26 Ocak 2016 Salı

MATRİX ÜÇLEMESİ: İblis'in İntikam Savaşı!


                                    MATRİX ÜÇLEMESİ: İblis'in İntikam Savaşı!
 

Matrix Üçlemesi

Dünya sinema tarihi boyunca sanırız hiç bir film, Matrix üçlemesi kadar tartışılmamıştır. Ancak bu tartışmalar çoğunlukla kurguyla gerçeği ayırt edemeyen, hayalperest izleyici kesiminin kafa karışıklığından öteye gidememiş gibi görünüyor. Zira yapılan tartışmalar ve yorumlar arasında, filmin şeytani felsefesini deşifre edebilecek analizlere rastlamak pek mümkün değildir. İşte bu nedenle Matrix serisini, ''yaklaşansaat'' hassasiyetiyle ele almaya, filmin karmaşık kodlarını çözmeye gayret edeceğiz.
Öncelikle Matrix serisi hakkında genel bilgiler vererek işe başlayalım. 1999-2003 yıllarında vizyona giren Matrix üçlemesini, Larry ve Andy Wachowski kardeşler yazıp-yönetti. Filmin toplam hasılatı 1.5 Milyar dolara ulaşmıştır. Bu yüksek gişe başarısını, sinema tarihinde pek az film elde edebilmiştir. 






WACHOWSKI KARDEŞLER...

Polonya asıllı musevi bir ailenin çocukları olan Larry ve Andy Wachowski kardeşler, Amerika'da doğup büyümüş, Matrix filmlerinin senaristliği ve yönetmenliğiyle üne kavuşmuşlardır. 1965 ve 1967 doğumlu olan Wachowskilerin, bu filmlerden önce kayda değer bir çalışmaları ve başarıları yoktur. Öyle ki Matrix filmini çekmeye başlayıncaya kadar Hollywood endüstrisinde onları tanıyan bir tek kişi bile yoktur. Film işine girmeden önce uzun süre marangozluk ve tamircilik işleri yaptıkları bilinmektedir.
Hal böyle olunca, sinema bilgisinden yoksun bu iki kardeşin bir anda böylesine ağır bir senaryoyu nasıl yazabildikleri ve bu kadar yüklü bir bütçe ile film çekme işine nasıl cesaret edebildikleri çok merak edilmiş ancak tatminkar bir cevap bulunamamıştır. Bu kuşkular, Wachowski kardeşlerin arkasında duran, onları yönlendiren birilerinin varlığını akla getirmektedir.

Bu arada kardeşlerden Larry, uzun süredir planladığı ameliyatla cinsiyetini değiştirmiş ve Lana adını almıştır.

Erkek Larry(Dişi Lana) ve Andy Wachowski, marangoz ve tamirci kardeşler.


























                                                      FİLMİN ÖZETİ  VE ANALİZİ

  Film, her ne kadar üç seriden oluşuyorsa da, birbirini tamamlayan bölümler şeklinde ele alındığı için, bir film olarak değerlendirmek gerekir. Matrix adlı ilk bölüm, hikayenin başlangıç kısmını oluşturmaktadır. Düğümün çözülmesi ise takip eden diğer iki bölüme bırakılmıştır.
Filmde iki ana eksen vardır. Biri, makineler dünyası olarak adlandırılan Matrix'i, diğeri ise son insan şehri Ziyon'u temsil etmektedir. Matrix, gerçekte kaza ve kaderin yaşandığı reel dünyadır aslında. Ziyon ise makineler dünyası Matrix'e baş kaldırmış, böylece güya özgürlüğüne kavuşmuş, aşk gibi, sevgi gibi sözde tüm insani değerlerin, kominal bir toplumla yaşandığı son insan şehrini temsil etmektedir. Burada peşinen hatırlanması gereken, komünal hayatın; bir anlamda komünizmin ilham kaynağı ve uygulaması, gerçekte İblis'in başkanlığındaki "şeytani Lemurya toplumu"na dayanmaktadır.
Derin mesajlar içeren birçok Hollywood filminde olduğu gibi Matrix üçlemesinde de, o bildik çarpıtma yöntemlerine başvurulmuştur. Filmde her yönüyle iyilik timsali olarak gösterilen, seyircinin duygusal olarak taraf tutması sağlanan Neo ve yandaşları, gerçekte ''yaratıcı – düzenleyici otoriteye" isyan eden asi kişilerdir. Ancak gelişen hikaye örgüsü ve filmin etkileyici kurgusu sayesinde, bilinçli bir seyircinin bile bu etkiden kurtulabilmesi ve olayları yerli yerine oturtması pek kolay değildir.

Filmde; duygusuz, insani değerlerden uzak bir makine olarak gösterilenler "melekler"dir. ''Makinelerin Efendisi'' olarak nitelendirilen Allah'ın yarattığı bir program olan Matrix, aslında yaşadığımız reel dünyayı temsil etmektedir. Ya da bu reel dünya, bu Matrix'in; bir anlamda ''Levhi Mahfuz''un içinde ve yönetimindedir. Ve dünyadaki olaylar, bu sistemi yaratan- düzenleyen ve yürüten otoritenin(Makinelerin Efendisi - Yüce Allah'ın) emrine- iradesine göre şekillenmektedir. Ancak Ziyon halkı, kurtarıcıları Neo önderliğinde, güya bu evrensel düzeni yıkmaya, kendi kaderlerini çizmeye hatta tüm Matrix'i yönetmeye yeltenmektedirler. Yani bir anlamda; dünyada ve hatta evrendeki yönetimi ele geçirmek için yeminli bir mücadele vermektedirler. 


