Mason etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Mason etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

8 Şubat 2014 Cumartesi

Masonluğun Dereceleri ve Anlamları



  Geleneksel dünya düzenli Masonluğu Büyük Locaları, Çırak, Kalfa ve Üstat olmak üzere Masonluğun üç remzi derecesinde çalışırlar. Üstat derecesi, Masonluğun en üst derecesi olarak kabul görür ve Localar da Üstat derecesinin üzerinde herhangi bir derece ne konuşulur ne de bulunur.

  Genel olarak 33 dereceli bir sistemin çeşitli tarikat ve cemiyetlere bağlı kimseleri aynı localarda çalıştırmak amacı ile Elias Ashmole'nin düşündüğü kabul edilir. Ashmole, bu sistem içinde, insan düşüncesinin çeşitli dereceleriyle ilgili bilgileri bir gelişim içinde anlatmak, uygulamak amacını gütmüştür. Fakat 33 dereceli sistemi Ashmole'den önce Fransız Masonlarının düşündüğü ve Dante'nin, düşüncelerinden yararlanarak hazırladığı da Jean Palou gibi bazı masonluk tarihini inceleyenler tarafından ileri sürülmektedir. Derecenin bulucusu kim olursa olsun, gerçek olan bugün için 33 derecenin geniş ölçüde kabul edilmiş olması ve belirli görüşleri ve öğretilere işaret etmesidir. Yalnız Ashmole'nin önerdiği 33 derecenin gruplandırılması ile şimdiki gruplandırma arasında fark vardır. Ashmole, 33 dereceyi dört gruba ayırmıştır. Birinci grup 1-3.dereceleri içerir. Operatif Masonluğun çırak-kalfa-usta derecelerine gelmektedir,ikinci grup,15 dereceli olacaktır ve geçmişe ait bütün ananeler parça parça açıklanacaktır. Esası Rose-Croixlardan alınmıştır. Üçüncü grup 13 derecelidir ve Templiyer Şövalyelerinin geleneklerini yansıtmaktadır. Sonuncusu dördüncü grup, Simyagerlerden alınmıştır ve bütün derecelerin sentezini belirtmektedir. Ashmole'nin bu ayrımına karşılık, şimdiki 33 derece 7 kısma ayrılmaktadır.

  Türkiye'deki Mason Localarının da kabul ettiği İskoç Ritüeli'ne göre masonluk 33 derece üzerine düzenlenmiş bulunmaktadır. Her derece belirli bir öğretinin temelini oluşturmaktadır ve kendine özgü sembolleri, kutsal kelimeleri, ritüeli ve ikaf töreni vardır.

  Masonlukta 33 derece her zaman kabul edilmiş değildir. Eski Operatif masonlar, yalnız çıraklık ve kalfalık arkadaşlık sınıflarını kabul etmişlerdir. Ustalık ise bir derece olmayıp, yalnızca bir yöneticiliktir. Bu yöneticilik, likayat ve ehliyet esaslarına dayanmıştır. Masonluğun fikri çalışmalar durumunu almasından, Londra Büyük Mahfilinin kuruluşundan sonra da, iki derece kabul edilmiştir. Buna karşılık Ramsay'ın reformcu davranışları ve mükemmel üstatlar mahfili kurmak isteği, dördüncü dereceyi ortaya çıkartmıştır. Bu arada, masonluğun yalnız Hıristiyanlık etkisinde kalmadığını göstermek için, o çağda (XVII. yy.) var olan bütün dini ve fikri temayülleri masonluk içinde temsil ettirme endişesi, birdenbire dereceleri 91'e kadar çıkartmıştır. 1758 yılında, II.Frederick (1712-1786), 33'lüler Süprem Konseyi kurmayı ve İskoç ritinin muntazam bir dereceler sistemine kavuşmasını istedi. Sonunda, 1800 yılında, ilk defa bir 33'ler konseyi Charleston'da kuruldu. Bu konseyden yetki alan masonlar, 1804 yılında Fransa'da, 1805'de İtalya'da, 1813 yılında Kuzey Amerika'da, 1817'de Belçika'da, 1824'te de İrlanda'da, 1829'de İskoçya'da ve 1861'de Türkiye'de, 33'ler konseyi kurmuş ve 33 derece hemen hemen ortak bir derece sistemi olmuştur. Buna rağmen günümüzde, yalnız dört dereceyi uygulayan bazı Alman Ritleri vardır.

  Farklı bir dernek hüviyeti altında ve farklı bir yerde toplantılarını gerçekleştiren, 3. derecesinin üzerindeki dereceler için rit adı verilen Masonik yollar ve öğretiler izlenir. Bu ritlere katılmak veya katılmamak Üstat derecesine sahip Masonların kendi isteklerine kalmış bir seçimdir, zorunlu veya yapılması gereken bir yükümlülük değildir. Bu derecelerin çalışmaları, Masonluğun ilk üç derecesinde verilen öğretilerin gizlerine ve sırlarına daha vakıf olabilmek için yapılan araştırmaların yanı sıra yüksek felsefi ve spiritüel çalışmaları da içinde barındırır.

