazetenin bu eleştirel politikasının mimarlarına bakıldığında ise bu yayınların tesadüfi olmadığı ortaya çıkıyor. Türkiye’de belki de birçok kişinin tanımadığı ancak dünyanın neredeyse hakimi konumunda olan Alman kökenli yahudi aile Rothschild’ler iki yayının da etkin ortağı. Rothschild ailesi Economist dergisi de dahil 12 şirketi çatısı altında bulunduran The Economist Group’un büyük oranda hissesini elinde tutuyor. Derginin yüzde 39.1′i aileye ait. Hatta Rothschild ailesinin iki üyesi Lynn Forester Rotshild ve Sir Evelyn de Rotshild The Economist Group’un yönetiminde. Group’un yüzde 50′si ise Financial Times’ın sahibi Pearson’ın portföyünde bulunuyor. Pearson Grubu’nun borsadaki hisselerinde ise Rothschild’ların ne kadar payı olduğu bilinmiyor. İki İngiliz kökenli basın organının da yayın politikalarının benzer olmasının altında bu ortaklık yatıyor. İki yayın organı da Rothschildler ve paydaşlarının ekonomik çıkarlarını duyuruyorlar.

Bankacılığı Kuran Aile

  Ailenin kökenleri 18. yüzyıla kadar uzanıyor. Ailenin tanınması 1744′te döviz değişimiyle uğraşan Amschel Moses Rothschild’in oğlu olan Mayer Amschel Rothschild’in Almanya’da doğumuyla başladı. Frankfurt’un Yahudi mahallesinde doğan Mayer, bir finans kurumu kurdu ve 5 oğlunu Avusturya, Fransa, İngiltere ve Napoli’ye yolladı. Asıl servet Baron Rothschild tarafından Londra’da yapıldı. Modern bankacılık sistemini kuran aile şimdi servetinin büyük bir bölümünü de petrolden sağlıyor. 1.500′e yakın ferdi bulunan ailenin toplam varlıklarının büyüklüğü tam olarak bilinmese de trilyonlarca dolar olduğu tahmin ediliyor. Aile üyeleri dünyanın en zenginler listesinde yok. Ancak sahibi oldukları şirketler düşünüldüğünde, Carlos Slim ve Bill Gates gibi isimler devede kulak kalıyor.

Siyonizmi Kurdu

  Küresel çapta üne kavuşan ilk zengin Yahudi Ailesi olan Rothschild’lar, bugün dünyada Yahudi Lobisi ve İsrail’le birlikte somut yapılanmaya dönüşen siyonist görüşün de en büyük hamisi. Adı Tel Aviv’in en büyük caddelerinden birine verilecek kadar bu ülkede saygı gören Aile, İsrail devletinin kurulmasında büyük rol oynadı. Aile, Osmanlı İmparatorluğu’nun çöküşünde de bir anlamda pay sahibi. Aile komşu ülkeleri sürekli finanse edip savaşa zorladı, içeride de ayaklanma çıkardı. II. Abdulhamid döneminde Aile üyeleri Siyonist Teşkilatı’nın kurucusu Theodor Herzl’i İstanbul’a göndererek, Osmanlı’nın dış borçlarını kapatmaya karşılık, Kudüs’ü istedi. O dönemde Osmanlı’nın en büyük borcu İngiltere’yeydi. Ülkenin Merkez Bankası’nın patronu da bu aileydi. II. Abdülhamid isteklerini kabul etmedi. Kısa bir süre sonra padişah Selanik’ten gelen, İttihat ve Terakkiciler’in kontrolündeki ordu tarafından bir darbeyle tahttan indirildi. Ardından İttihat Terakki yönetimindeki Osmanlı, Birinci Dünya Savaşı’na girerek Kudüs’ün de aralarında bulunduğu topraklarının çoğunu kaybetti.

Savaş Serveti
  
 Ailenin bir başka özelliği de tarih kitaplarında sıkça yer buluyor. Rothschild’lar tarihteki neredeyse bütün savaşların yaratıcısı ve finansörü olarak ün salmış bir aile olarak karşımıza çıkıyor. Zaten Aile hemen her savaştan sonra servetini daha da artırıyor. Ülkeleri borçlandırıp yüksek faizle para satıyorlar. Bilinen ilk büyük örneklerinden biri Avrupa’daki Napolyon Savaşları sırasında Aile’nin tutumu. Londra’daki Nathan Mayer Rothschild, İngiltere’nin savaş masraflarını neredeyse tek başına üstlendi. Yahudi olmasına rağmen Rothschild Ailesi Hitler’in geçmişinde de önemli bir rol sahibi. Finanse ettikleri Alman I.G Farben şirketi, Yahudi toplama kamplarında kullanılan ölümcül gazları Naziler için üretti. Öte yandan İngiliz Kraliyet Ailesi’ni Çin’le savaşa ikna etmeyi başaran Lord Rothschild, bu sayede çıkarılan “Afyon Savaşı”nın ardından HSBC‘yi Hong Kong’da kurdu. ABD’nin Irak’ı işgaline yol açan Irak Savaşı’nın dışında bu ülkenin 20′nci ve 21′inci yüzyılda çıkardığı bütün büyük savaşlarda, I ve II’nci Dünya Savaşı dahil bu Aile ve kontrol ettiği paranın adı anılıyor.
 