Matrix 1   

Filmden diyaloglar ve bizim parantez içi açıklamalarımız dikkatle okunmalıdır:
Morpheus: Kadere inanır mısın?
Neo: Hayır
Morpheus: Matrix her yerdir. Onu her yerde hissedersin. Gerçekleri görmeni engellemek için gözlerinin önüne çekilen bir dünya bu.
(Matrix; Levhi Mahfuz-Ana Bilgisayar; elbette her şeyi kuşatmıştır. Ancak o bir gerçektir, gerçeği engellemez. Ancak Morpheus'un da bağlı olduğu İblis sistemi gerçeği engeller.)
Neo Tekili: Kırmızı hapı; hayali, yalanı, isyanı seç! İblis tercihi yapmış ol!
Neo: Ne gerçeği.
Morpheus: Bir köle olduğun gerçeği. Sen de herkes gibi köle doğdun. Beyninin içi bir hapishane. Ne yazik ki Matrix'in ne olduğunu kimse söyleyemez. Bunu, kendin görmek zorundasın. Bu senin son şansın. Mavi hapı alırsan hikaye sona erer, yatağında uyanırsın. Her neye inanırsan ona inanırsın. Kırmızı hapı alırsan, harikalar diyarında kalırsın. Ben de tavşan deliğinin gittiği yerleri gösteririm. Sana vadettiğim tek şey gerçek.
(Tüm insan ve cinler, elbette Allah'ın kölesidir. Ancak özgürlüğü verilmiş kölelerdir. İsteyen, Allah'ı, Hesap Günü'nü ve onun evrensel sistemini örter; İblis ve adamlarına Neo gibi köle olur; isteyen de Allah'a iman eder. Allah'ın yasaları ve Ana Bilgisayar'ın kayıtları altında mutlak özgürdür. İblis'in-Morpheus'un vadettikleri gerçek değil, İblis'e köleliktir.)
Ve Neo kırmızı hapı yutar. Yani makineler dünyası dediği Matrix ile savaşmaya karar verir.
(Mesih Deccal adayı Neo, kırmızı hapı yutarak İblis'e köleliği tercih etmiş olur.) 
Allah'ın yarattığı tüm sistemleri, insanları, cinleri sanal bir dünya, makine dünyası diye niteleyip bir pil göstererek açıklamak ancak süper İblis zekasının(!) ürünü olabilir.
Neo: Peki Matrix nedir.
Morpheus: Matrix, bilgisayar tabanlı bir düş dünyasıdır. Bizi kontrol altına almak için üretilmiştir. İnsanoğlunu bir tek şeye değiştirir, işte bu pile. Matrix var olduğu sürece, insan ırkı asla özgür olamayacak.
(Matrix-Ana Bilgisayar; Sonsuz Yüce Yaratıcı'nın yarattığı her şeyin adeta yönetim merkezidir. Kader ve Kaza'yı kuşatan ve yöneten gerçek bir yönetim merkezidir. Bizim ürettiğimiz bilgisayarlarla kıyaslanamayacak dercede gerçek ve bilinçlidir. Elbette Yüce Allah'ın emrinde ve başmeleklerin kontrolündedir. Gerisi şeytan laflarıdır.)
Morpheus: Matrix ilk kez inşa edildiğinde içeride doğan bir adam vardı. İstediği her şeyi değiştirme yeteneği olan biri. O bize gerçeği gösterdi. Matrix var olduğu sürece, insan ırkı asla özgür olamayacak. O öldükten sonra bir kehanet onun dönüşünü müjdeledi ve bu defa Matrix'i yok etmek için dönecekti. Savaş sona erecekti, insanlarımızı kurtaracaktık, bu yüzden bizler, bütün hayatımızı Matrix içinde onu arayarak geçirdik. Artık arayışın bittiğine inanıyorum.
(Gerçeği gösterdiği söylenen adam, İblis'tir. Daha önce melek boyutundaydı. İnsana düşmanlık etti, Allah'a karşı asi oldu, kovuldu. Gerçeği inkar edip, şeytanlaşma yolunu seçti. Dönüşü beklenen, İblis soyu olan Deccal'dir. Allah'ın Planı'nı; Ana Bilgisayar'ında kaydedilen kaderi, kimse değiştiremez. İnsan ve cin, ancak Allah'ın bir kaderinden diğer kaderine sığınabilir. Allah'a teslim olmuşken; vazgeçip İblis'e teslim olabilir. Bu Allah'ın verdiği özgürlüktür. Ancak sonuçlarına katlanır. Özgürleşme edebiyatı, gerçek İblis köleliğinin maskesidir.)  
Tarih, Allah'ın azabına uğramış nice kahin-deccal bozuntularının çürümüş cesetlerine şahittir. Kahine madamla-Neo deccali.
Ve Morpheus, Neo'yu kahine götürür.
Kahin Neo'nun falına bakar ve şunları söyler.
Kahin: Bir seçim yapmak zorunda kalacaksın. Bir elinde kendi hayatın, diğer elinde Morfeus'un hayatı. İkinizden biri ölecek. Bunu sen belirleyeceksin. Bu kapıdan çıkar çıkmaz kendini iyi hissedeceksin. Kader denen saçmalığa hiç bir zaman inanmadığını hatırlayacaksın. Sen kendi hayatını kontrol ediyorsun. Unuttun mu? Al bir kurabiye ye! Söz veriyorum onu yediğinde kendini yağmur damlası gibi hissedeceksin.
(Kahin, İblis'in insan elçisidir. Bildikleri, şeytanlardan aldıkları vahiydir. Şeytanların, Allah'ın meleklerinden çalmaya çalıştıkları bilgi kırıntılarına yalanlar katarak sattıkları haberleri, kahin, insanlara pazarlar, nüfuz ve para kazanır. ''Kader yoktur, senin kaderin senin elindedir'' edebiyatı, ne kitaplar ve yalanlar üretmiş; nice küresel enteller bu şeytanca sözlere kanmıştır. Burada gerçek olan, herkes, dünyada; istediği dini-yaşamı seçmede özgürdür. Hatta niyetlerinde özgürdür. Allah, kişilerin gerçek niyetlerine ve çabalarına göre dünyevi emellerine kavuşturur. Dünyayı isteyene onu verir, Allah'ı isteyenin de Ahiret çabasını artırır ve onu verir. Gerisi şeytan yalanlarıdır.)
 
Kahin'den çıkan Morpheus'u ve Neo'yu ajan Smith karşılar.
Smith: İnsan türü, bu gezegende bir hastalık, bir virüs ve biz de bunun ilacıyız. Bu yerden(matrix) nefret ediyorum. Bu hapishaneden, buradan kurtulmak zorundayım, özgür kalmak zorundayım. Ve aradığım anahtar sende. Ziyon yok edilir edilmez, burada kalmama gerek kalmayacak. O koda; Ziyonun koduna ihtiyacım var.
(Smith, hem bir melek gibi takdim edilmiş, hem de İblis gibi konuşuyor. İblis, melek olduğu Azazel döneminde; dünyada kafir cinlerle savaşıyordu. Adeta dünyada Allah adına hak bir mücadele veriyordu. Adem'in yaratılmasıyla İblisleşti ve bu sefer Allah'a, O'nun sistemine ve insanoğluna karşı sinsi bir mücadele başlattı. Dolayısıyla İblis'le, Ajan Smith arasında bir paralellik var.)
Bu arada ajan Smith ile Neo, Morpheus ve Trinty arasında şiddetli bir dövüş başlar. Neo, Smith'in tabancasından çıkan kurşunla ölür. Ama Trinity'nin öpücüğü ile yeniden hayata döner. Ona artık ajan Smith'in kurşunları işlemez, çünkü o seçilmiş kişidir: Mesih.


Filmin 2. Serisi: "Reloaded"


Ajan Smith, Trinity ve Neo üçlüsü.
Ziyon ile makineler dünyası Matrix arasındaki savaş artık başlamıştır. Ziyon'un tek umudu mesih olarak gördükleri Neo'nun Matrix'i yok etmesi(!) ve Ziyon halkını kurtarmasıdır. Kominal bir topluluk olan Ziyon'da güya özgürlük, barış, sevgi, dostluk ve kardeşlik hakimdir. Ama makineler onları tehdit etmektedir. Ziyon halkını, tıpkı komünizmde olduğu gibi bir konsey yönetmektedir. Ziyon halkı, kendilerini kurtarmak için Matrix'de kalan Neo'yu toplu bir ayinle dans ederek kutsar. Bu ayin sırasında Neo ile Trinty cinsel ilişkiye girer ve bu beraberlik, tüm "Ziyon halkının şeytani ayini"yle kutsanır.
(Ziyon halkı; Siyon(Yahudi) halkının başını çektiği, Neo'ya(Deccal'e) tabi tüm küresel New Age halkıdır. İblis-Deccal dünyayı kısa bir süre için tamamen ele geçirecektir. Ancak Matrix'i(Ana Bilgisayar'ı) ele geçirmek, makineler denen Allah'ın meleklerini yenmek; ancak şeytan hayaline uygun bir peri masalıdır. Bu peri masalına ancak şeytan dostları inanır. Bütün bu olacaklar ve olamayacaklar, Allah'ın Planı'nda; Ana Bilgisayar'ında mevcuttur. İblis'in köpekleri, havlasa da bu böyledir.)
İblis'in elçisi olan kahin, Mesih Neo'ya görevini tebliğ eder ve şunu söyler: 
''Sen seçilmiş kişisin. Başaramazsan Ziyon düşecek''

(Neo-Deccal'in dünya hakimiyeti; Deccal yanlısı Ziyon halkının 3.5 yıllık geçici hakimiyeti olacaktır. Bu sürenin sonunda; Deccal ve Ziyon halkı yok edilecektir. Dünya'ya gerçek İslam egemen olacaktır. Sünnetullah böyledir.)

Neo'nun hedefinde Matrix'in sorumlusu olarak gördüğü Mimar yani Melek Cabrail vardır. Ancak önce Anahtarcı'ya ulaşması gerekmektedir. Anahtarcı ise Neo'nun eline geçmesin diye Merovingian tarafından hapsedilmiştir. Merovingian'ın ikiz savaşçıları ile Neo ve adamları, amansız bir savaşa başlar. Sonuçta Neo savaşı kazanır ve Anahtarcı'yı kendi kontrolüne alır. Anahtarcı, Neo'ya, Mimar'ın yerini şu sözlerle tarif eder:
Anahtarcı: Bir bina var. Hiçbir merdivenin, asansörün ulaşamayacağı özel bir katı var. O kat kapılarla dolu... Kapılar çeşitli gizli yerlere açılıyor, ancak bir kapı kaynağa(Cebrail'in bulunduğu yere) açılıyor. Bina çok sıkı korunuyor.
Neo ve ekibi, yine çok büyük abartılı dövüş sahnelerinden sonra Mimar'ın bulunduğu Bina'ya(Matrix'e)(!) ulaşmayı başarır. Neo, ışık saçan bir kapıdan girer ve Mimar ile görüşmeye başlar.