  Ülkemizde de takip edilen 33 dereceli İskoç Riti dünya üzerinde en fazla üyeye sahip olan ve bu yönüyle en fazla tercih edilen felsefi dereceler ritidir. Onu, özellikle ABD'de geniş bir kesimce benimsenen York Riti takip etmektedir.

Dünya üzerinde var olan çeşitli ritler içerisinde 99 dereceli Memfis-Misraim Riti gibi yoğun bir çalışma gerçekleştirenleri var olduğu gibi, tek dereceden oluşan bazı ritler de vardır.

  Herhangi bir ritte, dördüncü derece ve yukarısına devam edebilmek için Büyük Loca'ya bağlı olarak çalışan düzenli bir Locada Üstat derecesine sahip olmuş olmanın yanı sıra, bu ana Loca ile ilişkilerinin herhangi bir dönemde düzensiz olmaması ve yükümlülüklerinin aksatılmadan yerine getirilmesi gerekir. Kendi Locasında düzensiz ilan edilen bir üyenin, yüksek derecelerdeki üyeliği de otomatik olarak düşer.Ayrıca bu localarda sadece erkekler ve akraba olmayanlar bulunmaktadır.[1]

  En üstünde mason simgesi bulunan İnsan Hakları Beyannamesi Geleneksel dünya düzenli Masonluğu Büyük Locaları, Çırak, Kalfa ve Üstat olmak üzere Masonluğun üç remzi derecesinde çalışırlar. Üstat derecesi, Masonluğun en üst derecesi olarak kabul görür ve Localar da Üstat derecesinin üzerinde herhangi bir derece ne konuşulur ne de bulunur. (Gizili tululan 34. Mason Derecesi de bulunuyor.)

Masonluktaki Dereceler

1. Derece: Çırak.
2. Derece: Kalfa.
3. Derece: Usta.
4. Derece: Ketum Üstat.
5. Derece: Mükemmel Üstat.
6. Derece: Sır Kâtibi.
7. Derece: Nazır
8. Derece: Bina Emîri
9. Derece: Dokuzlar'ın Seçilmiş Üstâdı
10. Derece: Onbeşler'in Seçilmiş Üstâdı
11. Derece: Yüce Seçilmiş Şövalye
12. Derece: Üstat Mimar
13. Derece: Solomon Krallığının Şövalyesi
14. Derece: Yüce üstâd (Kutsal Kubbe Büyük Seçilmişi)
15. Derece: Doğu Şövalyesi (Kılıç Şövalyesi)
16. Derece: Kudüs Prensi
17. Derece: Doğu ve Batı Şövalyesi
18. Derece: Salipverdi şövalyesi (Güllü Haç Şövalyesi)
19. Derece: Büyük Pontif (Yüce İskoçyalı)
20. Derece: Düzenli Locaların Büyük Saygıdeğer Üstâdı
21. Derece: Prusya Şövalyesi
22. Derece: Lübnan Prensi (Kral Baltası)
23. Derece: Sır Sandığı Başkanı
24. Derece: Sır Sandığı Prensi
25. Derece: Tunç Yılan şövalyesi
26. Derece: İskoçyalı Papaz (İnayet Prensi)
27. Derece: Kudüs Tapınağı'nın Hakim Amiri
28. Derece: Güneş Şövalyesi
29. Derece: Saint Ande Büyük İskoçyalısı
30. Derece: Seçilmiş Büyük Kadoş şövalyesi
31. Derece: Büyük Müfettiş Kumandan
32. Derece: Kutsal Sir Yüce Prensi
33. Derece: Hâkim Büyük Genel Müfettiş [3]




Masonluk Derecelerinde Açılan Sırlar

  Masonluk, dünyanın dört bir yanında farklı uygulanır. Dereceleri dâhi farklıdır. Kimisi Katolikliğe, kimisi Protestanlığa, Kimisi ise Yahudiliğe daha yakındır. Fakat hepsi de Yahudi Kabala inancından, Hermetizm'den, Putperestlikten ve Karmatîlik, Haşhaşîlik gibi "kült" Mezheplerden etkilenmişlerdir.

Türkiye'deki Mason Grupları 33 Dereceli İskoç Riti Uygular. Bunun 1-3. dereceleri "çırak", "kalfa", "usta" diye bilinen kısmıdır. Temel kurallar ve idealler öğretilir. "Operatif Masonluk" diye bilinir.

Daha üst derecelere "Felsefî Masonluk" denir. Bunun da 4-14. derecelerinde meşhûr Hiram (usta) felsefesi işlenir. Daha çok Yahudi inançları hâkimdir... Bu devre, "tekemmül" seviyesi olarak bilinir.

15-18. dereceler, bir ara mertebedir. Daha genel bilgiler verilir. Bu dereceler, "şapitr" diye adlandırılır.

18-30. derecelerde ise "üst felsefe" işlenir. Bu devrede sâlik, bütün dinî inançlarından arındırılmaya çalışılır. Bu dereceler, "aropaj" seviyesidir.

