Teori etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Teori etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

10 Mayıs 2014 Cumartesi

Sion Tarikatı, Gül - Haç Kardeşliği, Tapınak Şovalyeleri ve Sözde "Hz İsa" Gerçeği




Sion Tarikatı, Priory of Sion


Sion Tarikatı, Priory of Sion


Sion Tarikatı


 1956 Sion Tarikatı


  Sion Tarikatı, (İngilizce: Priory of Sion, Fransızca: Prieuré de Sion) çeşitli komplo teorilerinde adı geçen, bin yıllık olduğu iddia edilen, gizli politik ve dini örgüt. Yakın dönemde Dan Brown'un Da Vinci Şifresi kitabıyla tekrar gündeme gelmiştir.

  1956'da Fransız tacında hak iddia eden Pierre Plantard tarafından Sion Tarikatı isimli bir örgüt kuruldu. Sion Tarikatı Fransız yasaları gereği 20 Temmuz 1956'da resmi olarak kayıt edildi. Plantard bu örgütü kraliyet destekçisi bir mason locası olarak kurmuştu. Örgütün monarşinin desteklenmesinde ve kendisinin kral olmasında etkili olacağını umuyordu.

  Örgüt ismini Kudüs'teki Sion Dağı'ndan alır. Ayrıca Fransa'nın Annemasse bölgesinde de aynı isimli bir tepe bulunmaktadır. Kudüs'teki Sion Dağı daha önce de bazı dini kuruluş ve tarikatlar tarafından kullanılmıştır.
Bazı ezoterik tarihçiler, tartışmalı filozoflardan Sicilya'lı Julius Evola'nın fikirlerinin, Pierre Plantard'ın iddialarına temel teşkil ettiğini düşünmektedirler. Bu örgütün tarihi kökenleriyle ilgili iddialar ve kanıtlar bir çok önemli tarihçi ve akademisyeni tatmin etmemiş, sonradan örgütün kökenleri ile ilgili bazı kanıtların Plantard ve arkadaşları tarafından Fransa'nın çeşitli yerlerine yerleştirildiği ortaya çıkmıştır. Bununla birlikte komplo teorisyenleri örgütün varlığı ve gücü konusunda ısrarcıdırlar.
Ayrıca Sion Trikatının İsa nın eşinin magdalalı Meryem in soyunun sona ermediği hakkında bir sırrıda koruduğu ortaya çıkmıştır.

 Sion Tarikatı, Gül - Haç Kardeşliği, Tapınak Şovalyeleri ve Sözde "Hz İsa" Gerçeği

  Dünya 2000 yıldır Balık Burcu çağındaydı. Bu dönem aynı zamanda İsa'nın burcu olarak da biliniyor. 2000 yıl boyunca insana ne yapması gerektiği yüksek makamlarca söylendi, dinler damgasını vurdu bu çağa. 2000 yıl geçti, insanlık şimdi Kova Burcu çağında. Bu burca göre de insan gerçeği öğrenecek, kendi adına düşünme inisiyatifini elde edecek. 2000 yıllık Balık Burcu çağının ardından insanlığı rasyonalitenin egemen olacağı bir dönem bekliyor. Bu çağın da etkisi var mıdır, bilinmez ama bugün dünya hayal kırıklığı içinde yeni bir gelişmeyi tartışıyor. 2000 yıllık bir din temellerinden sarsılıyor. Tanrı, Mesih diye tarif ettiği Hıristiyanlık'ın kutsal yaratıcısı İsa'nın kimliğine ilişkin yeni tartışmalı tarihsel veriler ortaya çıkmaya başladı. Hıristiyanlık'a göre İsa hiç evlenmemişti, dolayısıyla bir nesli olamazdı. O bir Tanrı'ydı. Gel gelelim ortaya çıkan tartışmalar İsa'nın evlendiği ve bir neslinin olduğu yönünde. Peki nereden çıktı bunlar? Dünyada en çok satanlar listelerinin birinci sırasında olan bir roman var: Da Vinci Şifresi. Bu kitap, Hıristiyanlığın İsa hakkındaki gerçekleri bilerek ve isteyerek çarpıttığını savunuyor. Hatta bu kitabın yazarı Dan Brown'un da katkısıyla Amerikan ABS televizyonunda yayınlanan bir belgesel program ortalığı karıştırmaya yetti de arttı bile. Belgeselde, İsa'nın evlendiği kadının Magdalalı Meryem olduğu ve nesillerinin bulunduğu iddiası gündemi altüst etti. 