(Tabii ki Ana Bilgisayar'ın(Matrix) başında, filmde Mimar diye nitelendirilen Başmelekler'inde başkanı Cebrail vardır. Diğer üç başmelek de; Mikail, Azrail, İsrafil onun yardımcılarıdır. Kur'an'da, Mele-i Ala denen "Başmelekler Konseyi", doğrudan Allah'a bağlıdır ve O'nun emriyle hareket ederler. Mimar denen Cebrail'le, İblis'in adamları, şayet Cebrail izin verirse konuşabilirler. Ancak 8. Gök(Kürsi)'de bulunan Ana Bilgisayar'a(Matrix'e); ne Neo(Deccal), ne anahtarcıyla kim kastedilirse kastedilsin o, yahutta İblis erişemez, birinci semanın sınırlarından öteye gidemezler. Burada Merovingian'la, İsa'nın sözde Fransa'ya uzanan soyu kastediliyor. İsa'nın evliliği, soyu; Fransa'daki Merovingian ailesi, şeytani-masonik bir palavradır. Burada Merovingian, İsa soyundan gelen bir Davud ailesi gibi verilirken; emrindeki beyaz saçlı savaşçılar da sözde meleklerdir. Merovingian'ın, İsa soyu olduğu iftiradır, ancak Yahudi Yıldız Aile soyu olması mümkündür. Yani bütün bu ayrıntılar, İblis'in sakat zihninin bilinçli kurgularıdır.)

Mimar: Merhaba Neo.
Neo: Sen kimsin?
Mimar: Ben Mimar'ım. Matrix'i ben yarattım. Seni bekliyordum. Kafanda çok soru var, her ne kadar gidişat bilincini değiştirdiyse de, geri dönülmez bir şekilde hala insansın. Yanıtlarımın bazılarını anlayacaksın, bazılarını ise anlamayacaksın. İlk soracağın soru en uygunu olsa da, aynı zamanda önemsiz olduğunu farkedebilirsin, ya da farkedemezsin.
(Mimar(Cebrail), Matrix'i(Levhi Mahfuz'u-Ana Bilgisayar'ı) ben yarattım demez, diyemez. Bu bir İblis yalanıdır. Onu yaratan Allah'tır. Cebrail ve Başmelekler, onun başında ve yönetiminde görevli bir konseydir. Sonsuz Yüce olan Allah'ın emirleriyle görevlerini yaparlar. Allah'ın izni olmadan hiçbir kimseyle görüşmez, Allah'ın izni ve verdiği emirler olmadan hiçbir iş yapmazlar.)
Neo: Neden buradayım?
Mimar: Senin yaşamın, Matrix'in programlanmasının doğasında bulunan dengesiz bir denklemden arta kalanlarının toplamı. Normalde matematiksel bir kesinliğin armonisi olabilecekken, en samimi gayretlerime rağmen elimine etmeyi başaramadığım bir anomalinin olası sonucusun. Bu anomali, azimle kaçınılması gereken bir sıkıntı olarak kalmasına rağmen, beklenmedik bir şey değil. Seni kaçınılmaz bir şekilde buraya kadar getirdi.
(Bu konuşmalar, tamamen kafa karıştırmaya yönelik İblis versiyonu palavralardır. Neo'nun(Deccal'in), Cebrail'le Ana Bilgisayar Merkezi'ne ulaşarak, böyle konuşmalar yapabilmesi, haddine değildir. Ancak böyle hayallere inanacak çok sayıda hayalci-şeytan dostu, yahutta cahil vardır elbette. Bir kere Ana Bilgisayar'ın inşasında Mimar'ın(Cebrail'in) rolünü bilmiyoruz, ancak Başmelek Cebrail ve diğer üç yardımcı Başmelekler'in bu ana merkezin başında ve yönetiminde bulundukları Kur'an'dan anlaşılmaktadır. Elbette Deccal, haşa Allah'ın, yahut O'nun emrinde olan Cebrail'in bir hesap hatası değildir. Bunu ancak İblis kafalılar iddia edebilir. Evrende ve dünyamızda olan ve olacak olan tüm olaylar, Ana Bilgisayar'da ve Allah'ın mutlak kontrolündedir. Tüm normaliteler ve anomaliler hesaplanmıştır. Yaratılan her şey, geçmiş-gelecek mutlak olarak Sonsuz Yüce Allah'ın elinde ve denetimindedir. Allah sonsuz boyutludur, sonsuz hıza sahiptir. Zamanı yaratmıştır. O'nun üzerinden zaman geçmez. Her şeyi, bir şey gibi görür, bilir ve Latif sıfatıyla her şeye nüfuz eder.)
Güya Neo deccali, Matrix'te Mimar'ın(Cebrail'in) karşısında. Bunlar şeytani ham hayaller.
Neo: Soruma hala cevap vermedin.
Mimar: Çok doğru. Enterasan, diğerlerinden daha hızlıydı.
Diğer seçilmişlerin verdiği cevaplar monitörlerde beliriyor
- Diğerleri mi? Hangi diğerleri? Kaç tane? Cevap var!

(Diğer seçilmişlerden kasıt, Deccal Neo gibi geçmişte ortaya çıkan ve İblis adına elçilik eden kahin-deccallerdir. Gerçekte bunlar, Allah tarafından seçilmiş değil, İblis tarafından seçilmiş, şeytani elçilerdir. İblis, genel seçilmiş kavramını kullanarak; kendi elçilerini, Allah'ın Peygamber elçileriyle aynı kategoriye koyuyor. Allah'ın Elçileri, hiçbir zaman Cebrail'le yahut Rab'leri olan Yüce Allah'la tartışmaya girmezler. İblis, elçileri olan kahinleri(medyumları), sürekli Peygamberlerle aynı kategoriye koyarak meşrulaştırmaya çalışıyor.)

Mimar: Matrix senin bildiğinden daha yaşlı. Anomalileri sayarak gidersek, yani bu altıncı versiyon.
(Burada anomali diye bahsedilen olaylar, insanlık tarihindeki İblis ve onun deccallerine uyarak sapan ve gönderilen peygamberlerin uyarılarını boşa çıkararak helak olan kavimlerdir. Bu "Helak"ın toplam sayısını bilmemiz mümkün değildir. Bu sayıyı İblis bilir, ancak işine gelmediği sürece doğru konuşmaz.)
Neo: Sadece iki olası açıklama var: ya kimse bana söylemedi, ya da kimse bilmiyor.
Mimar: Aynen öyle. Senin de hiç şüphesiz anlamaya başladığın üzere anomali, sistemden kaynaklıydı, en basit denklemlerden iniş çıkışlar yaratıyordu.
(Allah'tan ve O'nun sisteminden kaynaklanan hiçbir hata, anomali yoktur. Her şey, O'nun Sonsuz Aklı'nın ince planının bir sonucudur. Yukarıdaki ifadeler, İblis'e yaraşır fesat tohumlarıdır.)
Neo: Tercih. Sorun olan, tercih.
Mimar: İlk Matrix kusursuza yakındı, bir sanat eseriydi, eksiksizdi, muhteşemdi. Sadece kendi muazzam başarısızlığıyla denk tutulabilecek bir zaferdi o. (Adem ve Havva cennetteyken) Kötü kaderinin kaçınılmazlığı şimdi bana, her insanın barındırdığı kusurun neticesi kadar aşikar. Bu sebeple onu, yaradılışınızın değişken acayipliklerini daha doğru yansıtması için tarihinizi temel alarak yeniden tasarladım. Ama bir kez daha yenilerek hayal kırıklığına uğradım. O zamandan beri şunu anlamayı başardım; cevap benden sürekli kaçıyordu çünkü daha az bir akıl gerektiriyordu, ya da belki kusursuzluğun parametreleriyle daha az sınırlı bir akıl... Böylelikle cevap, bir başkasına, ilk başta insan ruhunun bazı yönlerini daha iyi anlamak için yaratılmış sezgisel bir programa çarpıp tökezledi. 