31-33. dereceler, öyle her babayiğidin ulaşabildiği mertebeler değildir. İdârî mertebelerdir... Girebilenler, çeşitli kurullarda, yönetim kademelerinde görev alırlar. Buradakiler, artık gerçek (!) "üstât" kabul edilir.[3]




Masonluk Derecelerinde Kalma Süreleri ve Terfî Mekanizması


Masonluğa “tekris edilerek” alınan bir kimse, “Remzî” ve “felsefî” dereceler içinde yükselerek masonluğun en üst seviyesine (33. derece ve “ötesi...”) çıkabilir.

Bahsettiğimiz gibi, yükseliş, ancak bu iki şekil içinde safha safha gerçekleşebilir.

Bunlardan ilkinde (remzi dereceler) yükselme, derece grupları içinde, ikincisindeyse (felsefî dereceler) grup yükselmesi şeklinde gerçekleşir.

"Çırak” olarak masonluğu alınan birisi, sırasıyla “Kalfa”lığa ve sonra da “Usta-Üstad”lığa yükselir ki, buna Operatif-Amelî masonluktan kalma tabirle, “Nafak artırımı” ismi verilir.

Remzî derecelerden felsefî derecelerin 4.'e geçebilmek için, (Tekemmül-gelişim Localarına girebilmek için) adayın en az iki yıldan beri “Usta-Üstad” ve “Mavi Loca”nın faal bir azası olması gerekmektedir.

18. dereceden 19. dereceye; yani "Gül-Haç Şövalyeliğinden “Yüce İskoçyalı” derecesine yükselişte Mason olan kişi, grup değiştirmiş olur.

Bir dereceden bir başka dereceye geçebilmek için belli bir süreyi geçirme ve Locasının toplantılarına (ki, en az yarısıdır) katılmış olmak en lüzumlu şarttır.

Derece yükseltmeleri, o dereceyi ilgilendiren felsefî meseleyi temsîlen ve "İkâf” ismi verilen bir tören-ritüel/ayin ile yapılır.

  "Türkiye Büyük Locası Tüzüğü”nün 102-109. maddelerine göre; “Çırak”lık mevzusunda masonik bilgileri eksiksiz edinmiş ve “Tekris”inden bir-1 sene geçmiş ve Locası’na devamlı gitmiş ve en az on-10 celsesinde hazır bulunmuş Çırak Birader’in “nafakası arttırılır”, “Kalfa”lığa çıkarılır.

2. Dereceye yükseliş: “Kalfa” olmuş Birader, kendi derecesinin bilgilerini öğrenmiş, Çırak’lığından başlayarak on-10 Çırak içtimaiyle, başka Localar dahil en az üç-3 Kalfa toplantısına katılmış ve “Hazine”ye borçsuz ve en az bir-1 senelik bekleme müddetini doldurmuşsa, “Usta-Üstad” derecesine yükseltilir.

Bu "Tüzük"e göre; "Çırak”lıkta en az 1 yıl, “Kalfa” derecesinde, yine en az 1 yıl ve 3. Derece yani “Usta-Üstad”lıkta da en az iki-2 sene geçmeden yükselmek mümkün değildir.

  Bir masonun derece yükseltilmesi, "envârın mütalaası ve Üstad-ı Muhterem’in teklifi” ile olabilir ki, “envar”dan kasıt, (bu 2. dereceye yükselmek içindir.) Loca’daki diğer Biraderlerin, yükseltilecek mason için serdedeceği fikirlerdir.

Müspet karar çıkarsa, mason, kesin karar verilmesi için “İkinci derece hücresi”ne “itilir.”

"Kalfa"lıktan “Üstad”lığa yükseliş de böyle olmakla beraber, kararda Çıraklar bulunamaz.

Karar müsbet çıkarsa, bu sefer de “Orta hücre”ye “itilenir”. Mütaalar görüşülürken, “Kalfa”, Loca’dan çıkarılır.

"Tüzük"e göre; Yüksek Şura-Suprem Konsey tarafından tanınmış bir Rit’e mensup her “Usta-Üstad”, mason. 4. dereceye yükseltilebilir.

1. dereceden 33. dereceye yükselmek için 7-yedi sene gerekmekte olduğu zannedilmektedir.

Bu rakam, kesin değildir elbette; ama aşağı yukarı bu kadar sene içinde 33. dereceye yükselme gerçekleştirilir.

Bunun yanında; “Tüzük”e göre, istenilen şartları havi bir “Çırak”, lüzûmu halinde Loca kararıyla bekleme süreleri kısaltılarak iki (veya daha fazla) derece birden yükseltilebilir.

  Masonlara göre bu istisna, "yurtdışına gidecek veya bir yıldan fazla orada kalacak olanlar” için geçerli ise de, çok tesirli birinin, “tekris” işleminden sonra, bu bekleme sürelerine takılmadan çok daha yüksek derecelere çıktığı bilinmektedir.

Masonik kurallar, "Tüzük"te yazıldığı gibi olabilir belki; ama “şartlar”, bambaşka neticeleri tahakkuk ettirebilir.

