Masonik Sembol etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Masonik Sembol etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

12 Ocak 2016 Salı

Hiram Usta Efsanesi

                           
                                                                  Hiram Usta



  Masonluk sembolizminin en temel kavramları “Süleyman Mabedi”, “Hiram Usta” efsanesi, “Jakin ve Boaz sütunları”dır.

  Hiram Usta hikâyesi bu konuyu inceleyenler için çok popüler bir konu haline geldiğinden, olayı detaylıca inceleyeceğim. “Hz. Süleyman, tunç işçiliği yapmakta olan Hiram’ı Sur’dan getirtti. Hiram sağduyulu, zeki ve bilgili bir insandı. Hz. Süleyman’ın yanına geldi ve onun bütün işlerini yaptı.”(Krallar Kitabı1,13-14)

  XV. yüzyıldan kalma Cooke ve XVII. Yüzyıldan kalma Old Charges’ın Tew el yazmaları gibi eski metinler, tapınağın yapılışından ve Sur’lu Kral Hiram’dan söz etmektedir: Kendisi geometride çok ustadır ve yapı işinin büyük yetkilerle yönetilmesi ona verilmiştir.
Hz. Süleyman’ın yapı işlerini yönetmek görevini kendisine vermiş olduğu Adoniram, Adoram ya da Hiram o kadar büyük sayıda işçiye para ödemekteydi ki, bunların hepsini tanıyamıyordu. Bunun üzerine, ayırd edebilmek için, bunların herbiriyle başka başka parolalar, işaretler, el değdirmeler saptamıştı…

  Üç kalfa, hakları olmadığı halde usta günlüğü almak istiyordu. Parola(tanrı anlamına gelen) Yehova idi ama onlar bilmiyorlarlardı. Adoniram’ı yalnızken görünce ondan bu parolayı istemeye, alamazlarsa öldürmeye karar verdiler. Bu amaçla biri Güney’de, biri Kuzey’de, sonuncusu da Doğu’da (Maşrıkta) olmak üzere, tapınağın içine saklandılar. Adoniram her zamanki gibi Batı kapısından içeriye girmişti. Güney kapısından çıkmak isteyince üç kalfadan biri ona usta parolasının ne olduğunu sordu. Beri yandan da elinde tuttuğu ya da çekici ona doğru kaldırmıştı. Hiram: “Ben usta parolasını böyle öğrenmemiştim” dedi. Bunun üzerine kalfa elindeki çekici onun kafasına vurdu. Fakat güçlü vuramamıştı. Hiram kuzeye kaçtı, oradaki ikinci kalfa da aynı şeyi yaptı. Fakat ikinci vuruşla da ölmemiş olduğundan en son Doğu kapısına kaçtı ve son kalfa da ona aynı soruyu sorduktan sonra onu öldürdü. Ondan sonra üç kalfa da onu gömmek için bir araya geldiler. Fakat henüz karanlık bastırmamış olduğundan cesedi götürmeye cesaret edemediler. Onu bir taş yığının altına gizlediler. Gece olunca cesedi alıp dağa götürdüler ve oraya gömdüler. Yeri sonra yine bulabilmek için bir akasya dalı keserek mezarın üstüne koydular.

  Hz. Süleyman dokuz gün boyunca Hiram’ı görmeyince, dokuz ustaya: “Gidin onu arayın” dedi. Bu ustalar emirleri harfiyen yerine gtirdiler. Uzun süre aradıktan sonra dinlenmek için, mezarın bulunduğu yerin yanına gittiler. İçlerinden biri rahat oturabilmek için akasya dalını tutmak istedi ama dal elinde kaldı. Nedenini öğrenmek için yeri kazınca Hiram’ın cesedi ile karşılaştılar.
Bunlardan birisi cesedi parmağından tuttu ama derisi soyuldu, elinde kaldı. İkincisi de başka bir parmağından tuttu o da soyuldu. Sonuncu ise bileğinden tuttut ama o da soyuldu. Bunun üzerine “Maşnak” diye bağırdı ki bu masonlara “Et kemikten ayrılıyor, beden çürümüş” demektir. Bunun üzerine “Maşnak” yeni parola oldu. Hemen olup bitenlerin hepsi Hz. Süleyman’a anlatıldı. Hiram’a olan saygısı yüzünden Süleyman “Gidin onu gömülü olduğu yerden tapınağa getirin” dedi.
Sonra onu büyük bir törenle oraya gömdüler. Tören sırasında bütün ustalar, içlerinden hiçbirinin eli şeflerinin kanına bulaşmadığını göstermek için beyaz deriden önlükler takıp beyaz deriden eldiven giymişlerdi.” Bu yüzden masonlar törenlerinde aşağıdaki beyaz eldivenleri giymektedirler. Yan tarafında ise diğer ayin kıyafetleri de bulunmaktadır.

 9

Hiram Usta taş ustası mıydı bu arada? Neyi örüyor bu adam yahu derseniz, klasik bilgisiz masonlar ya da bilgili ama ketum olanlarından şu cevabı alabilirsiniz, Hz. Süleyman’ın tapınağını derler..

 Bana Destek olmak İçin Lütfen Youtube Kanalıma Abone Olmayı Unutmayın.. Youtube Kanalım  >>> Eyüp Ertaş

25 Şubat 2014 Salı

Gizlenen 34. masonluk derecesi!



  Masonluk dereceleri 33 dereceden oluştuğu söylensede aslında gizlenmiş olan bir derece daha vardır. Bu derecedeki Yahudi'ye "34. Derece"deki Kara Büyü Krallığının üstadı olarak; "Savereign of Sovereigns" yani yücelerin Yücesi" adı verilir. 

Ve 34. derecedeki Yahudi üstadı, Kabbalistik bir sembol olan "Beş Köşeli" gizli adıyla "Şeytan yıldızı" açık adıyla "David Magen" ile temsil edilir. 

Değerli okuyucularımız; Tuz-tütsü ve kükürt karışımı şeytan ve habis cinleri acilen çekmektedir. O yüzden birçok kiliseye sokuşturulmuş bu ritüel araçlarına karsı dikkat etmenizi rica ederim. 

Şeytan Çağırmada Kullanılan Büyü Tılsımları 

 Mason localarında Şeytan'la bağlantı kurmak amacıyla yapılan büyü ayinlerinin en önemli kısmı tılsımların kullanıldığı bölümdür. Bunun nedeni, büyüde kullanılan tılsımların Şeytan'la bağlantı kurmayı kolaylaştırdığı inancıdır. Bunları bir kısmı, tuz, kükürt ve tütsü gibi değişik kimyasal karışımlardan oluşur ve hahamlar tarafından tören öncesinde hazırlanır. Kabbala'ya göre şeytanlarla fiziksel bağlantı kurmaya yaradığına inanılan asalar, ateş saçan kılıf, kafatası, mum, tokmak en sık kullanılanlardandır. 

 Bütün Yahudi ibadetleri ve sembolleri, Yahudi ırkının üstünlüğü ve Yahudi geleneklerinin korunması mantığına dayalıdır. Temel olarak bütün ibadetlerde yüceltilen Yüce Allah değil; aslında Şeytan'dır. Masonluk dini gerçekte ilah olarak Şeytan'ı ilah olarak kabul eder. Şeytan masonlukta kainatın ulu mimari rumuzuyla yaşatılmaktadır. Yahudilik, aslı değiştirilmiş ve kitabı, Şeytan'la sürekli bağlantı halinde bulunan hahamlar tarafından yazılmış bir ideolojidir. 