  İsa ve Hıristiyanlık hakkındaki bu yeni tartışmalar hiç de öyle bir roman içinde kalacak, kurgusal iddialar değil. Çünkü Dan Brown kitabının en başında bugün için bile tüm insanlığı polisiye öykülere taş çıkartacak bir yolculuğa çıkaracak haberi veriyordu: "Sion Tarikatı 1099 yılında kurulmuş olan gizli bir Avrupa cemiyetidir ve gerçek bir topluluktur.1975 yılında, Paris Milli Kütüphanesi; Sir Isaac Newton, Botticelli, Victor Hugo ve Leonardo da Vinci de dahil olmak üzere, Sion Tarikatı'nın sayısız üyelerinin isimlerini içeren, Les Dossiers Secrets diye bilinen parşömenleri ortaya çıkarmıştır. "İsa'nın kızı kaçırılıyor" Bugün Da Vinci Şifresi'nde yazılan bilgiler, tarihsel tartışmalara götürüyor insanlığı. Hıristiyanların hiç evlenmediğine kutsal bir ayet gibi inandığı İsa aslında evliydi. Karısı da Magdalalı Meryem'di. Hatta İsa çarmıha gerildiği sırada ( tabi çarmaha gerilme olayı islamda reddedilir. bunu savunmak kafirliktir. ) Meryem kızları Sarah'a hamileydi. İsa'nın doğmamış çocuğu ve Magdalalı Meryem, neslinin korunması için kutsal topraklardan kaçtı.

  Tarihte hep sır isim olarak zikredilen Arimatea'lı Yusuf devreye girdi. Meryem'i gizlice Fransa'ya getirildi. Oradaki Yahudiler arasında kendine sığınacak güvenli bir yer bulundu. Kızını da burada doğurdu. Sarah, İsa'nın ilk çocuğu olarak, İsa neslini çoğaltacak bir kadın olarak, Fransa topraklarında yaşama gözünü açtı. İşte olaylar zinciri de bu noktadan sonra başladı.

  İsa ile ilgili gerçekleri gizlediği iddia edilen Roma Kilisesi, İsa'nın neslinin artmasından, İsa ve Magdalalı Meryem sırrının açığa çıkmasından ve temel Katolik öğretilerine meydan okunmasından korkuyordu. Bugünkü Vatikan'ın, o dönemdeki Roma Kilisesi'nin tüm engellerine rağmen İsa'nın nesli çoğalmaya devam etti. 15. yüzyıla kadar bu nesil gizlice çoğalmıştı. Ancak bu tarihte İsa'nın neslinin son temsilcisi, Fransız asillerinden biriyle evlendi. Merovingian hanedanı diye bilinen İsa'dan gelme bir soy oluştu. Vatikan, bu soyu yok etmek için türlü çabalar içine girdi. İşte bu krallıkta bir isim öne çıktı: Kral Dagobert. Dagobert Merovingian kralıydı. Yani İsa'nın neslini temsil eden hanedanlığın da kralı. 17. yüzyıl sonunda bu hanedanlık yok olma aşamasına geldi. Dagobert öldürüldü ve Oğlu Sigisbert kaçmayı başardı. Aileye sonradan bir isim eklendi, Godefroi de Bouillon.

  İşte İsa'nın sırrı bu isimle birlikte bir gizli cemiyetin himayesine girdi. Son temsilci İsa'nın bu sırrını koruyan Sion tarikatı kuruldu. İsa'nın neslinden olan Merovingianların bugün soyunu temsil eden soyadları ise Plantard ve Saint Clair. Bu soyadları tarikat tarafından yıllarca korundu. İsa soyunun son temsilcisi bugün hayatta. Fransa'da yaşıyor ve tarikat tarafından gizlice korunuyor. İsmi ise Pierre Plantard de Saint Clair. Bu isim Dan Brown'un kitabında yazmıyor. Ancak 80'lerden bu yana Hıristiyanlık ve Vatikan'la ilgili araştırmaları olan Aytunç Altındal bu ismi Tempo'ya açıkladı.