  Tıpkı, Türkiye Masonlarının, 5, 6, 7 , 10, 11, 12, 13, 16, 17, 19, 20, 21, 23, 24, 25, 26,ve 28 Derecelerdeki “Sırları” bilemeyip. öğretemedikleri gibi, inandıkları Masonluğun DAHA ÜST TEŞEKKÜL VE ÜSTATLARI, “bizim”(!) masonlara da bunlardaki “sırları” öğretmiyor, derece atlatıyor ve güyâ “Üstâd-ı âzâm” yapıyor olmaları gibi!.. [4]









Bu insanlar, dünyayı mahvetmek için ellerinden geleni yapıyorlar. Deccal ve onun yandaşları hergün daha da güçleniyor. Ve biz müslümanlar onların zulümlerini ve her türlü kötülüklerini, malesef sadece izliyoruz. Bundan kurtulmanın tek yolu İSLAM dır. Allaha emanet olun...


 Bana Destek olmak İçin Lütfen Youtube Kanalıma Abone Olmayı Unutmayın.. Youtube Kanalım  >>> Eyüp Ertaş

25 Ocak 2014 Cumartesi

Celal İle Ceren Masonik Sembol



  Günümüz Türkiye'sinde artık televizyonu açtığınız her anda karşınıza masonik ögeler çıkması bir sürpriz değil! Bilinçaltı çalışmaların tavan yaptığı ve kimlerin bu sisteme hizmet ettiğini anlamak artık çok daha basit bir hale geldi. Çünkü bu oluşuma destek verenlerin yaptığı her klip, sinema, dizi ve program çalışmalarında masonik semboller bazen kuytu köşelerde, bazen de açıkça kendini belli ediyor.
Üstelik bu sembolleri fark etmek için konunun kompetanı olmanıza da ihtiyaç yok. Masonluk ve İlluminati hakkında yeteri kadar bilgi ve sembolleri fark etmeniz için dikkatlice ekranı incelemeniz size zaten gerçekleri açık bir şekilde gözler önüne serecektir.
  Ancak burada benim önemle belirtmem gereken bir nokta var. Blog içerisinde paylaşmış olduğum ünlü simaları hiç bir şekilde itham etmek istemem. Çünkü dizi, film ve klip mecralarında bazen bu işin içinde olan oyuncu/şarkıcıların haberi bile olmayabiliyor. Bu sebeple bizim amacımız daha çok İlluminati'nin hangi sektörlerde yoğun şekilde faaliyet gösterdiğini, görsel kanıtlarıyla birlikte sizlere açıklamaktır.
  Konumuza dönecek olursak; geçenlerde fark ettiğim bir detaydan yola çıkarak, uzun bir aradan sonra paylaşım yapma bahanesi buldum. Şahan Gökbakar'ın "Celal ile Ceren" filmini izlememiş olmama rağmen, şans eseri Youtube'da kamera arkası görüntülerini izlerken fark ettiğim bir detay vardı. Lafı uzatmadan hemen görselimize geçelim:


  Filmin ortalama 56. dakikasından sonra görebileceğiniz bu sahne de karşımıza Masonik bir sembol çıkıyor. Yuvarlak içerisinde belirtmiş olduğum arkadaşın penyesinde yer alan gönye ve pergel işareti Masonluğun baş sembolüdür.


  Gözümüze sokarcasına vurgulanan bu sembolün neyi temsil ettiğini bilmediğinizde tabi ki sizin için hiçbir şey ifade etmeyecektir. Bu sebeple her şeyden önce yapmanız gereken okumak ve araştırmaktır. Kimilerine göre bir ilgi alanı veya merak konusu olan İlluminati ve Masonluğun aslında hayatımızı şekillendirmek için hazırladıkları yapay dünyanın bir farkına varsanız, bunun bir ilgi alanı değil; tam aksine aklı başındaki her bireyin bilmesi gereken bir bilgi olduğunu anlardınız.
 Bana Destek olmak İçin Lütfen Youtube Kanalıma Abone Olmayı Unutmayın.. Youtube Kanalım  >>> Eyüp Ertaş

22 Ocak 2014 Çarşamba

Kurukafa ve Kemikler Cemiyeti

  



 Kurukafa ve Kemikler Cemiyeti (Skulls And Bones Society, SBS) 1832 yılında Amerika'da bulunan Yale Üniversitesinde kurulmuştur.

 Bu cemiyet Yale Üniversitesi'nde sınıf arkadaşı olan William Huntington Russell ve Alphonso Taft tarafından kurulmuştur. Kendileri dışında 13 Yale öğrencisi ile toplamda 15 kişilik bir üye topluluğu ile bu cemiyeti hayata geçirmişlerdir.

 SBS'e gizliliğe oldukça fazla önem veren bir cemiyet olduğu için üye seçimi ve sayısını katı kurallarla gerçekleştirmektedir. Buna göre; her yıl 15 üyenin katılabildiği bu cemiyete seçilebilmek için Yale Üniversitesi'nde son sınıf öğrencisi olmak yeterli değildir. Cemiyetin en büyük şartı; seçilecek kişinin WASP (Beyaz; Anglo Sakson ve Protestan) olmasıdır. Hatta bunun için kişinin 6-7 kuşak öncesi dahi incelenmektedir.