Kabbalistik masonlukta Tanrı yani Şeytan, güneş ile özdeşleştirilmiştir Kainatın Ulu Mimari Nur-u Ziya Mutlak Işık 

 Bunlar dumansız ateşten yaratılan Şeytan'ı temsil eder Ayinin düzenlendiği odanın tam ortasında, Kabbala'da "Altar" adı verilen kurban masası bulunur. Altar'da Şeytan'a sunulan kurbanın göğsüne kanla beş köşeli yıldız çizilir ve etrafına ateş yakılır Altar'ın etrafında yakılan ateşin Şeytan'ın zuhur etmesini kolaylaştırdığına inanılır. 

Trans Halleri 

 Yahudi kaynaklarında üç Kabbalist'in trans halleri detaylı bir şekilde anlatılmıştır. "Şeytan'la bağlantı kurulduğunda yaşlı hahamın ağzından köpükler gelir, dişleri kilitlenir, hırıltılar arasında boğuk bir ses tonuyla konuşur. Trans halinde Şeytan, hahamın ruhuna etki ederek farklı bir ses tonundan emirlerini açıklar. Diğer iki kabbalist masonlukta kutsal olan İbrani Harfleriyle, ağzından çıkan her kelimeyi yazarlar." 

Diğer ayine katılanlar özellikle hayvan başlıklı maskeler giyerler. Törenin ilerleyen bölümlerinde, Şeytan seçtiği hayvan maskeli kişilerin vücuduna girer ve onun ağzından konuşarak emirlerini açıklar. 

34. Derecenin Sırrı 

 Uzaktan da olsa, Siyonizm, Yahudilik, Kabbala vs. konularında bir şeyler okumuş, duymuş her insanın 33 dereceli masonik yapılanmadan haberi olagelmiştir. Ancak 34. derece hakkında hiçbir yerde doğru dürüst yazılmış, derlenmiş bir bilgiye rastlayamazsınız. Hatta kamuoyu bu 34. dereceyi hiç duymamıştır. Oysa çok önemli bir derecedir ve Sanhedrin'e (70'lere) seçilebilecek kıvama gelmiş üstatların derecesidir. 

Bu dereceye ulaşma ritüeli sırasında hazırlanan ortamda, mum ışığı (kısık derecede), tuz, kükürt, özel hazırlanmış tütsü (şeytanı çeken en sevdiği koku...) kafa kılıç ve ip olur. 

Locada yapılan duadan sonra Lucifer (Şeytan) gelir. Haham "lanetli varlıkla" olan bağlantısını uzatabilmek için büyü argümanlarrını takviye eder. Bu sırada şiddetli bir trans halinde haham sol eliyle "3"ü sağ eliyle "4"ü gösterir. Bu o anda oluşan "34. Derece"yi gösterir. 

Şeytanın üstat masona inişi

 Masonik kaynaklar localarda yapılan büyü ayinlerini detaylı bir biçimde tarif ederler. Türk Mason Dergisi'nde bir "kara büyü ayini" şöyle anlatılmıştır: "Büyücü, evvela bedenini temizler, beyazlar giyer; özel bir tuvalet yapar. Ölülerin gölgelerini rahatsız etmemek için en temiz elbiseleriyle dans eder. Büyücünün tedbiri de sır saklamaktır (ketumiyettir) yani cinleri ve ruhları çağıracağı yeri ve bunun zamanını asla açığa vurmaz. Büyücü için daire ve sayılar da önemlidir. Süleyman mührü denilen beş köşeli yıldız bin bir özelliği bulunan daire ise kuvvetin ve direnmenin sembolü sayılır. Üçgen, Kare, Beşli ve altılı köşeli yıldızlar hep bu dairenin içine çizilir. Büyücü bu şeklin içine çağırdığı "negatif enerjiyle" birtakım sembolik işaretler çizer ve çevresine günün mevsimin saatin ifrit grubundan belli başlı cinlerin adını yazar. İfritleri ya da eskilerin habisi ervaha dedikleri kirli ruhları çağırırken büyücü eline bir kılıç alır yalvarır bagısal dairenin dört tarafına dört meşale yakar kendi ritüellerinde o an uzun abdest ve oruçlarla tütsülerle uğraştıktan sonra ilahilar söyleyerek bu dairenin içine girer doğrudan batıya giderek baş dönmesine tutulan büyücü kendinden geçinceye kadar dönmeye devam eder evrimeye tutulur. Bundan sonra ruh sorulara karşılık vermek üzere gelir.[2] 

Bu trans seansından sonra büyücü saatlerce kendine gelemez. Şuur kaybı ve şiddetli baş ağrısı meydana gelir. Buna trans-pain (trans ağrısı) adı verilir. 

 Ayrıca Kabbala'da, "güneş, ay ve yıldızın" erkek veya kadın cinsel organının üzerinde resmedilmesi, cinselliğin kendileri için ne denli önemli olduğunu sembolize eder. Ay aynı zamanda Şeytan'ın gözünü de (Evli Eye) ifade eden gizli bir işarettir. (A Dictionary Of Symbols, sf.319) Bu amaçla törenlerde kullanılan mason önlüklerinde ve localarda yer alan masonik tablolarda önemli bir yer tutmaktadır. 

Kabbala Ve Cinsi Sapıklık 

 Masonik felsefenin temelini oluşturan Kabbala'nın en önemli öğretilerinden biri de cinselliktir. Kabalist büyücü ve Mason üstadı azamı Donald Michael Kraig bu konuda oldukça açık bir şekilde ortaya koyan cümleler kullanmıştır. "Seks ve buna bağlı olarak seks büyüsü Kabbala'nın temel öğesidir." (Modorn Magick, sf.425). 

Kabbalist haham A. E. Waite ise serbest cinselliği Kabala'nın temel unsurlarından biri olarak açıklar ve Kabbala'yı var olan en büyük büyü ilmi olarak nitelendirir. 

 "Kabbala'daki en yüce ilim (Supreme Visdom) ‘Seksin Gizemi'nde saklıdır. Hayat Ağacı'nın (Sefirot) iki tarafının erkek ve dişiliği temsil etmesi hatta Tetragram'ın (Yud-heh-Vav-Heh) harflerinden oluşan Tanrının ismi Yehova erkek ve dışı harflerden oluştuğu anlaşıldığında, kişi Kabbala'nın tabiatında var olan cinselliği görebilir." (Holy Kabbalah sf.78). 

Bir büyücü için hiçbir ahlak kaidesinin geçerli olmamasıyla ilgili olarak Kabbalist Üstad-ı Azam Donald Mıchael Kraig "Modern Magic" (Modern Büyü) adlı kitabında şu satırlara yer vermiştir 

 Bir büyücü için ahlak yoktur. Bir büyücü olarak inanıyorum ki insan dilediği tür cinsel ilişkiye girmekte özgürdür. Düzgün, homoseksüel, bekar, grup halinde, ayinsel veya sado-mazoşist..." (Modern Magic,sf.421). 

 Localardaki bu ve benzeri ritüeller Kabbala'nın mitolojik efsanelerine dayanır. Bunlardan birinde Güneş Tanrı Osiris öldürülerek 14 parçaya ayrılır. Kız kardeşi İsis bunlardan 13'ünü bularak birleştirir ve kayıp 14. parça olan cinsel organ yerine çamurdan yenisini yapar. Bu durum (suni cinsel organ -obelisk) tarih boyunca sütun ve Dikili Taşlarla remzedilmiştir. Masonik kaynaklarda Güneş tanrı Osiris ile Hiram Usta'nın aynı kişi olduğu söylenir ve bu efsaneyi yaşatmak için çağlar boyunca Dikili Taşlar ve sütunlar Mason localarında temsili olarak yer alır. Masonlukta önemli bir yer tutan "Jakin" ve "Boaz" sütunları gerçekte erkek cinsel organını temsil eder.[3] 

Temelde Şeytan'ın öğretisi olan bütün çarpıklıkları sistem olarak kabul etmiş olan Masonluk, serbest cinselliği de diğer felsefelerle aynı doğrultuda telkin etmeye çalışmıştır. 