  Son olarak Gül ve Haç Kardeşliği adlı kitabı da yayımlanan Altındal için Türkiye'nin Dan Brown'u demek yanlış olmaz. Altındal, İsa'nın torunu, neslin son temsilcisi Saint Clair ile ilgili ise şunları anlatıyor: "Pierre Plantard de St. Clair. İkinci Dünya Savaşı sırasında adamı Almanya'da aramaya başlıyorlar. Paris'te oturuyor. Hemen Londra'ya kaçırıyorlar ve Adamı Londra'da saklıyorlar, Savaş bitince geliyor. 1945'den itibaren de AB'nin kurulması meselesinde, Sion tarikatı yeraltından çıkıyor. Sion tarikatının elindeki, İsa'yla ilgili dosyalar birden bire devlet arşivinde bulunuyor." Altındal'ın verdiği bilgiye göre İsa soyunun son temsilcisi 88 yaşında şu an ve Paris'te yaşıyor. İsa'nın kimliğiyle ilgili bu şaşırtıcı bilgiler, binlerce yıldır şifreler, gizli oluşumlar, cinayetler ve entrikalar arasında taşınıp durmuş. Tapınak Şövalyeleri, Sion tarikatı, Gül ve Haç Kardeşliği diye bilinen gizli örgütler, İsa'nın sırrını saklamak ve yüzlerce yıl Vatikan'a kaptırmamak için çalıştıkları söyleniyor. ( tabi ben inanmıyorum )  Tartışmalı da olsa 25 Aralık 2013 İsa'nın doğum günüydü. 2000 yılın bittiği yeni bir çağın da içindeyiz artık. Sion Tarikatı bu gerçekleri açıklamaya hazırlanıyor.

  Hem Dan Brown bu bilgiyi kitabında yazıyor, hem de Aytunç Altındal bunun altını çiziyor. Altındal, tarikatın şifreleme sistemine göre bugünkü Papa'nın ölmesini beklediklerini söylüyor. Ölümünün ardından da gizli belgeler gün yüzüne çıkarılacak ve İsa gerçekleri ortaya konacak. Dolayısıyla binlerce yıldır Vatikan'la bu gizli tarikatlar arasında yaşanan çatışma da Vatikan'ın aleyhine sonuçlanmış olacak. Bu tarikatın içinde Victor Hugo, Leonardo da Vinci, Isaac Newton, Botticelli gibi ünlü sanatçılar da var. Her biri bu tarikatın üyesi olmuşlar. Eserlerine İsa gerçeğiyle ilgili gizli şifrelerini koymuşlar. Bir dönem Sion Tarikatı başkanlığını da yaptığı ortaya çıkan Leonardo da Vinci'in Son Akşam Yemeği tablosu bugün yeniden tartışılıyor. Çünkü 13 havari ve İsa olarak bilinen tablodaki karakterlerin 13'üncüsü meğer Magdalalı Meryem'miş. Aslında tüm bunları anlayabilmek için tarihin başına dönmek gerek. Hıristiyanlık tarihi için önemli bir isim olan Constantin'in Hıristiyanlık dinini seçtiği tarihe...325 yılında Constantin'in emriyle İznik'te toplanan Konsey'de, İsa'nın Tanrı olarak görülmesine karar veriliyor ve İsa'yı insan ve evli olarak tanımlayan İncil'ler yok ediliyor. 

  Dan Brown bu tarihi gerçeği romanında şu satırlarla aktarıyor: "İsa'nın çarmıha gerilmesinden üç yüzyıl sonra, İsa müritleri katlanarak artıyordu. Hıristiyanlarla paganlar savaşmaya başlamışlardı ve anlaşmazlık o boyutlara gelmişti ki, Roma'yı ikiye bölmekle tehdit ediyordu. Constantin de bir şeyler yapılması gerektiğine karar verdi.325 yılında Roma'yı tek bin din altında birleştirmeye karar verdi. Hıristiyan sembollerinde pagan dinine ait izler vardır. Mısırlıların güneş çemberleri, Katolik azizlerin haleleri oldu. İsis'in mucizevi bir şekilde gebe kaldığı oğlu Horus'u emzirdiğini gösteren çizimler, Bakire Meryem’in Bebek İsa'yı emzirdiği modern sahnelere dönüştü. Constantin Hıristiyan geleneğini sağlamlaştırmak için İznik Konseyi adlı ekümenik toplantı düzenlendi. Tarihin o anına kadar Mesih, müritleri tarafından ölümlü bir peygamber olarak kabul ediliyordu. Mesih'in Tanrı’nın oğlu olduğu İznik Konseyi'nde teklif edilmiş ve kabul edilmişti. 