Kurukafa ve Kemikler Cemiyeti'nin Merkezi (Eski Yale Kampüsü)


Eski Yale Kampüsü
 
  Resimde de gördüğünüz üzere, SBS üyeleri 1856 yılından beri her Perşembe ve Pazar günleri burada toplanırlar. Mezar adını verdikleri bu yer Kurukafa ve Kemikler Cemiyeti'nin merkezidir. İnsanoğlunun fani olduğunu hatırlatmak amacıyla çeşitli ritüeller gerçekleştirmek için kullanılmaktadır.

  Bu yapının duvarlarında Almanca olarak "Wer War Der Thor, Wer Weiser, Wer Bettler Oder, Kaiser?” ve “Ob Arm, Ob Beich, im Tode gleich" ("Kim Thor (Şimşek Tanrısı), Kim Bilge, Kim Dilenci ya da Kim İmparator idi?" "İster Fakir İster Zengin, Ölümde Hepsi Aynı İdi") yazıları çeşitli kısımlarda geçmektedir.

Saatin solunda duran kişi George Herbert Walker Bush (George W. Bush'un babası)

  Cemiyet üyelerinin her birine ait özel bir kod ismi bulunmaktadır. Kendilerini Şovalye ünvanı ile ödüllendiren bu üyeler, dünya üzerindeki diğer insanların barbar olduğunu gösterirler. Ayrıca bir diğer önemli detay ise; Mezar adı verilen bu binanın içerisinde bulunan tüm saatler kasıtlı olarak 5 dakika ileri olarak ayarlıdır. Bunun amacı da, gerçek dünyadan daha farklı bir dünya da olduklarını göstermektir.

  Kurukafa ve Kemikler Cemiyeti'nin aslında Alman İlluminatisi'ne bağlı olan bir örgüt gibi görülmektedir. Bu hem doğru hemde tamamıyla yanlış bir düşüncedir. Çünkü İlluminati örgütü hem yaş hemde mesleki açıdan oldukça yüksek olan bir oluşumdur. SBS ise bunun tam aksine, üyelerinin öğrencilerden meydana geldiği bir örgüttür. Ancak İlluminati ve Masonluk'tan etkilenerek kurulduğu söylenebilir (Sistem ve uygulanan ritüellerden ötürü).

SBS'e son 150 yıl içerisinde üye olanların sayısı 2500'ü geçmiş bulunmaktadır. Bu üyelerin pek çoğu kritik konumlarda görevlendirilmiştir. Böylece dünyayı yönetebilen örgütler arasındaki yerini almıştır.

En Ünlü SBS Üyeleri


Senatör Prescott Bush (George H.W. Bush’un babası)
Başkan George H.W. Bush
Başkan George W. Bush
Başkan William H. Taft
Senatör John Kerry
Senatör David Boren
Senatör John Heinz
Yazar Archibald McLeish
Akademisyen Robert McCallum
Süper zengin William Draper
William F. Buckley
SEC Yönetim Kurulu Başkanı William Donaldson
TIME yayıncısı Henry Luce
W. Averell Harriman


 Bana Destek olmak İçin Lütfen Youtube Kanalıma Abone Olmayı Unutmayın..

Youtube Kanalım  >>> Eyüp Ertaş

24 Aralık 2013 Salı

Rothschild Para İmparatorluğu



  Kara para üzerine kurulu ‘Rothschild İmparatorluğu’ zaman içinde İngiliz ve Fransız Merkez bankaları ile Amerika’daki Federal Rezerv bankalarının sahibi olmuştur. Serveti dünya serv...etinin yarısı olarak tahmin edilen bu ailenin 1940 yılındaki serveti ABD GSMH’nın iki katı olmuştur. Dünyada tek bir Yahudi imparatorluğu kurulması amacına çalışan aile, Waterloo Deniz Savaşı, Amerikan İç Savaşı, I. ve II. Dünya Savaşlarından büyük paralara kazanmış ve Rusya’da Bolşevik Devrimi’ni finanse etmiştir. Elinizdeki kitap tarihçesi, serveti ve sahip olduğu kurumlar net bilinmeyen ailenin başlangıcından henüz Amerika’nın I. Dünya Savaşı’na katılmadığı 1940 yılına kadar olan olayları anlatmaktadır. Bu kitapta küreselleşme, AB, Birleşmiş Milletler, serbest pazar ekonomisi, çok partili demokrasi ve savaşların kimlere ve nasıl hizmet ettiğini okuyacaksınız.

  Bu kitabı okuduktan sonra George Soros ve kaynağı bilinmeyen servetini, eski Sovyet cumhuriyetlerindeki Turuncu Devrimleri, İkiz Kuleler, Afganistan Savaşı bağlantısını, Taliban sonrası Afganistan’da artan afyon üretimini, yandaş medya kuramlarını, yabancı fonlarca desteklenen köşe yazarlarını, İslam ülkelerinde özgürlük hareketlerini ve Büyük Orta Doğu Projesi’ni insan ister istemez tekrar sorgulamakta ve bunların yüzyıllar önceden oynanmaya başlanan bir oyunun devamı olduğunu görmektedir.