"Köpek için kemiğin, domuz için dışkının çekici bir tadı olmasaydı, onlar bu maddelerden karınlarını doyurmak isterler miydi? Rezilliklerin her çeşidinden ayrı bir tad alan güçlü kişileri ayıplamayınız."[4] 

Ve bu konuyla ilgili Meşrik-i Azam Cemil Sena Mason Dergisi'ndeki "Özgür Düşünceler" başlıklı yazısında şu ifadelere yer vermektedir, "Özgürlüğün engelleri şu birkaç sözde saklıdır: GÜNAH, AYIP, YAZIK, HARAM."[5] 


 Bana Destek olmak İçin Lütfen Youtube Kanalıma Abone Olmayı Unutmayın..

Youtube Kanalım  >>> Eyüp Ertaş

8 Şubat 2014 Cumartesi

Masonluğun Dereceleri ve Anlamları



  Geleneksel dünya düzenli Masonluğu Büyük Locaları, Çırak, Kalfa ve Üstat olmak üzere Masonluğun üç remzi derecesinde çalışırlar. Üstat derecesi, Masonluğun en üst derecesi olarak kabul görür ve Localar da Üstat derecesinin üzerinde herhangi bir derece ne konuşulur ne de bulunur.

  Genel olarak 33 dereceli bir sistemin çeşitli tarikat ve cemiyetlere bağlı kimseleri aynı localarda çalıştırmak amacı ile Elias Ashmole'nin düşündüğü kabul edilir. Ashmole, bu sistem içinde, insan düşüncesinin çeşitli dereceleriyle ilgili bilgileri bir gelişim içinde anlatmak, uygulamak amacını gütmüştür. Fakat 33 dereceli sistemi Ashmole'den önce Fransız Masonlarının düşündüğü ve Dante'nin, düşüncelerinden yararlanarak hazırladığı da Jean Palou gibi bazı masonluk tarihini inceleyenler tarafından ileri sürülmektedir. Derecenin bulucusu kim olursa olsun, gerçek olan bugün için 33 derecenin geniş ölçüde kabul edilmiş olması ve belirli görüşleri ve öğretilere işaret etmesidir. Yalnız Ashmole'nin önerdiği 33 derecenin gruplandırılması ile şimdiki gruplandırma arasında fark vardır. Ashmole, 33 dereceyi dört gruba ayırmıştır. Birinci grup 1-3.dereceleri içerir. Operatif Masonluğun çırak-kalfa-usta derecelerine gelmektedir,ikinci grup,15 dereceli olacaktır ve geçmişe ait bütün ananeler parça parça açıklanacaktır. Esası Rose-Croixlardan alınmıştır. Üçüncü grup 13 derecelidir ve Templiyer Şövalyelerinin geleneklerini yansıtmaktadır. Sonuncusu dördüncü grup, Simyagerlerden alınmıştır ve bütün derecelerin sentezini belirtmektedir. Ashmole'nin bu ayrımına karşılık, şimdiki 33 derece 7 kısma ayrılmaktadır.

  Türkiye'deki Mason Localarının da kabul ettiği İskoç Ritüeli'ne göre masonluk 33 derece üzerine düzenlenmiş bulunmaktadır. Her derece belirli bir öğretinin temelini oluşturmaktadır ve kendine özgü sembolleri, kutsal kelimeleri, ritüeli ve ikaf töreni vardır.

  Masonlukta 33 derece her zaman kabul edilmiş değildir. Eski Operatif masonlar, yalnız çıraklık ve kalfalık arkadaşlık sınıflarını kabul etmişlerdir. Ustalık ise bir derece olmayıp, yalnızca bir yöneticiliktir. Bu yöneticilik, likayat ve ehliyet esaslarına dayanmıştır. Masonluğun fikri çalışmalar durumunu almasından, Londra Büyük Mahfilinin kuruluşundan sonra da, iki derece kabul edilmiştir. Buna karşılık Ramsay'ın reformcu davranışları ve mükemmel üstatlar mahfili kurmak isteği, dördüncü dereceyi ortaya çıkartmıştır. Bu arada, masonluğun yalnız Hıristiyanlık etkisinde kalmadığını göstermek için, o çağda (XVII. yy.) var olan bütün dini ve fikri temayülleri masonluk içinde temsil ettirme endişesi, birdenbire dereceleri 91'e kadar çıkartmıştır. 1758 yılında, II.Frederick (1712-1786), 33'lüler Süprem Konseyi kurmayı ve İskoç ritinin muntazam bir dereceler sistemine kavuşmasını istedi. Sonunda, 1800 yılında, ilk defa bir 33'ler konseyi Charleston'da kuruldu. Bu konseyden yetki alan masonlar, 1804 yılında Fransa'da, 1805'de İtalya'da, 1813 yılında Kuzey Amerika'da, 1817'de Belçika'da, 1824'te de İrlanda'da, 1829'de İskoçya'da ve 1861'de Türkiye'de, 33'ler konseyi kurmuş ve 33 derece hemen hemen ortak bir derece sistemi olmuştur. Buna rağmen günümüzde, yalnız dört dereceyi uygulayan bazı Alman Ritleri vardır.

  Farklı bir dernek hüviyeti altında ve farklı bir yerde toplantılarını gerçekleştiren, 3. derecesinin üzerindeki dereceler için rit adı verilen Masonik yollar ve öğretiler izlenir. Bu ritlere katılmak veya katılmamak Üstat derecesine sahip Masonların kendi isteklerine kalmış bir seçimdir, zorunlu veya yapılması gereken bir yükümlülük değildir. Bu derecelerin çalışmaları, Masonluğun ilk üç derecesinde verilen öğretilerin gizlerine ve sırlarına daha vakıf olabilmek için yapılan araştırmaların yanı sıra yüksek felsefi ve spiritüel çalışmaları da içinde barındırır.

  Ülkemizde de takip edilen 33 dereceli İskoç Riti dünya üzerinde en fazla üyeye sahip olan ve bu yönüyle en fazla tercih edilen felsefi dereceler ritidir. Onu, özellikle ABD'de geniş bir kesimce benimsenen York Riti takip etmektedir.

Dünya üzerinde var olan çeşitli ritler içerisinde 99 dereceli Memfis-Misraim Riti gibi yoğun bir çalışma gerçekleştirenleri var olduğu gibi, tek dereceden oluşan bazı ritler de vardır.

  Herhangi bir ritte, dördüncü derece ve yukarısına devam edebilmek için Büyük Loca'ya bağlı olarak çalışan düzenli bir Locada Üstat derecesine sahip olmuş olmanın yanı sıra, bu ana Loca ile ilişkilerinin herhangi bir dönemde düzensiz olmaması ve yükümlülüklerinin aksatılmadan yerine getirilmesi gerekir. Kendi Locasında düzensiz ilan edilen bir üyenin, yüksek derecelerdeki üyeliği de otomatik olarak düşer.Ayrıca bu localarda sadece erkekler ve akraba olmayanlar bulunmaktadır.[1]

  En üstünde mason simgesi bulunan İnsan Hakları Beyannamesi Geleneksel dünya düzenli Masonluğu Büyük Locaları, Çırak, Kalfa ve Üstat olmak üzere Masonluğun üç remzi derecesinde çalışırlar. Üstat derecesi, Masonluğun en üst derecesi olarak kabul görür ve Localar da Üstat derecesinin üzerinde herhangi bir derece ne konuşulur ne de bulunur. (Gizili tululan 34. Mason Derecesi de bulunuyor.)