 Bana Destek olmak İçin Lütfen Youtube Kanalıma Abone Olmayı Unutmayın..

Youtube Kanalım  >>> Eyüp Ertaş

3 Aralık 2013 Salı

Masonluk





Yüzyıllardır şeytana taptıklarını inkar eden Masonlar, sonunda bunu kendi sitelerinde itiraf ettiler.

  Kökü dışarda olan ve Materyalizme dayalı dünya sisteminin mimarı olan, Masonların kirli yüzü bu sefer kendi itiraflarıyla ortaya çıktı.

  Özgür Masonlar Büyük Locası www.mason-mahfili.org.tr adlı resmi internet sitelerinde masonluğun tanımı, “Bir kötülük ya da şeytanlık yapma işi ve bu işi sık sık yapan kişilerin topluluğu veya dinsizlik” şeklinde yapıldı. Böylece Masonlar yıllarca gizledikleri kirli yüzlerini kendi elleriyle deşifre ettiler.

Siyonizmin Emrindeki Yapı


  Masonluk, Yahudi olmayan insanları gizli bir ‘dernek’ çatısı altında toplayıp eğiterek, onları herhangi bir sahada Siyonizm ve Yahudilik ideallerine hizmet eder hale getirmek için kurulmuş sapkın bir yapılanmadır. Masonluğun bir diğer önemli yönü, radikal Yahudi ulusçuluğu olarak tanımlayabileceğimiz Siyonizm ile olan bağlantısıdır.

  Kökleri Yahudiliğe dayanan Masonluk, şeytana tapınma ayinleriyle de sık sık gündeme gelse bunu her zaman reddetmişlerdi. İnsanları Yahudiliğe hizmet için köle haline getiren bu gizli oluşumun tek bir amacı vardır insanları ifsada sürüklemek. Yeryüzünde Allah’ın dinine açılan bütün savaşların arkasında bu yapı vardır.

Masonluk Meslek Olarak Gösterilmişti


  MİLLÎ Gazete daha önce de Masonluğun Açık Öğretim Sınavı’nda masum bir meslek olarak sunulduğunu ortaya çıkarmıştı. 2 Haziran Pazar günü saat 14’te yapılan Medya ve Etik dersi sınav kitapçığının 17. sorusu ‘Bilinen en eski meslek ilkesi hangisidir?’ şeklindeki sorunun ‘D’ şıkkında ‘Masonluğa kabul töreni ve yemini’ ifadesine yer verilmişti.

  Kökü dışarda olan ve kendilerini ‘Dünya Barışına’ adadıklarını iddia eden, işlevselliğine bakıldığında ise buna pek rastlamanın mümkün olmadığı Masonlarla ilgili Milli Gazete birçok kirli emellerini deşifre etmişti. Her defasında kendilerini adeta ‘melek’ gibi tanımlayan bu karanlık yapılanma bu sefer yakayı fena ele verdi. Kendi resmi internet sitelerinde ‘dinsizlik ve şeytanlık yapma işi’ şeklinde masonluğu tanımladıkları ortaya çıktı.

Şeytanlık Yapma


  Tek amaçları İslam’ı yok etmek olan bu karanlık yapılanmanın kendi sitelerinde masonluk tanımlamaları kısmında yaptığı açıklama aynen şöyle, “3.mecazi anlamda olmak üzere; bir kötülük ya da şeytanlık yapma işi ve bu işi sık sık yapan kişilerin topluluğu veya dinsizlik”. Bu yapılan tanım aslında kendi gerçek yüzlerini kendi elleriyle deşifre ettiklerini gözler önüne seriyor.

Türkiye’de 20 Bin Civarında Mason Var


  Türkiye’de düzenli veya düzensiz, tüm Masonik aktiviteler resmi hüviyetle ve yasalara uygunmuş süsü altında faaliyet gösteriyor.

  Günümüzde, yaklaşık 14.500 üyesi ile Hür ve Kabul Edilmiş Masonlar Büyük Locası, veya Türkiye Büyük Locası, Türkiye’nin ilk, en büyük ve tek düzenli Büyük Locasıdır. 6.800 üyeye sahip Özgür Masonlar Büyük Locası ve bu oluşum tarafından kurulan 700 üyeli Kadın Mason Büyük Locası da Mason ismi ile çalışan diğer derneklerdir

Masonların Amacı


  Masonluk, Yahudi olmayan insanları gizli bir ‘dernek’ çatısı altında toplayıp eğiterek, onları herhangi bir sahada Siyonizm ve Yahudilik ideallerine hizmet eder hale getirmek için kurulmuş sapkın bir yapılanmadır.