  Rothschild finans imparatorluğunun kurucusu Mayer Amschel Rothschild 1812’deki ölümünde mal varlığım Yahudi ırkının yükselişi ve Dünya Yahudi İmparatorluğunun kuruluşu İçin bir vakfa devretmiştir. Bu vakfın en önemli prensipleri gizlilik, mal varlığının bütünlüğünün korunması, mirasçıları ve onların mirasçılarının mal varlığından müştereken yararlanmaları ve mal varlığının mirasçıların çoğunluğu karşı çıkmadığı sürece en büyük oğlun en büyük oğlu tarafından yönetilmesidir.

  Yahudi Protokolleri olarak bilenen belgeler ile Komünist prensipler amaç ve niyet açılarından birbirleriyle aynı olup tüm dünyanın kontrolünü ele geçirmeyi amaçlarlar.
Çağlar boyunca aşağılanan ve zulüm gören İsrailoğulları güce ulaşmak için çırpınmışlardır ve artık amaçlarına ulaşmış gibidirler. İsrail oğulları artık melun Hıristiyanların ekonomik yaşamlarını kontrol etmektedirler ve güçleri siyasiler ile yaşadıkları ülkelerin yaşamlarım etkilemektedir.

  Talmud Yahudilerin şeriatı ve kutsal kitabıdır. Talmud Yahudilerin dini önderleri ve hahamlarınca tanımlanan ve açıklanan medeni kanun ve din kitabıdır. Talmud gerçeği adlı kitaptan alıntı. Midrasch Talpioth (sayfa 225) der ki: ‘İsrail’in zaferi için Tanrı onları insan suretinde yarattı. Ancak Yahudi olmayanlar sadece Yahudiler tarafından gün ve gece yönetilmek için yaratılmışlardır. Ve onlar bu hizmetlerinden kurtulamazlar. Onlar hayvan ve insan suretlerinde Yahudi Kralı’nca güdülmek üzere yaratılmışlardır.

  Talmud bize Hz. İsa’nın kadınların adet günlerinde anne rahmine düşmüş biri olduğunu söylemektedir. Talmud bize onun Hz. İsak’ın şeytani oğlu Esau’nun ruhunu taşıdığını, onun aptal, tam bir dolandırıcı, baştan çıkarıcı olduğunu, çarmıha gerildikten sonra Cehennem’e gömüldüğünü ve takipçileri tarafından putlaştırıldığını söylemektedir.

  İlluminati bir Yahudi olan Adam Weishaupt tarafından kıta Avrupa’sı Mason Örgütü’nün bir kolu olarak kurulmuştur. Illuminati’nin amacı dünyada din, hükümet, mülkiyet ve evlilik kurumlanılın ortadan kaldırılmasıdır. Bu amaç Yahudi İhtiyar Meclisi ve Yahudi Komünist Partisi’nin amacıyla örtüşmektedir.
Lionel Aylesbury’den İngiliz Avam Kamarası’na seçilmiş ancak İncil üzerine yemin etmek istemediğinden hiçbir zaman parlamentoya girmemiştir. Daha sonra bir kere daha seçimi kazanan Lionel yine aynı nedenle parlamentoya katılmayı ret etmiştir. Üçüncü seçilişinde parlamento kendisinin İncil yerine Eski Ahit üzerine yemin etmesini kabul etmiştir. Lionel Rothschild İngiliz Parlamentosu’na seçilen İlk Yahudi’dir. Yahudi Ansiklopedisi Cilt 10, sayfa 501-502 şöyle demektedir: 1885 yılında Nathan İngiliz Avam Kamarası’ndan Lordlar Kamarası’na geçerek ülkedeki Yahudi özgürlüğünü en üst seviyeye çekmiştir. 1940’larda İngiliz Lordlar Kamarası’nda melez Yahudiler dışında 60 Yahudi Lord bulunmaktadır.

  Nathan Rothschild’m 1820 yılında bahsedip övündüğüne bakılırsa kendisi aile servetini beş yıl içinde 3.000.000 dolardan 7.500.000.000 dolara taşımıştır. 1848’de bu aile dışındaki tüm bankaların toplam servetleri 362.000.000 frank iken Rothschild ailesinin Paris ayağının servet toplamı 600.000.000 frankın üzerindedir.