Masonluktaki Dereceler

1. Derece: Çırak.
2. Derece: Kalfa.
3. Derece: Usta.
4. Derece: Ketum Üstat.
5. Derece: Mükemmel Üstat.
6. Derece: Sır Kâtibi.
7. Derece: Nazır
8. Derece: Bina Emîri
9. Derece: Dokuzlar'ın Seçilmiş Üstâdı
10. Derece: Onbeşler'in Seçilmiş Üstâdı
11. Derece: Yüce Seçilmiş Şövalye
12. Derece: Üstat Mimar
13. Derece: Solomon Krallığının Şövalyesi
14. Derece: Yüce üstâd (Kutsal Kubbe Büyük Seçilmişi)
15. Derece: Doğu Şövalyesi (Kılıç Şövalyesi)
16. Derece: Kudüs Prensi
17. Derece: Doğu ve Batı Şövalyesi
18. Derece: Salipverdi şövalyesi (Güllü Haç Şövalyesi)
19. Derece: Büyük Pontif (Yüce İskoçyalı)
20. Derece: Düzenli Locaların Büyük Saygıdeğer Üstâdı
21. Derece: Prusya Şövalyesi
22. Derece: Lübnan Prensi (Kral Baltası)
23. Derece: Sır Sandığı Başkanı
24. Derece: Sır Sandığı Prensi
25. Derece: Tunç Yılan şövalyesi
26. Derece: İskoçyalı Papaz (İnayet Prensi)
27. Derece: Kudüs Tapınağı'nın Hakim Amiri
28. Derece: Güneş Şövalyesi
29. Derece: Saint Ande Büyük İskoçyalısı
30. Derece: Seçilmiş Büyük Kadoş şövalyesi
31. Derece: Büyük Müfettiş Kumandan
32. Derece: Kutsal Sir Yüce Prensi
33. Derece: Hâkim Büyük Genel Müfettiş [3]




Masonluk Derecelerinde Açılan Sırlar

  Masonluk, dünyanın dört bir yanında farklı uygulanır. Dereceleri dâhi farklıdır. Kimisi Katolikliğe, kimisi Protestanlığa, Kimisi ise Yahudiliğe daha yakındır. Fakat hepsi de Yahudi Kabala inancından, Hermetizm'den, Putperestlikten ve Karmatîlik, Haşhaşîlik gibi "kült" Mezheplerden etkilenmişlerdir.

Türkiye'deki Mason Grupları 33 Dereceli İskoç Riti Uygular. Bunun 1-3. dereceleri "çırak", "kalfa", "usta" diye bilinen kısmıdır. Temel kurallar ve idealler öğretilir. "Operatif Masonluk" diye bilinir.

Daha üst derecelere "Felsefî Masonluk" denir. Bunun da 4-14. derecelerinde meşhûr Hiram (usta) felsefesi işlenir. Daha çok Yahudi inançları hâkimdir... Bu devre, "tekemmül" seviyesi olarak bilinir.

15-18. dereceler, bir ara mertebedir. Daha genel bilgiler verilir. Bu dereceler, "şapitr" diye adlandırılır.

18-30. derecelerde ise "üst felsefe" işlenir. Bu devrede sâlik, bütün dinî inançlarından arındırılmaya çalışılır. Bu dereceler, "aropaj" seviyesidir.

31-33. dereceler, öyle her babayiğidin ulaşabildiği mertebeler değildir. İdârî mertebelerdir... Girebilenler, çeşitli kurullarda, yönetim kademelerinde görev alırlar. Buradakiler, artık gerçek (!) "üstât" kabul edilir.[3]




Masonluk Derecelerinde Kalma Süreleri ve Terfî Mekanizması


Masonluğa “tekris edilerek” alınan bir kimse, “Remzî” ve “felsefî” dereceler içinde yükselerek masonluğun en üst seviyesine (33. derece ve “ötesi...”) çıkabilir.

Bahsettiğimiz gibi, yükseliş, ancak bu iki şekil içinde safha safha gerçekleşebilir.

Bunlardan ilkinde (remzi dereceler) yükselme, derece grupları içinde, ikincisindeyse (felsefî dereceler) grup yükselmesi şeklinde gerçekleşir.

"Çırak” olarak masonluğu alınan birisi, sırasıyla “Kalfa”lığa ve sonra da “Usta-Üstad”lığa yükselir ki, buna Operatif-Amelî masonluktan kalma tabirle, “Nafak artırımı” ismi verilir.

Remzî derecelerden felsefî derecelerin 4.'e geçebilmek için, (Tekemmül-gelişim Localarına girebilmek için) adayın en az iki yıldan beri “Usta-Üstad” ve “Mavi Loca”nın faal bir azası olması gerekmektedir.

18. dereceden 19. dereceye; yani "Gül-Haç Şövalyeliğinden “Yüce İskoçyalı” derecesine yükselişte Mason olan kişi, grup değiştirmiş olur.

Bir dereceden bir başka dereceye geçebilmek için belli bir süreyi geçirme ve Locasının toplantılarına (ki, en az yarısıdır) katılmış olmak en lüzumlu şarttır.

Derece yükseltmeleri, o dereceyi ilgilendiren felsefî meseleyi temsîlen ve "İkâf” ismi verilen bir tören-ritüel/ayin ile yapılır.

  "Türkiye Büyük Locası Tüzüğü”nün 102-109. maddelerine göre; “Çırak”lık mevzusunda masonik bilgileri eksiksiz edinmiş ve “Tekris”inden bir-1 sene geçmiş ve Locası’na devamlı gitmiş ve en az on-10 celsesinde hazır bulunmuş Çırak Birader’in “nafakası arttırılır”, “Kalfa”lığa çıkarılır.

2. Dereceye yükseliş: “Kalfa” olmuş Birader, kendi derecesinin bilgilerini öğrenmiş, Çırak’lığından başlayarak on-10 Çırak içtimaiyle, başka Localar dahil en az üç-3 Kalfa toplantısına katılmış ve “Hazine”ye borçsuz ve en az bir-1 senelik bekleme müddetini doldurmuşsa, “Usta-Üstad” derecesine yükseltilir.

Bu "Tüzük"e göre; "Çırak”lıkta en az 1 yıl, “Kalfa” derecesinde, yine en az 1 yıl ve 3. Derece yani “Usta-Üstad”lıkta da en az iki-2 sene geçmeden yükselmek mümkün değildir.

  Bir masonun derece yükseltilmesi, "envârın mütalaası ve Üstad-ı Muhterem’in teklifi” ile olabilir ki, “envar”dan kasıt, (bu 2. dereceye yükselmek içindir.) Loca’daki diğer Biraderlerin, yükseltilecek mason için serdedeceği fikirlerdir.

Müspet karar çıkarsa, mason, kesin karar verilmesi için “İkinci derece hücresi”ne “itilir.”

"Kalfa"lıktan “Üstad”lığa yükseliş de böyle olmakla beraber, kararda Çıraklar bulunamaz.

Karar müsbet çıkarsa, bu sefer de “Orta hücre”ye “itilenir”. Mütaalar görüşülürken, “Kalfa”, Loca’dan çıkarılır.

"Tüzük"e göre; Yüksek Şura-Suprem Konsey tarafından tanınmış bir Rit’e mensup her “Usta-Üstad”, mason. 4. dereceye yükseltilebilir.

1. dereceden 33. dereceye yükselmek için 7-yedi sene gerekmekte olduğu zannedilmektedir.

Bu rakam, kesin değildir elbette; ama aşağı yukarı bu kadar sene içinde 33. dereceye yükselme gerçekleştirilir.

Bunun yanında; “Tüzük”e göre, istenilen şartları havi bir “Çırak”, lüzûmu halinde Loca kararıyla bekleme süreleri kısaltılarak iki (veya daha fazla) derece birden yükseltilebilir.

  Masonlara göre bu istisna, "yurtdışına gidecek veya bir yıldan fazla orada kalacak olanlar” için geçerli ise de, çok tesirli birinin, “tekris” işleminden sonra, bu bekleme sürelerine takılmadan çok daha yüksek derecelere çıktığı bilinmektedir.