(Matrix-Ana Bilgisayar, her zaman kusursuzdur, asıldır. Tüm olaylar, oradaki kayıtlara göre gerçekleşir. Hiçbir sistem hatası olamaz. Hata ve sakatlık, İblis'in kafasındadır. İblis'in işleri, deccallerin aldatma çabaları, kavimlerin sapkınlığı ve vakti geldiğinde helakı, ferdi anlamda tüm insanların yaşamı-ölümü ondadır. Allah'a ait her şey hatasız ve mükemmeldir. İnsan-cin-şeytan hataları ve suçları da; süpriz, bilinmez, anomali ve program hatası değildir. Mimar(Cebrail)'e yaptırılan yukarıdaki konuşmalar, gerçeği saptırıcı ve bulandırıcı kelime oyunlarıdır. İblis, neden Matrix başlangıçta hatasızdı diyebiliyor? Çünkü insan yaratılmamıştı, cinler vardı, kendisi melek boyutundaydı. O zaman cinlerin kafirleri elbette vardı ve İblis, onlarla yanında melekler olmak üzere mücadele ediyordu. Cinler de birçok kere helak oldu, buna rağmen Matrix mükemmeldi! İblis, Adem'e düşman oldu, kovuldu, rütbeleri söküldü, ondan sonra nedense Matrix'in "muteşem kusursuzluğu" kayboldu!)

Ziyon halkı, Neo deccalinin, manitosu Trinity'le sapkın ilişkisini dans ederek kutsuyor. Sümerler'de ve eski putperest kavimlerdeki aleni çiftleşme törenlerini çağrıştırıyor.
Mimar: Buradasın çünkü Ziyon yok edilmek üzere. Sakinlerinin hepsi yok edilmek, tüm varoluşu bitirilmek üzere.
Neo: Palavra!
Diğer seçilmişlerin cevapları bir kez daha monitörlerde beliriyor:
-Palavra!
Mimar: İnkar etmek, insan tepkileri arasında en tahmin edilebilir olanı. Ama, inan bana, bu onu altıncı yok edişimiz olacak. Ve bu işte müthiş becerikli bir hale geldik. 
(Deccal'e tabi olan Ziyon Halkı, elbette "yaklaşansaat"te toptan helak olacaktır. Bunu ne İblis, ne deccaller, ne de cin ve insan şeytanları engelleyemeyecektir. Palavra, İblis tohumlarının hayali kurtuluş yalanlarıdır. Bu insanlık tarihinin en son helakının, kaçıncı helak olduğunu bilmesek de kesin olduğunu ve Allah'ın değişmez vaadi olduğunu biliyoruz. Allah ve onun emrindeki melek ordusunun, sınava tabi tutulan yaratılmışlar gibi bir gelişmeye ve beceriye ihtiyacı olmadığını en iyi İblis bilir.)

Mimar: Seçilmişin işlevi, şimdi kaynağa dönmek, taşıdığın kodun geçici olarak yayımını sağlamak, ilk programı tekrar kurmak. Bundan sonra Matrix'ten 23 kişiyi seçmen gerekecek, Ziyon'un yeniden inşası için 16 dişi, 7 erkek. Bu işleme uyum sağlamaktaki başarısızlık, sistemin Matrix'e bağlı herkesi öldürecek bir şekilde çökmesine sebep olacak. Ziyon'un yok edilmesiyle birlikte bu, tüm insan ırkının soyunun tükenmesi demek.

Neo: Buna izin veremezsiniz, yapamazsınız. Hayatta kalmak için insanlara ihtiyacınız var.
Mimar: Bizim razı olabileceğimiz hayatta kalma seviyeleri mevcut. Yine de, asıl önemli nokta, senin, dünyadaki her insanın ölümünden doğacak sorumluluğu kabul etmeye razı olup olmadığın.

(Neo-Deccal'in hiçbir seçim şansı ve pazarlığı söz konusu olamaz. Ancak burada sözü edilen 23 kişi(16 dişi, 7 erkek), helaktan geriye kalacak olan İblis ve adamlarıdır herhalde. Çünkü Deccal'e bağlı cin ve insan şeytanlarının tamamı, helak olacaktır. Bir kısmı gerçek Mesih olan İsa tarafından, bir kısmı da; Ye-cuc, Me-cuc tarafından yok edilecektir. Muhtemelen İblis ve az sayıda adamı da kaçacaklar; yahut kaçmalarına izin verilecektir. Böylece yeryüzüne hakim olan gerçek Müslümanlar, "Fiili Kıyamet"e(Saat'e) kadar bu geriye bırakılan ve çoğalan İblis soyu şeytanlarla deneneceklerdir. Sünnetullah'ta; kafir-zalim kavimler, tarih boyunca helak olmuş; içlerinden Peygamberlerine tabi olan az sayıda müminler, uyarıcı elçileriyle birlikte kurtulmuşlardır.)



Filmin 3. Serisi: ''Revolution''

 
İstasyonda Neo'yla karşılaşan Hintli aile. İblis felsefesinin bir versiyonu olan hint felsefesi ve Hintliler işin içine karışmasa olmaz!
Matrix 3, bir "metro istasyonu"nda başlar. Bu bölümde de çok ilginç göndermeler vardır. Önce istasyonun aslında neyi temsil ettiğini incelemek gerektir. 

İstasyon, ne Matrix'in içinde bir yerdir, ne de Ziyon halkının yaşadığı bir yerdir. Metro istasyonu, Merovingian'ın denetiminde, Trenci'nin sürekli gidip geldiği arada bir yerdir. İstasyonun bir ucunda Matrix diğer ucunda ise Ziyon vardır. Neo, kendini, istasyonda kapana kısılmış olarak bulur. Bu arada istasyonda Sati adlı kız çocukları olan bir de Hint'li aile vardır. Ailenin amacı Sati'yi istasyondan çıkarmaktır. Neo, Merovingian'a bağlı ikiz savaşçıların elinden kurtulmayı başarır.

(Filmin bu üçüncü serisinde ortaya çıkan "istasyon", Neo deccalinin tutuklu olduğu bir "ara uzay"ı göstermektedir. Peygamberimiz'den gelen bazı haberlere dayanarak; Deccal'in yaşadığını ve zamanı geldiğinde serbest bırakılmak üzere bir adada zincirli bekletildiğini söyleyebiliriz. Bu yerin de, Pasifik'teki Solomon adaları olduğu sanılmaktadır. Neo'nun "istasyon"da tutuklu olması sanki böyle bir tutukluluğu simgeliyor. Tabii Merovingian ve emrindeki Trenci ve dövüşçüler(melekler) de bu tutuklamayı sürdürüyor. Merovingian, hem İsa soyundan, Neo'ya karşı anti-krist gibi sunulmuş, hem de dövüşçü meleklerin başı gibi takdim edilmiş. Her zaman olduğu gibi Deccal ve tarftarları, kurtarıcı, karşı tarafta olanlar ise kötü-karanlık güçlerdir. Gerçek ise bunun tamamen tersidir.)
Melekler, elbette her forma girebilirler. Ancak melekler, robot yahut makine değildirler. Bunu en iyi melek boyutuna çıkarılmış sonra da kovulmuş olan alçak İblis bilir.
Bu arada makineler, Ziyon'u iyice kuşatır, son insan şehri diye verilen Ziyon artık düşmek üzeredir. Neo ise Makineler'in Lideri olarak verilen ve bir insan yüzü gibi takdim edilen Tanrı ile konuşmak için "Makineler Şehri"ne gider.