  Batı dünyası tartışıyor İsa'nın Maria Magdalena ile evli ve çocukları olduğu konusu son 2 yıldır tüm Batı dünyasında sıkça tartışılmaya başlandı. Margaret George'un 2002 yılında satış rekoru kıran 'Magdalalı Denilen Meryem' adlı kitabı Katolikler arasında yeni taraftarlar oluşmasına bile neden oldu. Bu arada Wachowski kardeşler Matrix Reloaded'da etrafını Kâse'ye benzer kadehlerle çevreledikleri kötü adama Merovingian ismini verdiler.Yani İsa'nın soyunu temsil eden hanedanlığın ismi. Bu arada Mel Gibson'ın yakında gösterime girecek olan 'İsa' filminde de Monica Bellucci Magdalalı Meryem'i oynayacak. Newsweek Dergisi geçen haftalarda "İncil'in kaybolmuş hikâyeleri" başlıklı bir haber yayımladı. Haber eski metinleri yeniden inceleyen Amerikalı kadın araştırmacıların görüşüne yer veriyordu.Buna göre Magdalalı bir hayat kadını değildi, İsa'nın eşiydi. Chicago'daki DePaul Üniversitesi profesörlerinden John Dominic Crossan da Dan Brown gibi Magdalalı'nın İsa'nın eşi olduğunu savunanlardan. Bu arada ABD'de ABC televizyonunda gösterilen 'Jesus, Mary ve da Vinci' adlı belgeselde, İsa'nın Magdalalı Meryem'le evliliği, Leonardo da Vinci'nin gizli bir tarikat üyesi olduğu, 'Son Yemek' adlı tablosundaki sembollerle bu evliliği anlattığı öne sürüldü. Sion - Gül Haç tarikatı, Hıristiyanlık içinde yer alan ancak agnostik Hıristiyanlar olarak tanımlanan gizli oluşumlar özü itibarıyla aynı. Tapınak Şövalyeleri, Sion Tarikatı ve Gül Haç kardeşliği gibi isimler altında bulunmuşlar.

  Günümüzdeki isimleri; Gül Haç Tarikatı. Sion Tarikatı'nın kuruluşu 1099 yılı olarak biliniyor. Gül Haç Tarikatı'nın ilk ismine 17. yüzyılda Fama Fraternatis'te, Confessio Fraternatis ve The Chemical Wedding of Christian Rosen Kreuz'da rastlanıyor. Bu devirde yazılan ve Rosy Cross Manifestoları olarak bilinen üç eser bir Hıristiyan olan Rossy Cross'dan ve alegorik bir efsaneden ve bir manifestodan bahsediyor. Almanya'da 1378'de doğan Rosy Cross, Anadolu'ya ve kutsal topraklara gitmiş 106 yaşında 1484'te ölmüştür. Bu eserler simya ile, gizli bilimle ve tıpla uğraşan kiliseye karşı olan gizli bir topluluğun varlığından dem vurur. Eserlerde masonik sembolizm ve dolaylı anlatım kullanılır. Boyle ve Leonardo da Vinci'den, Isaac Newton'a kadar pek çok bilim insanın bu gizli örgüte üye olduğu ve bu örgüt sayesinde kendini geliştirdiği biliniyor. 

  Örgütün tüm özellikleri masoniktir ve Tapınak Şövalyeleri ile ilişkileri olduğuna kesin gözüyle bakılıyor.Türkiye'deki temsilci kim? Bu gizli tarikatın halen var olduğu da iddialar arasında. Araştırmacı Aytunç Altındal, Gül ve Haç Tarikatı'nın bir dönem İstanbul Teşvikiye'deki İzmir Apartmanı'nda merkezi olduğunu, bunu gördüğü belgelere dayandırdığını söylüyor. 1960'larda Türkiye'deki isim Cemal Birik. 

Altındal, son 20 yıldır da bu örgütün temsilciliğini ünlü bir avukatın yürüttüğünü öne sürüyor..



 Bana Destek olmak İçin Lütfen Youtube Kanalıma Abone Olmayı Unutmayın..

Youtube Kanalım  >>> Eyüp Ertaş