  Nathan’ın Londra merkezinde gerçekleştirdiği yılda % 500 servet artışının sürdüğü varsayılırsa ailenin Londra ayağının 1840 yılındaki serveti 100.000.000.000 dolardan fazla olacaktır. Tabii ki % 500 yıllık servet artışı sürdürülebilir bir başarı değildir. Fakat sadece % 10’luk yıllık artış ile bile ailenin Londra servetini 1840 yılında 20.000.000.000 doların üstüne çıkarmaktadır. Bu servet bu kitabı yazmamdan (1940) yüz yıl önce elde edilmiştir. 1940 yılında Rockefeller, Carnegie ve Ford firmalarının (Amerika’nın en büyük üç firması) toplam servetleri 2.000.000.000 doları geçmemektedir.
Protokol 2 ’den alıntı: Amacımıza hizmet ettiği sürece yalan , ihanet ve rüşvete devam etmeliyiz. Siyasette bize güç kazandıracak şekilde başkalarının servetlerine el koymayı öğrenmeliyiz.
Yahudiler borsadaki paniklerde kaybetmezler çünkü onların önceden haberleri vardır. Demin belirttiğim gibi panikler onlar için hasat dönemleridir.

  1907 yılında ise Rothschild kontrolündeki bankalar müşterileri olan ticari bankalar ve muhabir bankalara vadesi gelen mevduatlarını geri ödemeyi ret etmişler ve bu büyük bir bankacılık krizine neden olmuştur. Rothschild bankalarından mevduatlarını kurtaramayan ticari bankalar müşterilerine ödeme yapamaz olmuş ve tüm ekonomi kilitlenmiştir. Bu olay tüm bankaların toplanarak para ve kredi piyasalarım kontrol edecek bir sistem oluşturmalarını sağlamıştır.
Sidonia (Rothschild) 1844 yılında Coningsby isimli kitapta şunları söylemektedir: Hiçbir ceza kanunu veya işkence üstün ırkın zayıf ırk tarafından yutulmasına veya yok edilmesine neden olmayacaktır. İşkence yapan karışık ve melez ırklar sonunda yok olacaklar ve saf üstün ırk yaşamaya devam edecektir.
İlk Cizvitler Yahudi’dir. Batı Avrupa’yı iliklerine kadar ürküten Rus diplomasisi de Yahudiler tarafından kurulmuş ve idare edilmektedir Almanya’da şimdi hazırlanmakta olan büyük devrim de Yahudilerin ürünüdür çünkü bu ülkedeki tüm üst düzey akademik görevleri Yahudiler ellerinde tutmaktadırlar.
1869 yılında Prag’da yapılan cenaze töreninde Hahambaşı Simeon-ben-Ihuda’nm kabri başında şöyle söylenmektedir: Diğer büyük güç medyadır. Bazı fikirleri durmaksızın tekrarlayarak medya toplumda bu fikirleri gerçekler haline getirmektedir. Ve her yerde medya bizim elimizdedir.
7. Protokol’de şöyle denmektedir: Yahudi olmayanların hükümetlerini isteklerimiz doğrultusunda ve amacımıza hizmet edecek şekilde yönlendirmeliyiz. Medyanın büyük gücü sayesinde hükümetlerin çoğu zaten elimizdedir.

  Protokol 15’ten alıntı: Ölüm herkes için kaçınılmazdır. Ölümü amaçlarımıza karşı çıkanlar için hızlandırmak daha iyidir. Masonları öyle gizlilik içinde kullanmalıyız ki kardeşlerimiz dışındakiler yani kurbanlar amaçlarımızdan haberdar olmasınlar. Kurbanlar kendilerine verilen idam cezalarını fark etmeyecekler ve doğal nedenlerle öldüklerini sanacaklardır. Bunu bildiğimiz takdirde kardeşlerimiz bile amaçlarımızın karşısına çıkmayacaklardır. Amaçlarımıza karşı gelmemeleri için Masonların kalplerine kadar girmiş durumdayız. Hıristiyanları liberalizme teşvik ederken kendi halkımızı amaçlarımıza uymaya teşvik etmeliyiz.
Talmud Yahudilere “Yahudi olmayanların yaşamları Yahudilere aittir!” demektedir.
Kapitalist Sistem Piramittir..

Lobinin Başı Büyük Birader çıktı

  Son dönemde İngiliz The Economist dergisi ve Financial Times (FT) gazetesi Türkiye eleştirileriyle gündeme geliyor. Dergi ve gazetenin bu eleştirel politikasının mimarlarına bakıldığında ise bu yayınların tesadüfi olmadığı ortaya çıkıyor. Türkiye’de belki de birçok kişinin tanımadığı ancak dünyanın neredeyse hakimi konumunda olan Alman kökenli yahudi aile Rothschild’ler iki yayının da etkin ortağı. Rothschild ailesi Economist dergisi de dahil 12 şirketi çatısı altında bulunduran The Economist Group’un büyük oranda hissesini elinde tutuyor. Derginin yüzde 39.1′i aileye ait. Hatta Rothschild ailesinin iki üyesi Lynn Forester Rotshild ve Sir Evelyn de Rotshild The Economist Group’un yönetiminde. Group’un yüzde 50′si ise Financial Times’ın sahibi Pearson’ın portföyünde bulunuyor. Pearson Grubu’nun borsadaki hisselerinde ise Rothschild’ların ne kadar payı olduğu bilinmiyor. İki İngiliz kökenli basın organının da yayın politikalarının benzer olmasının altında bu ortaklık yatıyor. İki yayın organı da Rothschildler ve paydaşlarının ekonomik çıkarlarını duyuruyorlar.