Masonik kurallar, "Tüzük"te yazıldığı gibi olabilir belki; ama “şartlar”, bambaşka neticeleri tahakkuk ettirebilir.

  Tıpkı, Türkiye Masonlarının, 5, 6, 7 , 10, 11, 12, 13, 16, 17, 19, 20, 21, 23, 24, 25, 26,ve 28 Derecelerdeki “Sırları” bilemeyip. öğretemedikleri gibi, inandıkları Masonluğun DAHA ÜST TEŞEKKÜL VE ÜSTATLARI, “bizim”(!) masonlara da bunlardaki “sırları” öğretmiyor, derece atlatıyor ve güyâ “Üstâd-ı âzâm” yapıyor olmaları gibi!.. [4]









Bu insanlar, dünyayı mahvetmek için ellerinden geleni yapıyorlar. Deccal ve onun yandaşları hergün daha da güçleniyor. Ve biz müslümanlar onların zulümlerini ve her türlü kötülüklerini, malesef sadece izliyoruz. Bundan kurtulmanın tek yolu İSLAM dır. Allaha emanet olun...


 Bana Destek olmak İçin Lütfen Youtube Kanalıma Abone Olmayı Unutmayın.. Youtube Kanalım  >>> Eyüp Ertaş

25 Ocak 2014 Cumartesi

Celal İle Ceren Masonik Sembol



  Günümüz Türkiye'sinde artık televizyonu açtığınız her anda karşınıza masonik ögeler çıkması bir sürpriz değil! Bilinçaltı çalışmaların tavan yaptığı ve kimlerin bu sisteme hizmet ettiğini anlamak artık çok daha basit bir hale geldi. Çünkü bu oluşuma destek verenlerin yaptığı her klip, sinema, dizi ve program çalışmalarında masonik semboller bazen kuytu köşelerde, bazen de açıkça kendini belli ediyor.
Üstelik bu sembolleri fark etmek için konunun kompetanı olmanıza da ihtiyaç yok. Masonluk ve İlluminati hakkında yeteri kadar bilgi ve sembolleri fark etmeniz için dikkatlice ekranı incelemeniz size zaten gerçekleri açık bir şekilde gözler önüne serecektir.
  Ancak burada benim önemle belirtmem gereken bir nokta var. Blog içerisinde paylaşmış olduğum ünlü simaları hiç bir şekilde itham etmek istemem. Çünkü dizi, film ve klip mecralarında bazen bu işin içinde olan oyuncu/şarkıcıların haberi bile olmayabiliyor. Bu sebeple bizim amacımız daha çok İlluminati'nin hangi sektörlerde yoğun şekilde faaliyet gösterdiğini, görsel kanıtlarıyla birlikte sizlere açıklamaktır.
  Konumuza dönecek olursak; geçenlerde fark ettiğim bir detaydan yola çıkarak, uzun bir aradan sonra paylaşım yapma bahanesi buldum. Şahan Gökbakar'ın "Celal ile Ceren" filmini izlememiş olmama rağmen, şans eseri Youtube'da kamera arkası görüntülerini izlerken fark ettiğim bir detay vardı. Lafı uzatmadan hemen görselimize geçelim:


  Filmin ortalama 56. dakikasından sonra görebileceğiniz bu sahne de karşımıza Masonik bir sembol çıkıyor. Yuvarlak içerisinde belirtmiş olduğum arkadaşın penyesinde yer alan gönye ve pergel işareti Masonluğun baş sembolüdür.


  Gözümüze sokarcasına vurgulanan bu sembolün neyi temsil ettiğini bilmediğinizde tabi ki sizin için hiçbir şey ifade etmeyecektir. Bu sebeple her şeyden önce yapmanız gereken okumak ve araştırmaktır. Kimilerine göre bir ilgi alanı veya merak konusu olan İlluminati ve Masonluğun aslında hayatımızı şekillendirmek için hazırladıkları yapay dünyanın bir farkına varsanız, bunun bir ilgi alanı değil; tam aksine aklı başındaki her bireyin bilmesi gereken bir bilgi olduğunu anlardınız.
 Bana Destek olmak İçin Lütfen Youtube Kanalıma Abone Olmayı Unutmayın.. Youtube Kanalım  >>> Eyüp Ertaş

3 Aralık 2013 Salı

Masonluk





Yüzyıllardır şeytana taptıklarını inkar eden Masonlar, sonunda bunu kendi sitelerinde itiraf ettiler.

  Kökü dışarda olan ve Materyalizme dayalı dünya sisteminin mimarı olan, Masonların kirli yüzü bu sefer kendi itiraflarıyla ortaya çıktı.

  Özgür Masonlar Büyük Locası www.mason-mahfili.org.tr adlı resmi internet sitelerinde masonluğun tanımı, “Bir kötülük ya da şeytanlık yapma işi ve bu işi sık sık yapan kişilerin topluluğu veya dinsizlik” şeklinde yapıldı. Böylece Masonlar yıllarca gizledikleri kirli yüzlerini kendi elleriyle deşifre ettiler.

Siyonizmin Emrindeki Yapı


  Masonluk, Yahudi olmayan insanları gizli bir ‘dernek’ çatısı altında toplayıp eğiterek, onları herhangi bir sahada Siyonizm ve Yahudilik ideallerine hizmet eder hale getirmek için kurulmuş sapkın bir yapılanmadır. Masonluğun bir diğer önemli yönü, radikal Yahudi ulusçuluğu olarak tanımlayabileceğimiz Siyonizm ile olan bağlantısıdır.

  Kökleri Yahudiliğe dayanan Masonluk, şeytana tapınma ayinleriyle de sık sık gündeme gelse bunu her zaman reddetmişlerdi. İnsanları Yahudiliğe hizmet için köle haline getiren bu gizli oluşumun tek bir amacı vardır insanları ifsada sürüklemek. Yeryüzünde Allah’ın dinine açılan bütün savaşların arkasında bu yapı vardır.

Masonluk Meslek Olarak Gösterilmişti


  MİLLÎ Gazete daha önce de Masonluğun Açık Öğretim Sınavı’nda masum bir meslek olarak sunulduğunu ortaya çıkarmıştı. 2 Haziran Pazar günü saat 14’te yapılan Medya ve Etik dersi sınav kitapçığının 17. sorusu ‘Bilinen en eski meslek ilkesi hangisidir?’ şeklindeki sorunun ‘D’ şıkkında ‘Masonluğa kabul töreni ve yemini’ ifadesine yer verilmişti.

  Kökü dışarda olan ve kendilerini ‘Dünya Barışına’ adadıklarını iddia eden, işlevselliğine bakıldığında ise buna pek rastlamanın mümkün olmadığı Masonlarla ilgili Milli Gazete birçok kirli emellerini deşifre etmişti. Her defasında kendilerini adeta ‘melek’ gibi tanımlayan bu karanlık yapılanma bu sefer yakayı fena ele verdi. Kendi resmi internet sitelerinde ‘dinsizlik ve şeytanlık yapma işi’ şeklinde masonluğu tanımladıkları ortaya çıktı.

Şeytanlık Yapma


  Tek amaçları İslam’ı yok etmek olan bu karanlık yapılanmanın kendi sitelerinde masonluk tanımlamaları kısmında yaptığı açıklama aynen şöyle, “3.mecazi anlamda olmak üzere; bir kötülük ya da şeytanlık yapma işi ve bu işi sık sık yapan kişilerin topluluğu veya dinsizlik”. Bu yapılan tanım aslında kendi gerçek yüzlerini kendi elleriyle deşifre ettiklerini gözler önüne seriyor.

Türkiye’de 20 Bin Civarında Mason Var


  Türkiye’de düzenli veya düzensiz, tüm Masonik aktiviteler resmi hüviyetle ve yasalara uygunmuş süsü altında faaliyet gösteriyor.