Neo: Buraya tek bir şey söylemeye geldim. Sizi durdurmaya kalkmayacağım. Simith artık kontrolden çıktı.Tıpkı Matrix'e yayıldığı gibi bu şehre de yayılacak. Siz onu durduramazsınız, onu sadece ben durdurabilirim.
Tanrı: Ne istiyorsun?
Neo: Barış...
Tanrı : Peki ya başaramazsan?
Neo: Başaracağım

(Makinelerle, daha öncede ifade ettiğimiz gibi melekler simgelenmiştir. Meleklerin, her şeyin sahibi-yaratıcısı ve yöneticisi Allah'tır. Allah, hiçbir kimseyle konuşarak pazarlık yapmaz. Hiçbir kimseye de, hiçbir işte haşa muhtaç olmaz. Buradaki Neo'nun sözleri, İblis saçmalıkları ve palavralarıdır. Sonsuz Yüce Allah'a atfedilen sözler, saygısızca-alçakça iftiralardır. Filmin senaryosundaki bu tip sözler, ancak İblis'e ve onun insan-cin kölelerine yakışan küstahlıklardır. Bunun bedelini zamanı geldiğinde Dünya'da ve Hesap Günü'nde ödeyeceklerdir. O halde İblis'in Neo Deccali'nin ve onların şeytanlaşmış küresel cin ve insanlarının gerçek akibeti nedir, onu burada söyleyelim. İşin aslı ve özeti şudur:
Gerçekte, Neo deccali, Smith iblisiyle dövüşmez ancak öpüşür.

İblis, kadim planını herkesin gözüne bakarak işletiyor. Allah, dünyayı "yaklaşansaat"te İblis'e ve onun piçi olan Deccal'e teslim edecektir. Muhtemelen 3.5 yıl şeytani terör, dünyayı ve Allah'a ihanet edenleri bir baştan bir başa kuşatacak. Daha sonra gerçek Mesih İsa gelecek, Deccal ve onun safında yer alan İblis'in ordusunu yok edecek. Arkasından da Deccal'e tabi olan küresel efendileri ve yandaşlarını "Ye-cuc ve Me-cuc istilası" yiyip bitirecektir. İşte bu helak olanların tamamı, Ziyon halkıdır. Yeryüzü, Yüce Allah'ın korumasını hak eden gerçek ve çok az sayıdaki mümine miras kalacaktır. Ta ki tekrar şirk dünyaya hakim oluncaya, insanlar tamamen şeytanlaşıncaya kadar. İşte böyle bir zaman da, Fiili Kıyamet zamanıdır. En doğrusunu Allah bilir.)
Ve Neo, Matrix'e girerek Smith ile nihai hesaplaşmasına başlar. Yağmurlu bir yerde Neo, Smith ve onun binlerce kopyası ile dövüşmeye başlar.


FİLMDEKİ KAVRAMLAR
Herkesin ve her şeyin kaderinin saklı olduğu şifreli kitap Matrix'i kimse bilemez. İblis, az bilgisiyle çok yalanlar yumurtluyor.


Matrix: Çeşitli sözlük anlamları vardır. Matematikte, ''çok boyutlu dizi'' anlamına gelmektedir. Biyolojide, mitokondrinin içinde bulunan sıvı, hücreler arasında bulunan madde, döl yatağı - rahim anlamlarında kullanılmıştır. Ayrıca eski Mısır'da kaderle ilgili bir tür savaş oyunu anlamında kullanılmıştır.    
Filmdeki Matrix ise bilgisayar yazılımları ile kurulup yönetilen, insanların köleleştirildiği, hiçbir iradelerinin olmadığı, sadece kendilerine biçilen rolü oynadıkları sanal bir dünya olarak yansıtılmıştır. Bu kölelik düzeninden kurtulmanın yolu ise Matrix'den kaçıp son insan şehri olarak verilen özgürlükler diyarı yeraltı şehri Ziyon'a katılmaktan geçer.
Gerçekte Matrix; Ana Bilgisayar-Levhi Mahfuz; Sonsuz Yüce Yaratıcı'nın yarattığı her şeyin yönetim merkezidir. Kader ve Kaza'yı kuşatan ve yöneten, gerçek bir yönetim merkezidir. Bizim ürettiğimiz bilgisayarlarla kıyaslanamayacak derecede gerçek ve bilinçlidir. Elbette Yüce Allah'ın emrinde ve Başmelekler'in kontrolündedir. Ancak insan ve cinler, tam bir seçim ve yaşam özgürlüğüne sahiptir. Allah'ın rahmeti ve adaletinin tecellisi için elbette kader ve kaza kayıtlarıyla kuşatılmış bulunmaktayız. Asıl insan ve cinleri köleleştirmek isteyen, Matrix'e; Allah'ın Sistemi'ne başkaldırmaya çağıran İblis ve uşaklarıdır. Kim, İblis'i-Morpheus'u seçerse; Allah'a baş kaldırırsa; o, Dünya'da köleliği, ahirette cehennemi seçmiş olur.

 Kesin bir dille söyleyebiliriz ki; aldanmış İblis, cennetten kovulduğu günden beri insanları yoldan çıkarmak için hep şu mesajı vermektedir: "Allah'a isyan et özgür ol." İblis'le, Adem'in cennetteki konuşmasını hatırlayınız. Adem'e ne diyor İblis: "Yasak meyveden ye, melekler gibi özgür ol, cennette ebedi kal." Son yıllarda mantar gibi türeyen ve ipleri İblis'in elinde olan New Age tarikatlarında ne fısıldanıyor kulaklara: ''Sen tüm kayıtları, bağları kopar. Kendini sev. Ben benim de (ki bu sadece Allah'ın söyleyeceği bir sözdür), Allah'a ait korkularından sıyrıl, özgür olacaksın, melek olacaksın.''

   Sanal bir dünyada; hayal dünyasında, insanları uyutan, gerçeklere kör eden ve tarih boyunca intikam peşinde koşan yaratık, İblis'in ta kendisidir.
Makinelerin Efendisi: Neo'nun filmin sonunda gidip görüştüğü Makinelerin Efendisi, Matrix Sistemi'nin yaratıcısı ve içindeki ajanlar, Mimar ve benzeri tüm programların esas yöneticisi durumundadır. Yukarda da ifade ettiğimiz gibi bu tanımlamayla Allah kasdedilmektedir. Meleklere makina, Allah'a da Makinelerin Efendisi yakıştırması yapan İblis, kendi küçük sakat zihnine göre, haşa alaycı bir dil kullanıyor. Kendisini yoktan vareden, nimetlendiren, yükselten ve tüm alemlerin ve cehennemlerin de Rabb'i olan Allah'a karşı, Adem'i yarattı ve ona saygı istedi diye salyalarını akıtarak havlıyor. Yüce Allah'ın lanetli köpeği olan İblisleri, bizler de Sonsuz Yüce Rabb'imiz adına lanetliyoruz!

  Ziyon - Siyon: İbranice'deki Tzi-yon kelimesinin karşılığıdır. Tevrat'ta, Yahudiler'e vadedilen kutsal topraklar Ziyon olarak adlandırılır. Aynı zamanda, Kudüs yakınlarındaki bir dağın adıdır. Tevrat'ta ayrıca Yahudiler'e Siyon halkı, Siyon oğulları, Siyon kızları diye hitap edilir. Fanatik yahudi milliyetçilerine siyonist denir. 
Lemurye, pardon Matrix konseyi!
Matrix serisinde Ziyon, Matrix'e isyan edenlerin kaçıp kurtulduğu son insan şehri olarak anlatılmaktadır. Ziyon'da kominal bir yaşam vardır. Bir yeraltı şehri olan Ziyon'u, sözde bilge kişilerin oluşturduğu konsey yönetmektedir. Ziyon'da tasvir edilen hayat biçimi, Marks'ın kominal toplum kurma hayallerinin canlı bir örneği olarak verilmiştir. Bu kominal hayat, aynı zamanda "Lemurye şeytan toplumu"nun yaşam biçimidir.
 Sahte Mesih Neo, Ziyon halkını kurtarmak üzere görevlendirilmiştir. Yahudiler binlerce yıldır kurtarıcı mesihlerini beklemektedirler. Siyonistlere göre, kurtarıcı Mesih gelecek ve Yahudi krallığı yeniden kurulacak, böylece tüm dünyaya hükmedecekler. Bugün mevcut bozulmuş dinlerde de; İsa benzeri misyon yüklenmiş kurtarıcılar bekleyenler ve gerçek vahiyden mahrum olanlar, yahutta ellerindeki "gerçek vahye" şaşı bakanlar; sahte İsa Mesih Deccal'in etrafında toplanarak, helak olacak "Ziyon Halkı"nı meydana getireceklerdir.
  