  Masonluğun bir diğer önemli yönü, radikal Yahudi ulusçuluğu olarak tanımlayabileceğimiz Siyonizm ile olan bağlantısıdır. Kökleri Yahudiliğe dayanan Masonluk, şeytana tapınma ayinleriyle de sık sık gündeme gelmiştir. İnsanları Yahudiliğe hizmet için köle haline getiren bu gizli oluşumun tek bir amacı vardır insanları ifsada sürüklemek. Yeryüzünde Allah’ın dinine açılan bütün savaşların arkasında bu yapı vardır.

Masonlar ve Geometri


  Masonlar için geometri çok önemlidir. Hayatları belli bir düzen içindedir ve bunlar sembollerine de yansımıştır. Gördüğünüz sembolü kısaca yorumlarsak bir pergel bir gönye ve bir ‘’G’’ harfi bunların anlamları ne bir bakalım. Masonlarda geometri ile ilgili çalışmalar yapmak üstünlük göstergesidir.

  Geometri, etimolojik bakımdan, Yunanca “geos” (yer, dünya) sözcüğü ile “metron” (ölçmek) sözcüğünün birleştirilmesinden oluşmuştur. Masonlukta birçok geometrik öğeye, yüzey ve uzay geometrik şekillere simgesel anlamlar verilmiştir.

  En önemli simgelerden biri olan G harfi, kimilerine göre “geometri” sözcüğünü temsil eder. Bu düşüncemiz de gönye ve pergelin olması büyük etkendir. Pergel ve gönye biliyorsunuz geometride kullanılan araç-gereçlerdir.

  Hür ve Kabul Edilmiş Masonlar Türkiye Büyük Locası’nın internet sitesinde gönye ve pergel sembolü hakkında şunlar yazar:

  “Genellikle Mason olmayanların da Masonluğun simgesi olarak bildikleri gönye ve pergel çok eski kaynaklara kadar gider. Bu birbiri üzerine yerleştirilen avadanlıklar sadece duvarcıların işaretleri değil, aynı zamanda en eski misterlerde bile bulunan ve çok yaygın sembollerdi.

  Örneğin Dürer’in Melankoli adlı tablosunda da bu sembolleri görmekteyiz. Bugüne kadar açıklaması yapılmayan bu tablodaki gönye ve pergel sembolünün çok eski zamanlardan gelen bir geleneğin devamı olduğu kuşkusuz.” (Semboller, Hür ve Kabul Edilmiş Masonlar Türkiye Büyük Locası, 2001)

  Açıklamda bahsedilen bu geleneğin kökeni binlerce sene öncesine dayanan Hiram Efsanesi’dir. Masonlar Hiram Usta’nın kullandığı bazı inşaat aletlerini ve malzemelerini sembol olarak benimsemişlerdir.

Sembollerin önemi, bir başka kaynakta Masonlar tarafından şöyle dile getirilir:


  “Günümüzde milyonlarca insanı aynı çatı altında, ayni ülkü uğruna toplayan Masonluk sembolsüz olamaz. Eğer Masonlukta semboller ortadan kalkarsa, üç asırdır ayakta duran bu yüce kuruluşun çökmesi işten bile değildir.” (Semboller, Hür ve Kabul Edilmiş Masonlar Türkiye Büyük Locası, 2001)

  Bu sembollere, ilk bakışta Masonlukla alakasız görünen pek çok yerde rastlamak mümkündür. Bazı ülkelerin bayraklarında, çeşitli şirket ve kuruluşların amblemlerinde, kimi derneklerin armalarında, bazı resim, kitap ve yayınların logolarında.

  Buralarda yer alan belirli semboller, oradaki Mason hakimiyetini diğer Masonlara haber verirler. Masonik sembollerin hangi kaynaktan geldiğine baktığımızda; sembollerin hemen hepsi Yahudi felsefesinin temeli olan Kabbala‘dan, Yahudi kaynakları ve efsanelerinden ve değiştirilmiş Tevrat’tan alınmıştır.

  Bu sembolleri İlluminati üyesi şarkıcıların kliplerinde de görürsünüz. Masonik damalı zeminler, kareler, üçgenler bunları her zaman her yerde vurguluyorlar. Masonluğun Derecesi ve Anlamlarını buradan bulabilirsiniz..

 

 Bana Destek olmak İçin Lütfen Youtube Kanalıma Abone Olmayı Unutmayın..

Youtube Kanalım  >>> Eyüp Ertaş