  Günümüzde, yaklaşık 14.500 üyesi ile Hür ve Kabul Edilmiş Masonlar Büyük Locası, veya Türkiye Büyük Locası, Türkiye’nin ilk, en büyük ve tek düzenli Büyük Locasıdır. 6.800 üyeye sahip Özgür Masonlar Büyük Locası ve bu oluşum tarafından kurulan 700 üyeli Kadın Mason Büyük Locası da Mason ismi ile çalışan diğer derneklerdir

Masonların Amacı


  Masonluk, Yahudi olmayan insanları gizli bir ‘dernek’ çatısı altında toplayıp eğiterek, onları herhangi bir sahada Siyonizm ve Yahudilik ideallerine hizmet eder hale getirmek için kurulmuş sapkın bir yapılanmadır.

  Masonluğun bir diğer önemli yönü, radikal Yahudi ulusçuluğu olarak tanımlayabileceğimiz Siyonizm ile olan bağlantısıdır. Kökleri Yahudiliğe dayanan Masonluk, şeytana tapınma ayinleriyle de sık sık gündeme gelmiştir. İnsanları Yahudiliğe hizmet için köle haline getiren bu gizli oluşumun tek bir amacı vardır insanları ifsada sürüklemek. Yeryüzünde Allah’ın dinine açılan bütün savaşların arkasında bu yapı vardır.

Masonlar ve Geometri


  Masonlar için geometri çok önemlidir. Hayatları belli bir düzen içindedir ve bunlar sembollerine de yansımıştır. Gördüğünüz sembolü kısaca yorumlarsak bir pergel bir gönye ve bir ‘’G’’ harfi bunların anlamları ne bir bakalım. Masonlarda geometri ile ilgili çalışmalar yapmak üstünlük göstergesidir.

  Geometri, etimolojik bakımdan, Yunanca “geos” (yer, dünya) sözcüğü ile “metron” (ölçmek) sözcüğünün birleştirilmesinden oluşmuştur. Masonlukta birçok geometrik öğeye, yüzey ve uzay geometrik şekillere simgesel anlamlar verilmiştir.

  En önemli simgelerden biri olan G harfi, kimilerine göre “geometri” sözcüğünü temsil eder. Bu düşüncemiz de gönye ve pergelin olması büyük etkendir. Pergel ve gönye biliyorsunuz geometride kullanılan araç-gereçlerdir.

  Hür ve Kabul Edilmiş Masonlar Türkiye Büyük Locası’nın internet sitesinde gönye ve pergel sembolü hakkında şunlar yazar:

  “Genellikle Mason olmayanların da Masonluğun simgesi olarak bildikleri gönye ve pergel çok eski kaynaklara kadar gider. Bu birbiri üzerine yerleştirilen avadanlıklar sadece duvarcıların işaretleri değil, aynı zamanda en eski misterlerde bile bulunan ve çok yaygın sembollerdi.

  Örneğin Dürer’in Melankoli adlı tablosunda da bu sembolleri görmekteyiz. Bugüne kadar açıklaması yapılmayan bu tablodaki gönye ve pergel sembolünün çok eski zamanlardan gelen bir geleneğin devamı olduğu kuşkusuz.” (Semboller, Hür ve Kabul Edilmiş Masonlar Türkiye Büyük Locası, 2001)

  Açıklamda bahsedilen bu geleneğin kökeni binlerce sene öncesine dayanan Hiram Efsanesi’dir. Masonlar Hiram Usta’nın kullandığı bazı inşaat aletlerini ve malzemelerini sembol olarak benimsemişlerdir.

Sembollerin önemi, bir başka kaynakta Masonlar tarafından şöyle dile getirilir:


  “Günümüzde milyonlarca insanı aynı çatı altında, ayni ülkü uğruna toplayan Masonluk sembolsüz olamaz. Eğer Masonlukta semboller ortadan kalkarsa, üç asırdır ayakta duran bu yüce kuruluşun çökmesi işten bile değildir.” (Semboller, Hür ve Kabul Edilmiş Masonlar Türkiye Büyük Locası, 2001)

  Bu sembollere, ilk bakışta Masonlukla alakasız görünen pek çok yerde rastlamak mümkündür. Bazı ülkelerin bayraklarında, çeşitli şirket ve kuruluşların amblemlerinde, kimi derneklerin armalarında, bazı resim, kitap ve yayınların logolarında.

  Buralarda yer alan belirli semboller, oradaki Mason hakimiyetini diğer Masonlara haber verirler. Masonik sembollerin hangi kaynaktan geldiğine baktığımızda; sembollerin hemen hepsi Yahudi felsefesinin temeli olan Kabbala‘dan, Yahudi kaynakları ve efsanelerinden ve değiştirilmiş Tevrat’tan alınmıştır.

  Bu sembolleri İlluminati üyesi şarkıcıların kliplerinde de görürsünüz. Masonik damalı zeminler, kareler, üçgenler bunları her zaman her yerde vurguluyorlar. Masonluğun Derecesi ve Anlamlarını buradan bulabilirsiniz..

 

 Bana Destek olmak İçin Lütfen Youtube Kanalıma Abone Olmayı Unutmayın..

Youtube Kanalım  >>> Eyüp Ertaş

24 Kasım 2013 Pazar

10 İlluminati Sembolü



İnanın ya da inanmayın son ayların en popüler konularından biri illuminati. Bu gizli örgüte inananların kullanıldığını iddia ettiği 10 sembolü listeliyoruz.
10. Heavy Metal İşareti

Heavy Metal işareti olarak bilinse de bu işaretin illuminaticiler tarafından Şeytan’ın boynuzları”nı temsil etmek için kullanıldığı biliniyor...
9. Güneş
Güneş eski çağlardan beri insanları en çok etkileyen şeylerden biri geliyor. İlk insanların Güneş’i Tanrı olarak gördükleri de biliniyor. İlluminati’nin kelime anlamı aydınlanma olduğu için ve en büyük aydınlık kaynağı güneş olduğu için sembollerde önemli bir yere sahip.

8. Pentagram
Sonradan adını Mezarkabul olarak değiştirse de bizim Pentagram olarak kabul ettiğimiz sıkı bir Türk grubu olmasının yanında aynı zamanda satanizm sembolü olan Pentagram illuminati sembolü olarak da değerlendiriliyor. 90′larda hemen hemen tüm Black Metal albüm kapaklarını süsleyen bu işaret, baphomet’i simgeleyen bu yıldız illuminaticiler ona taptıkları için onlara kutsal geldiği söyleniyor.

7. Sütunlar
Başka aleme geçişi sembolize “kapılar”ı bu iki sütun sembolize ediyor. Bu 2 sütündan geçtiğinizde artık illuminati’nin içindesiniz.

6. Çift Başlı Kartal
Bu semboller antik çağlardan beri gücü temsil ediyor. Herkesi yönetebilecek tek bir süper gücü. İlluminati bundan daha iyi bir sembol bulamazldı.