Neo: Başlangıçta "makineler dünyası" diye tabir edilen Matrix'in yönettiği dünyada yaşamakta ve bir yazılım şirketinde çalışmaktadır. Ama aslında o, seçilmiş kişi, yani isyancıların Mesih'i, kurtarıcısıdır. İsyancıların lideri konumundaki Morpheus'un davetiyle kırmızı hapı (yasak meyva) alarak seçimini yapar ve makineler dünyasına karşı insanlığın sözde özgürlüğü için savaşmaya başlar. Aslında o, yaptığı bu seçimle Allah'ın sistemine başkaldırmış, İblis'in adamı olmuştur. Gerçekte bir kurtarıcı değil, insanlığı felakete sürükleyecek olan sahte Mesih Deccal'dir.
Filmde, Neo'nun Mesih İsa'yı çağrıştırması için bir çok atıfta bulunulmuştur. Örnek olarak, Neo'nun, klasik Hıristiyan inancındaki gibi ölüp yeniden dirilmesi, ölen Trinity'i diriltmesi, bir çok olağanüstü yeteneğe sahip olması ve filmin sonunda Makinelerin Efendisi'ne (Haşa Yüce Allah'a) çarmıhtaki İsa gibi kollarını açarak gitmesi, bu atıflardan bazılarıdır. Tüm bu ayrıntılar, Neo'nun, insanlığın beklediği kurtarıcı mesih olduğu inancını pekiştirmek için filmde özenle kullanılmıştır.
Ajanlar: Ajanların hepsi, sistemin ve Matrix yaratıcısı Makinelerin Efendisi'nin emrinde asilerle mücadele etmektedirler. Hepsinin farklı formlara girme gibi olağanüstü yetenekleri vardır. Ajanlar da, makinalar gibi meleklerdir, ancak daha üst boyutlu meleklerdir. İblis'in adamları, tarih boyunca devam eden Hak-Batıl kavgasında; isyancı- batıl-karanlık güçleri temsil ettiği halde; Hak güçleri, köleleştirici karanlık güçler olarak takdim etmektedirler. Unutmayınız ki, İblis'in kötü dediği, iyi; karanlık enerji dediği, aydınlık; Mesih dediği, Deccal; sevgi dediği, intikam; özgürlük-kurtuluş dediği, kölelik-yok oluştur. 

 Ajan Smith: Ajan Smith ise üst rütbeli bir ajan(melek) rolündedir. Görevi, Neo'yu etkisiz hale getirmek ve isyankar Ziyon halkını yok etmektir. Ajan Smith, normalde Cebrail rolündeki Mimar'a bağlıdır. Ancak filmin devamında bu durum değişmekte, Ajan Smith isyan ederek Matrix'e zarar verecek konuma gelmektedir. Şimdi Ajan Smith'in filmde yaptıklarını ve gerçekte İblis'in yaptıklarıyla karşılaştıralım:

Ajan Smith
İblis
1) Başlangıçta meleklerin lideri gibi onlarla beraber Makinelerin Efendisi'nin; gerçekte Allah'ın en iyi adamlarındandır. Matrix'e isyan eden Morpheus ve Neo'nun adamlarıyla savaşmaktadır.
1) Başlangıçta meleklere önderlik etmiş Azazil (Allah'ın azizi) konumundadır. Nefsi olmasına rağmen yükseltilmiş ve melek boyutuna çıkarılmıştır. Yeryüzündeki isyankar cinlerle savaşmaktadır.
2) Sisteme baş kaldırıyor ve Makinelerin Efendisi'nin emrinden çıkıyor. En çok nefret ettiği şey ise insanlardır. Onlardan iğrendiğini söylüyor.
2) Allah'ın, ''Adem'e secde et!'' emrine baş kaldırıyor ve kovularak melek boyutundan düşürülüyor, lanetleniyor. En çok nefret ettiği varlıklar, insanlardır.
3) Kontrolden çıkınca yaptığı şey, diğer insanlara kendini kopyalamak, onların hafıza ve güçlerini ele geçirmek.
3) Kovulurken Allah'tan mühlet istiyor ve Kıyamete kadar yaptığı şey, insanları kendisi gibi şeytanlaştırmak ve insanların gücünü ve zekasını, kendi şeytani amaçlarında kullanmak. Kendisini insanlardan çoğaltmak. İblis tohumları ektiği insanları, amaçları için kullanmak.

Ajan Smith'in, İblis'e benzerliği çok açık görülüyor. Ancak bu noktadan sonra İblis'in gerçekleri alt üst etme planı devreye giriyor. Filmde, Neo'ya, "kurtarıcı mesih" rolünün iyice yapışması için Neo'nun baş düşmanı Ajan Smith(İblis) olmalıydı. Ve yine Neo'nun, hakiki Mesih İsa olarak algılanması için İblis'le savaşması gerekmektedir. Bunlar, gerçek senaryo yazarı İblis için bilindik numaralar.

Morpheus: Bu isim, eski Yunan mitolojisindeki düşler tanrısı(şeytanı)ndan gelmektedir. Babası, uyku tanrısı(şeytanı) Hypnos ve annesi, gece tanrıçası(şeytanı) Nyx'tir. Morpheus, insanların rüyalarına girebilme, onlara rüyalarında görünebilme yeteneğine sahiptir. Şeytanların bu yeteneklerini ve şeytani rüyaları bilmeyen yoktur herhalde. Matrix filminde kurtarıcı Mesih rolundeki Neo'yu yönlendiren, onu makineler dünyasına karşı savaşa hazırlayan gemi kaptanı rolündedir. Neo, köken itibariyle insandır; Morpheus ise, İblis'in yardımcısı şeytandır.

Mimar: Filmdeki makineler dünyasını kurgulayan, Matrix yazılımını yazan kişidir. Film akışı boyunca Matrix düzeninin sorumlusu olarak gösterilmiştir. Makinelerin Efendisi'nin yarattığı en üstün programlardan biri olan Mimar, aynen ajanlar gibi tamamen Makinelerin Efendisi'nin emrindedir.

Buradan anlaşılıyor ki, gerçekte Mimar, "makineler dünyası" diye gösterilen "melekler dünyası"nın başı, yani Başmelek Cebrail rolünü oynamaktadır. Cebrail; cebir kelimesinden türetilmiştir. Allah'ın Cebri; anlamındadır.Allah, Kur'an'da Cebrail'in kutsal, güçlü bir Başmelek olduğunu bildiriyor. Allah, tüm melekler hiyerarşisini onun emrine vermiştir. Esas itibariyle Matrix; Levhi Mahfuz-Ana Kitap-Ana Bilgisayar'dır. Ancak bu Ana Bilgisayar'ın içinde; melek hiyerarşisinin yönetimiyle ilgili bir yazılım olabilir, Cebrail(Mimar) bundan sorumlu olabilir. Yahutta bu Ana Bilgisayar'ın melek hiyerarşisinin yönetimiyle ilgili bölümünü; Allah'ın izniyle Cebrail hazırlamış olabilir. Bu nedenledir ki Mimar(Cebrail), Matrix'in mimarı olarak takdim ediliyor. En iyisini Allah bilir.

Elbette İblis, gerçeği herkesten çok daha iyi biliyor, ancak hiçbir zaman gerçeği söylemiyor, söylemez. Nitekim Cebrail de tüm diğer melekler de makina-robot değildir. Nefisleri olmayan "akıl sahibi ruhlar"dır. Allah tarafından, evrenden ve her şeyden önce yaratılmışlardır. Allah sevgisiyle yaşarlar. Rab'lerini, üstün bir akılla, sürekli tesbih ve tekbir ederler. Allah, başmelekler, melekler ordusu, müminler; İblis'in ve ordusunun düşmanıdırlar. İblis ve şeytan ordusu da; Allah'ın, O'nun meleklerinin, müminlerin hatta insanların-insanlığın düşmanıdırlar. İnsanlık tarihinin gerçek savaşı budur. Her şeye gücü yeten ve Alemler'in Rabb'i olan Allah bu savaşı bir imtihan alanı olarak düzenlemiştir. İlk söz de, son söz de, akibet de O'na aittir.