5. Pergel ve Gönye
Esasında bu çok bilinen bir mason işaretidir. G harfi God yani Tanrı, pergel ve gönye evrenin ulu mimarisini tasvir ediyor. Masonlar ilk kurulduklarında inşaatçı olduklarından bu şekilde bir sembolizmi kullanmışlar. Bir çok mason işareti gibi bu da illuminati ile ilişkilendirilmiştir.
4. 6 Köşeli Yıldız
Hz. Davud’un kalkanındaki, Hz. Süleyman’ın yüzüğündeki yıldızdır. Aslında bildiğimiz İsrail bayrağında da bulunan Yahudi yıldızı. Hz. Süleyman cinlere hükmedebilen bir peygamberdir bu sebepten dolayı illuminaticiler cinlere hükmetme güçlerini temsilen bu yıldızı kullanmaktadırlar.
3. Kuru Kafa ve Kemikler
Çoğu insana göre korsan işareti olarak gözüken bu işaret bize göre illuminatiyi sembolize eden simgelelerden birtanesi.
2. Damalı Zemin
İki sütunun devamı damalı zeminse oraya dikkat etmek lazım. Bu da başka alemlerle görüşmenin sembolü olarak gözüküyor. Rivayete göre Hz. Süleyman’ın yaptırdığı tapınağın zemini bu şekildeymiş ve bu sayede cinlerle iletişim kurabiliyormuş.
1. Tek Göz ve Piramit
Doların üstünde de bulunan en klasik mason sembolü. Bunun hakkında fazla söz söylemeye gerek yok. 



 Bana Destek olmak İçin Lütfen Youtube Kanalıma Abone Olmayı Unutmayın..

Youtube Kanalım  >>> Eyüp Ertaş

10 Kasım 2013 Pazar

İlluminati - Yeni Dünya Düzeni (New World Order)

  


  İlluminati örgütüne üye olabilmek için mason olmak zorunluğu yoktu, zira Weishaupt ve Von Knigge'nin oluşturdukları sistemde, 4., 5. ve 6. dereceler zaten simgesel Masonluğun ilk üç derecesini içermekteydi.

Von Knigge on dereceden oluşan bir sistem oluşturduklarını belirtmiştir ancak, son iki dereceye, küçük ve büyük gizemler derecelerine ulaşan hiçbir üye olmamamıştır.


Açıkça politika yapan ve kraliyet karşıtı olan İlluminati örgütü, Mavi Dereceleri tamamlayan masonlara, yüksek derecelere ulaşma olanağı tanımaktaydı. İlluminati örgütünün gizli Büyük Üstadı "Eski Üstün İskoç" unvanına sahipti.
William Bramley, The Gods od Eden


Alt derecelerdeki üyeler, örgütün nasıl yönetildiği ve dünyayı ne yolla özgürleştirecekleri konularında tamamen bilgisizdiler. Yükseldikçe, örgüte hizmet etmek için, mali ve siyasigüç kazanmak ve elde edilen bu gücü örgütün emrine vermek gereği ortaya çıkıyordu.

Üyelerin gayretli bir mason olmaları ve Masonluğun mali kaynaklarını da kontrol altına almaları isteniyordu. Ancak, onuncu dereceye ulaşan ve "rahip" unvanını kazanan üyelere bir takım kesin bilgiler verilmekteydi.

Bu bilgiler arasında, İlluminati örgütünün tüm dünyadaki kralları ve din adamlarını yok etmek istediği ve ancak böylelikle insanların zihinlerinden milliyet düşüncesinin silinebileceği aktarılıyordu. Bu amaçlara ulaşmanın yolu ise basın, eğitim ve hükümette yüksek mevkileri ele geçirmekti.

Üst dereceler, örgütü kuran ve geliştiren materyalist kişilerin asıl amaçlarının dinsel inançları yok etmek olduğunu açıkça ortaya çıkarmaktaydı. Üyelere, Tanrı ve dinsel inançların insanlarca uyduruldukları ve gerçekte değersiz oldukları öğretiliyordu.

Sonuçta örgüt içinde en üst dereceye (kral derecesi) ulaşan üye, kendini bir krala eşit buluyor, tüm insanların bu dereceye yükselebileceklerini ve bu nedenle de insanları yönetmek için krallara gerek duyulmasının bir safsata olduğu sonucuna varıyordu.
Arkon Daraul, Secret Societies

Bavyera'da başlarına gelenlerden sonra, İlluminati örgütü, değişik isimlerde etkinlik göstererek yer altına çekildi. "Fransız Devrim Klübü" bu durumun bir örneğidir. Bu örgüte radikallerin hızla katılması sonucunda daha geniş bir toplantı salonuna gerek duyuldu ve "Jacobin Birliği" salonu kiralandı. Artık, örgüt "Jacobin Klübü" olarak bilinecektir.

Gizli toplantılar düzenleyen Jacobin Klübü hızla gelişti ve sayıları 1300'e ulaşan üyeleri arasına Fransa'nın en iyi eğitim görmüş ve en etkin kişileri katıldı. Jacobin'lerin ülküsü, tüm kurumları ve krallığı ortadan kaldırarak, adına "Yeni Dünya Düzeni" ya da "Evrensel Cumhuriyet" dedikleri bir düzen kurmaktı."

Ünlü büyücü ve okült uzmanı Cagliostro, 1783 yılında İlluminati'lere katılmıştı. Yıllar sonra, kendi katılma törenini katolik rahiplere anlattığında, törenin Frankfurt yakınlarında bir yeraltı sığınağında yapıldığını söyledi.
William T. Still, New World Order

İçi evrak dolu demir bir sandık açıldı. Töreni yöneten kişi sandıktan el yazması bir kitap aldı ve ilk sayfasını okudu: "Bizler, Tampliyeler'in Büyük Üstadları..." sözlerini kanla yazılmış bir and izliyordu. Söz konusu bu kitap "İlluminizm"in aslında tüm monarşilere ve kiliseye karşı bir nifak olduğunu, ilk saldırının Fransa tahtına yöneleceğini ve Fransa'da krallığın çökertilmesinden sonra sıranın Roma'ya geleceğini belirtmekteydi."

Gerçekten de, 1789 yılı Mart ayında, Fransa Büyük Doğusu'na bağlı 266 locanın tümü İlluminati denetimi altına girmişti bile. Aslında masonların hepsi kendilerini gizlice yöneten bu örgütün farkında değildi; yalnızca pek az sayıda mason bu sırrı bilmekteydi...Ertesi ay ihtilâl başladı.
Nesta H. Webster, Secret Societies and Subversive Movements

Cagliostro bir Tampliye ajanıydı. Yazdığı bir mektupta, Londra'daki masonlara "ezelî mabed"in yeniden yapımına başlama zamanının geldiğini bildirmişti. Cagliostro, Masonluğa "Memphis ve Misraim" adı altında yeni bir rit getirmiş ve böylece İsis'e gizemli tapınma törenlerini canlandırmaya kalkışmıştı.

Cagliostro'nun armasında bulunan LPD harfleri "Lilia Pedibus Destrue" (Zambağın Ayakları Altındaki Tehdit) sözlerini ifade etmekteydi (bilindiği gibi zambak Fransa Krallığının simgesidir). Ayrıca, Cagliostro'ya ait 16. yüz yıldan kalma bir madalyonun üzerinde bir zambak demetini kesen bir kılıç kabartması ve bunun altında "Talem Dabit Ultio Messem" (Böyle bir Hasat Öç Alır) sözleri kazılıdır.
General Albert Pike, Morals and Dogma

1797-1798 Yılları arasında üç cilt halinde yayınlanan "Mémoires Pour Servir l'Histoire du Jacobinisme" (Jakoben Tarihine Hizmet için Anılar) adlı eserinde, bir cizvit olan Barruel, tüm kötülüklerin Mani ve Manicilik'ten türediğini yazar ve tarih boyunca süren gizli bir komplonun varolduğunu savunur.
Edward Burman, The Assassins - Holy Killers of Islam

Barruel ile birlikte "Le Tombeau de Jacques de Molay" (Jacques de Molay'ın Mezarı) adlı bir kitabın yazarı olan Cadet de Gassincourt'un düşünceleri sürekli bir komplo inancına saplanmıştır. Onlara göre Manicilik'ten kaynaklanan ve doğudaki Haşhaşîler ile batıdaki sapkın mazheplerden Tampliyeler'e aktarılan bu yıkıcı nifak, de Molay'ın 1314 yılındaki ölümünden sonra varlığını sürdürmeyi başarabilen dört Tampliye locası sayesinde 18. yüz yıla kadar ulaşabilmiştir.
Peter Partner, The Murdered Magic

O günden beri, en başta Cromwell ve Fransa Kralı IV. Henri'nin katili olmak üzere, Portekiz, Brezilya ve İsveç'teki tüm komplocular ve elbette Robespierre ve Danton dahil tüm caniler ve devrimciler aynı Tampliye locasının üyesidirler.
Edward Burman, The Assassins - Holy Killers of Islam


Eliphas Levi, Fransız Devrimi'nin Tampliyeler'in 14. yüz yılda çektikleri acıların intikamı olduğunu ileri sürmüştür.
David Conway, Ritual Magic

Rousseau'nun da desteği ile kurulan bir mason locası, o dönemde Fransa'daki devrim hareketinin merkezi oldu ve ne gariptir ki, bu locanın üstadı olan ve kraliyet kanı taşıyan Orleans Dükü, Jacques de Molay'ın mezarı üstüne, IV. Philip ve ardıllarından Tampliyeler'in öcünü almak için and içti.