Kahin: Filmde sahte mesih Neo'ya yardım eden iyilik timsali bir karakter olarak verilmiştir. Gerçekte Matrix'in içinde yaşayan ancak Matrix'e; kadere isyan etmiş, İblis dostlarına hizmet eden bir medyumdur. Gerçekte ve hatta günümüzde de medyumlar, şeytanların dostlarıdır ve onlardan aldıkları vahiylerle insanları yönlendirirler. İblis imzalı filmlerin çoğunda kahinler(medyumler) takdis edilir. Hatta kurtarıcı mesihler bile onların emrindedir. Hatırlanacağı gibi Yüzüklerin Efendisi filminde Gandalf, Aragon'un üstadı, ruhani(!) lideridir. Allah, nasıl melekleri bile elçilerinin emrine vermiş ve onları kutsamışsa; İblis de, Allah'ı taklit ederek kahinlerini öyle kutsar. Maymun İblis'in her zaman yaptığı "hak sistemi", hakla-batılı yer değiştirerek taklit etmektir.
Bir elinde kasesi, yanında Magdelalı Meryem'i çağrıştıran manitosuyla İsa soyu diye sunulan küfürbaz, sahte Deccal Merovingian.

Merovingian: İblis kökenli yalana göre; "Hz. İsa'nın, bir fahişe olan Magdelalı Meryem'den gelen soyuna verilen isimdir." Bu, İsa'ya şerefsizce yapılan bir iftira ve İblis yalanıdır. Sözde bu soyun, yüz yıllar boyu gizli bir örgütlenmeyle Fransa'da yaşadığı ve günümüze ulaştığı iddia edilmektedir. Bu sülaleden gelen insanların, gizliden gizliye yüzyıllardır Vatikan ile bir savaş içinde olduğu söylenmektedir. Tüm bu çabaların arkasında, "Küresel Güçler"in, Hz. İsa'nın soyundan bir mesih çıkarma İblis oyunu yatmaktadır.

  Görülen o ki, Hz. İsa'nın soyudur diye ortaya çıkarılacak olan mesih, aslında Sahte Mesih(Deccal) olacaktır. Matrix filminin ikinci serisinde karşımıza çıkan Merovingian, ahlaksız, karısını aldatan, ağzı küfür dolu bir karakterdir. Böylece gerçek Mesih Deccal, Sahte Mesih Deccal'le savaşıp onu etkisiz kılacak ki, kendisinin gerçek İsa olduğu sanılsın. Filmde Merovingian gibi küresel gücün mesihinin emrinde melekler gösterilerek; Allah'ın melekleriyle, küresel gücün aynı cepheyi oluşturduğu zannı oluşsun. Bugünde İblis'in kahinleri-medyumları ve onların beyinlerini yıkadığı New Age ışık(karanlık) işçileri, büyük dinleri ve küresel güçleri, eski enerjiler olarak aynı kefeye koymaktadırlar. Gerçekte küresel Yahudi efendilerin güçleri de, dinleri de; Lusifer İblis'den ödünç alınmıştır. Bu New Age dini, elbette bir "Deccal Günü"nde, küresel efendileri "Deccal'e yapıştıracak bir zamk" olarak kullanılacaktır.

SONUÇ

1) Matrix üçlemesi filmleri, İblis'in baş yapıtlarından birisidir. Bir anlamda da İblis'in isyanını, "Hak Sistem"e karşı açtığı tarihi lanetli mücadeleyi, insanlık üzerindeki kadim saptırıcı mücadeleyi ve "yaklaşansaat"teki son perdeyi, kendi sakat zihniyle yansıtmaktadır. Ayrıca filmde kendisine Smith rolünü vermiştir. Bu arada İblisvari çarpıtmalar ve kuyruklu yalanlar pazarlansa da; tahrif edilmiş gerçeklere de yer verilmiştir. 

2) Filmde işlenen tema; bugün dünyada faaliyet gösteren İblis hiyerarşisinin propaganda temasıdır: "İnsanlık, Allah'ın sisteminin kölesidir, özgür değildir. Bu sistemin dışına çıkar, bu sistemi redderse; bu İlahi sistemi ve onun sınırlarını-emirlerini görmezden gelirse, İblis'in askerleri ve elçileriyle işbirliği yaparsa; özgürleşir(!), melekleşir(!) boyut atlar(!)" Yani basit bir ifadeyle; İblis gibi Allah'a isyan et, Allah'ın özgür kölesi olmak yerine, kendi nefsinin ya da İblis'in kölesi ol!

3) Burada en büyük hile şudur: Dünyadaki dünkü yahut bugünkü küresel sistemin, Allah'ın sistemiyle hiçbir ilgisi yoktur. Bizzat Allah'a, İblis marifetiyle başkaldıran insanoğlu, kendi; bencil, benmerkezci, zalim, talancı, insanperest, bilimperest, dünyaperest, şehvetperest, putperest vs. sistemini oluşturmuştur. Küresel yıldız adamların egemenliğinde; İblis'e, onun insan temsilcisi Deccal'e teslim edilmek üzere insanlık adım adım köleleştirilmektedir. O halde bugünkü sanal-maddeci- makinacı dünyayla, Allah'ın istediği ve onayladığı sistemin ne ilgisi vardır. Tarih boyunca ortaya çıkan imparatorlukların ve bugünkü emperyal şeytani hakimiyetin asıl helak edicisi Allah değil midir? Vahiy ve tarih bilincinden mahrum cahil insanların kulağına hoş gelecek: sanal dünya, makinalar dünyası, köleliğe başkaldırı, özgürleşme gibi yemler, avlamak için yaldızlı çağdaş palavralardır.

4) Şayet başkaldırı, Allah'ın "kader-kaza sistemi"ne ve taktirlerine, onun kainatta egemen olan yasalarına-yönetimine, yani Ana Bilgisayarı'nın kontrolüne karşı ise bu, gerçekleşme ihtimali mutlak sıfır olan bir hayaldir. Bu bir İblis yalanıdır. İblis ve yandaşlarının eylemleri dahil her şey, Allah'ın izniyledir ve O'nun Ana Bilgisayarı'nın kontrolündedir. İblis, Sonsuz Yüce Allah'ın zincirli köpeğidir. Havlaması da, ısırması da, dilini çıkarıp soluması da, hayatı da, geleceği de, ölümü de, azabı da, cehennemi de O'nun elindedir, bu böyle biline.. İblis ve yandaşı olan şeytan hizbi, değil Allah'ın "mutlak hakim olan sistemi"nin dışına çıkmak, Allah izin vermeden kıçlarını bile kaşıyamazlar. Ha ne yapabilirler? Elbette kendilerini ve avladıkları insanları helaka ve cehenneme sürükleyebilirler.

5) Peki, "yaklaşansaat"te, İblis'e ne yetki verilmiştir ki; çokça kurtarıcı mesihli filmler yaptırıyor ve bol keseden ahkamlar kesiyor? Evet asıl bilinmesi gereken mesele budur. Tarihe not düşmek için buradan ilan ediyoruz ki; Yüce Allah, dünyayı İblis ve ordusuna teslim edecektir. Bugün itibariyle de dünya, gizli-açık işgal operasyolarının yürütüldüğü bir arenaya dönmüştür. Ve yine bilinmelidir ki; dünyada gerçekleşmekte olan ve son aşamasına gelmiş bulunan "Küresel Yıldız Aileler"in hakimiyeti çok sürmeyecektir. Bu hakimiyetin arkasından, İblis'in Deccal'i, küresel gücün Merovingian Deccal'ini yok edecek ve küresel güce boyun eğdirecektir. Krist, Antikrist mücadelesi.. İblis'in başmeleklerinden(!) olan ve Türkiye'de bile toplantı düzenleyen birçok şapkalı Saint Germain deyimiyle; küresel gücün bu hakimiyeti, sadece bir "oley hakimiyeti" olacaktır.