Tampliyeler'in tahta ve tiara'ya (Papa'nın tacı) karşı giriştikleri entrikaları herkese açıklamaları olanaksızdı. Bunu yapmak, İsis'in peçesini kaldırmak ve üstadların gizlerini kalabalıklara yaymak anlamını taşıyacaktı. ...XVI. Louis giyotinde can verince işin yarısı tamamlanmış oldu. Artık Tapınak Ordusu tüm gücünü Papa'ya karşı yöneltebilecekti.
General Albert Pike, Morals and Dogma


ilkbahar ve yaz aylarında İlluminatilerin tahıl piyasasında gerçekleştirdikleri manipulasyonlar sonucunda yapay bir buğday darlığı yaratıldı. Bu durum o denli geniş bir açlığa yol açtı ki, tüm ülke kısa zamanda ayaklandı. Olayların başını çeken kişi, Fransa Büyük Doğusu'nun Büyük Üstadı Orleans Dükü idi.

İlluminatiler, halkın çektiği acıları bir araç olarak kullanarak yarattıkları huzursuz ortamın devrimci eylemlerine yararlı olacağını planlamışlardı. Gerçekten de, besin stoklarını bloke ederek ve Ulusal Meclis'te tüm reform girşimlerini engelleyerek, durumu iyice kötüleştirdiler ve halkı tam anlamıyla açlığa mahkum ettiler.

14 Temmuz günü Bastille yağmalandı. Özgür bırakılan tutuklu sayısı yalnızca yedi idi. Fransız tarihçiler bugün, eylemin asıl amacının Bastille'i yıkmak ve tutukluları kurtarmak olmadığını belirtiyorlar; asıl amaç Bastille'de saklanan barut ve silâhları ele geçirmekti.

Böylece silâhlanan Jakobenler, 22 Temmuz günündenbaşlayarak o güne dek eşi görülmemiş ve titizlikle planlanmış bir ihtilâl girişimini sahneye koydular. Bu dönem tarihte "Büyük Korku" diye adlandırılacaktır.

Öncelikle tüm ülkede eşzamanlı bir panik duygusu yaratıldı. Köyden köye, kentten kente giden atlılar, yurttaşlara "haydutların !" yaklaşmakta olduğunu ve kendilerini korumak istiyorlarsa silâha sarılmaları gerektiğini bildirdiler. Ayrıca, tüm bu olayların sorumlularının malikânelerde ve şatolarda gizlendikleri, bizzat Kralın buraları ateşe vermelerini buyurduğu yurttaşlara söylendi. Fransa Kralına bağlı olan halk bu emirlere uydu. Artık alevlerin denetlenmesi olanaksızdı, yağma ve yıkım sürerken, anarşi gittikçe yaygınlaşıyordu.
William T. Still, New World Order


1789 Yılında Krallığın yıkılması ile birlikte, 10 Ağustos gününden başlayarak üç renkli Fransız bayrağı devrimin kızıl bayrağı ile değiştirildi. "Yaşasın Kral Orleans" çığlıkları ile masonların "Özgürlük, Eşitlik, Kardeşlik" seslenişi sokakları kapladı.
Nesta H. Webster, Secret Societies and Subversive Movements


Paris sokakları teröre teslim olmuştu...1793 Kasım'ında tüm Fransa'da rahiplerin öldürülmeye başlanması, dine karşı bir kampanyanın yürürlüğe girdiğini ortaya koyuyordu. Tüm mezarlıklara, İlluminatilerin ünlü sloganı olan "Ölüm Sonsuz bir Uykudur" sözlerini içeren yazılar asılmaya başlandı.

Paris'teki kiliselerde "Akıl Bayramları" adı altında eğlentiler düzenleniyor, fahişeler tanrıça gibi tahta çıkarılıyorlardı. Bu törenlerin bir adı da "Exoterion"du ve Weishaupt'un kaleme aldığı "Aşk Tanrıçasının Kutsanması" adlı bir şiiri örnek alıyorlardı."
 


 Bana Destek olmak İçin Lütfen Youtube Kanalıma Abone Olmayı Unutmayın.. Youtube Kanalım  >>> Eyüp Ertaş

7 Kasım 2013 Perşembe

YILAN SEMBOLİZMİ





  Şeytan Adem as'ın Allah'ın ona verdiği ilk harf olan, elif harfini düz çizgiyi şekillendirip, eğerek, bükerek, diğer harfleri meydana getirdiğini görünce Adem a.s'ın yeni bir ilim öğrendiğini anladı. Bu çizginin kıvraklığını görüp Adem'in ilim öğrenmesine vesile oluyor diye" S "harfine düşman oldu.

"S" harfi Latin kabalasında yılanı,yani şeytanı temsil eder.
"S" harfini çıkardığı seste yılan tıslamasını (sssss..) duyabilirsiniz.

Yılan şeytanın sembolüdür oysa Allah'ın yarattığı masum sürüngen bir hayvadır.

Sinsi betimlemesinin kaynağı şeytandan gelir. Yoksa yılan Allah'ın ona verdiği fıtratı yaşar.

Son derece kompleks bir sembol(eski mitlerinde en önemli sembolü)

Yılan gizem, bilgi, güçtür, uyanıklıktır, kurnazlıktır (gnostik ekolde)

Şifa ve zehir(koruyucu ve yokedicidir)

Yer altında yaşadığı için yeraltı dünyasının sembolü.

Hayatının bütün çoğunluğunu yer altında saklanarak geçirir,dünya yüzeyinin altında oyuklarda yaşar.Aynı zamanda derisi dökülüp kendisini sürekli yenilediğinden reenkarnasyonla ilişkilendirilmiş.

Yılanlar ve ejderhalar eşiklerin, mabetlerin, hazinelerin, ezoterik bilginin ve ay tanrıçasının koruyucusudur. (Antik Mısır inanışında)

KUYRUĞUNU ISIRAN YILAN; kuyruğu ağzında (kundalini) evren şeklini almış yılan en eski evren sembolüdür. Hayatın devr-i daimi,o yenilenen ve yeryüzünün derinliklerinin üstadıdır.

Kuyruğunu Isıran Yılan'ın modern tıbbın sembolü olarak seçilmesi de ilginçtir. Masonların kurduğu modern tıpta, şifa vermekten çok insan ırkını kırma amaç edinilmiştir.

Mısır firavunları yılanı başlarında taşırdı (KOBRA başlık) diğer anlamı, sırları bilen çözen..

Çıngıraklı yılan; Aztek ve Mayalarda ortaya çıkar, toprak ananın sembolü.

 Bana Destek olmak İçin Lütfen Youtube Kanalıma Üye Olmayı Unutmayın.. Youtube Kanalım  >>> Eyüp Ertaş