  Diyeceksiniz ki neden İblis ve ordusu dünyayı teslim alacaktır? Bu meseleleri ve delillerini ortaya koymak bu sayfaları aşar elbette. Ayrıca "Kadim Plan: İblis Dünyayı Ele Geçirmek Üzere.." başlığı altında incelenecektir. Ancak burada birkaç cümleyle şunları söyleyebiliriz:
Sonsuz Yüce Rabb'imiz, Adem'i(İnsanı) en güzel biçimde yarattı ve tüm melekleri; hatta cinlerin melek boyutuna çıkarılmış temsilcisi Azazel'i(İblis'i) bir saygı ifadesi olarak secdeye çağırdı. Melekler secde ettiler. Azazel, başkaldırdı, kovuldu. Allah'a ve İnsanoğluna amansız düşman oldu. Yüce Rabb'imiz Allah dedi ki: "Sizin de, benim de düşmanım olan Şeytan'a(İblis'e) düşman olun!" Peki, insanoğlu tarih boyunca ne yaptı? Allah'ı ve O'nun elçilerini örttü, düşmanı olduğu İblis'in ve hizbinin peşine takıldı. Bugün ise bu ihanet, görülmemiş boyutlarda ve küresel çaptadır...
Alemlere rahmet olarak gönderilmiş Peygamber ve onun getirdiği "son gerçek vahiy" bugün reddediliyor, İblis ağızlarıyla hakaretlere uğruyor. Peki, sözde O'nu tastik edenler ne yapıyor? O ellerindeki "gerçek vahyi" okuyup, akledip, anlıyor mu? Yoksa ondan hicret etmiş; onu ölü kitabı yapmış ve onu musiki olarak mı dinliyor? Yahutta Dünya sevgisi sarhoşluğunda, onu bir "meta" olarak mı kullanıyor, yahut siyasi-iktisadi- askeri amaçları için onun üstünde mi yükseliyor? Yahutta o kutsal vahyin; "siz onlardan olmadıkça, onlar, size düşmandırlar ve sizi hiçbir zaman kabul etmezler" çağrısını Allah'ın her günü ayaklarının altına mı alıyor? Buyurun siz karar verin!
Unutmayınız ve biliniz ki; Rahman ve Rahim Olan Sonsuz Yüce Allah'ın, Kahhar sıfatı tecelli edecek ve düşmanlarından intikam alacaktır. Böylece İblis'in ve kölelerinin geçici dünya hakimiyeti kahrolacak, zafer Allah'ın ve O'na gerçekten teslim olan kölelerinin olacaktır!

 Kaynaklar:
1) Kur'an
2) İncil
3) Matrix üçlemesi
4) Turkincil.com
5) Vilkipedia.com
6) Dunyadinleri.com



 Bana Destek olmak İçin Lütfen Youtube Kanalıma Abone Olmayı Unutmayın..

Youtube Kanalım  >>> Eyüp Ertaş

12 Ocak 2016 Salı

Hiram Usta Efsanesi

                           
                                                                  Hiram Usta



  Masonluk sembolizminin en temel kavramları “Süleyman Mabedi”, “Hiram Usta” efsanesi, “Jakin ve Boaz sütunları”dır.

  Hiram Usta hikâyesi bu konuyu inceleyenler için çok popüler bir konu haline geldiğinden, olayı detaylıca inceleyeceğim. “Hz. Süleyman, tunç işçiliği yapmakta olan Hiram’ı Sur’dan getirtti. Hiram sağduyulu, zeki ve bilgili bir insandı. Hz. Süleyman’ın yanına geldi ve onun bütün işlerini yaptı.”(Krallar Kitabı1,13-14)

  XV. yüzyıldan kalma Cooke ve XVII. Yüzyıldan kalma Old Charges’ın Tew el yazmaları gibi eski metinler, tapınağın yapılışından ve Sur’lu Kral Hiram’dan söz etmektedir: Kendisi geometride çok ustadır ve yapı işinin büyük yetkilerle yönetilmesi ona verilmiştir.
Hz. Süleyman’ın yapı işlerini yönetmek görevini kendisine vermiş olduğu Adoniram, Adoram ya da Hiram o kadar büyük sayıda işçiye para ödemekteydi ki, bunların hepsini tanıyamıyordu. Bunun üzerine, ayırd edebilmek için, bunların herbiriyle başka başka parolalar, işaretler, el değdirmeler saptamıştı…

  Üç kalfa, hakları olmadığı halde usta günlüğü almak istiyordu. Parola(tanrı anlamına gelen) Yehova idi ama onlar bilmiyorlarlardı. Adoniram’ı yalnızken görünce ondan bu parolayı istemeye, alamazlarsa öldürmeye karar verdiler. Bu amaçla biri Güney’de, biri Kuzey’de, sonuncusu da Doğu’da (Maşrıkta) olmak üzere, tapınağın içine saklandılar. Adoniram her zamanki gibi Batı kapısından içeriye girmişti. Güney kapısından çıkmak isteyince üç kalfadan biri ona usta parolasının ne olduğunu sordu. Beri yandan da elinde tuttuğu ya da çekici ona doğru kaldırmıştı. Hiram: “Ben usta parolasını böyle öğrenmemiştim” dedi. Bunun üzerine kalfa elindeki çekici onun kafasına vurdu. Fakat güçlü vuramamıştı. Hiram kuzeye kaçtı, oradaki ikinci kalfa da aynı şeyi yaptı. Fakat ikinci vuruşla da ölmemiş olduğundan en son Doğu kapısına kaçtı ve son kalfa da ona aynı soruyu sorduktan sonra onu öldürdü. Ondan sonra üç kalfa da onu gömmek için bir araya geldiler. Fakat henüz karanlık bastırmamış olduğundan cesedi götürmeye cesaret edemediler. Onu bir taş yığının altına gizlediler. Gece olunca cesedi alıp dağa götürdüler ve oraya gömdüler. Yeri sonra yine bulabilmek için bir akasya dalı keserek mezarın üstüne koydular.

  Hz. Süleyman dokuz gün boyunca Hiram’ı görmeyince, dokuz ustaya: “Gidin onu arayın” dedi. Bu ustalar emirleri harfiyen yerine gtirdiler. Uzun süre aradıktan sonra dinlenmek için, mezarın bulunduğu yerin yanına gittiler. İçlerinden biri rahat oturabilmek için akasya dalını tutmak istedi ama dal elinde kaldı. Nedenini öğrenmek için yeri kazınca Hiram’ın cesedi ile karşılaştılar.
Bunlardan birisi cesedi parmağından tuttu ama derisi soyuldu, elinde kaldı. İkincisi de başka bir parmağından tuttu o da soyuldu. Sonuncu ise bileğinden tuttut ama o da soyuldu. Bunun üzerine “Maşnak” diye bağırdı ki bu masonlara “Et kemikten ayrılıyor, beden çürümüş” demektir. Bunun üzerine “Maşnak” yeni parola oldu. Hemen olup bitenlerin hepsi Hz. Süleyman’a anlatıldı. Hiram’a olan saygısı yüzünden Süleyman “Gidin onu gömülü olduğu yerden tapınağa getirin” dedi.
Sonra onu büyük bir törenle oraya gömdüler. Tören sırasında bütün ustalar, içlerinden hiçbirinin eli şeflerinin kanına bulaşmadığını göstermek için beyaz deriden önlükler takıp beyaz deriden eldiven giymişlerdi.” Bu yüzden masonlar törenlerinde aşağıdaki beyaz eldivenleri giymektedirler. Yan tarafında ise diğer ayin kıyafetleri de bulunmaktadır.

 9

Hiram Usta taş ustası mıydı bu arada? Neyi örüyor bu adam yahu derseniz, klasik bilgisiz masonlar ya da bilgili ama ketum olanlarından şu cevabı alabilirsiniz, Hz. Süleyman’ın tapınağını derler..

 Bana Destek olmak İçin Lütfen Youtube Kanalıma Abone Olmayı Unutmayın.. Youtube Kanalım  >>> Eyüp Ertaş