Bankacılığı Kuran Aile

  Ailenin kökenleri 18. yüzyıla kadar uzanıyor. Ailenin tanınması 1744′te döviz değişimiyle uğraşan Amschel Moses Rothschild’in oğlu olan Mayer Amschel Rothschild’in Almanya’da doğumuyla başladı. Frankfurt’un Yahudi mahallesinde doğan Mayer, bir finans kurumu kurdu ve 5 oğlunu Avusturya, Fransa, İngiltere ve Napoli’ye yolladı. Asıl servet Baron Rothschild tarafından Londra’da yapıldı. Modern bankacılık sistemini kuran aile şimdi servetinin büyük bir bölümünü de petrolden sağlıyor. 1.500′e yakın ferdi bulunan ailenin toplam varlıklarının büyüklüğü tam olarak bilinmese de trilyonlarca dolar olduğu tahmin ediliyor. Aile üyeleri dünyanın en zenginler listesinde yok. Ancak sahibi oldukları şirketler düşünüldüğünde, Carlos Slim ve Bill Gates gibi isimler devede kulak kalıyor.

Siyonizmi Kurdu

  Küresel çapta üne kavuşan ilk zengin Yahudi Ailesi olan Rothschild’lar, bugün dünyada Yahudi Lobisi ve İsrail’le birlikte somut yapılanmaya dönüşen siyonist görüşün de en büyük hamisi. Adı Tel Aviv’in en büyük caddelerinden birine verilecek kadar bu ülkede saygı gören Aile, İsrail devletinin kurulmasında büyük rol oynadı. Aile, Osmanlı İmparatorluğu’nun çöküşünde de bir anlamda pay sahibi. Aile komşu ülkeleri sürekli finanse edip savaşa zorladı, içeride de ayaklanma çıkardı. II. Abdulhamid döneminde Aile üyeleri Siyonist Teşkilatı’nın kurucusu Theodor Herzl’i İstanbul’a göndererek, Osmanlı’nın dış borçlarını kapatmaya karşılık, Kudüs’ü istedi. O dönemde Osmanlı’nın en büyük borcu İngiltere’yeydi. Ülkenin Merkez Bankası’nın patronu da bu aileydi. II. Abdülhamid isteklerini kabul etmedi. Kısa bir süre sonra padişah Selanik’ten gelen, İttihat ve Terakkiciler’in kontrolündeki ordu tarafından bir darbeyle tahttan indirildi. Ardından İttihat Terakki yönetimindeki Osmanlı, Birinci Dünya Savaşı’na girerek Kudüs’ün de aralarında bulunduğu topraklarının çoğunu kaybetti.

Savaş Serveti
  
 Ailenin bir başka özelliği de tarih kitaplarında sıkça yer buluyor. Rothschild’lar tarihteki neredeyse bütün savaşların yaratıcısı ve finansörü olarak ün salmış bir aile olarak karşımıza çıkıyor. Zaten Aile hemen her savaştan sonra servetini daha da artırıyor. Ülkeleri borçlandırıp yüksek faizle para satıyorlar. Bilinen ilk büyük örneklerinden biri Avrupa’daki Napolyon Savaşları sırasında Aile’nin tutumu. Londra’daki Nathan Mayer Rothschild, İngiltere’nin savaş masraflarını neredeyse tek başına üstlendi. Yahudi olmasına rağmen Rothschild Ailesi Hitler’in geçmişinde de önemli bir rol sahibi. Finanse ettikleri Alman I.G Farben şirketi, Yahudi toplama kamplarında kullanılan ölümcül gazları Naziler için üretti. Öte yandan İngiliz Kraliyet Ailesi’ni Çin’le savaşa ikna etmeyi başaran Lord Rothschild, bu sayede çıkarılan “Afyon Savaşı”nın ardından HSBC‘yi Hong Kong’da kurdu. ABD’nin Irak’ı işgaline yol açan Irak Savaşı’nın dışında bu ülkenin 20′nci ve 21′inci yüzyılda çıkardığı bütün büyük savaşlarda, I ve II’nci Dünya Savaşı dahil bu Aile ve kontrol ettiği paranın adı anılıyor.
 

 Bana Destek olmak İçin Lütfen Youtube Kanalıma Abone Olmayı Unutmayın..

Youtube Kanalım  >>> Eyüp Ertaş

3 Aralık 2013 Salı

Masonluk





Yüzyıllardır şeytana taptıklarını inkar eden Masonlar, sonunda bunu kendi sitelerinde itiraf ettiler.

  Kökü dışarda olan ve Materyalizme dayalı dünya sisteminin mimarı olan, Masonların kirli yüzü bu sefer kendi itiraflarıyla ortaya çıktı.

  Özgür Masonlar Büyük Locası www.mason-mahfili.org.tr adlı resmi internet sitelerinde masonluğun tanımı, “Bir kötülük ya da şeytanlık yapma işi ve bu işi sık sık yapan kişilerin topluluğu veya dinsizlik” şeklinde yapıldı. Böylece Masonlar yıllarca gizledikleri kirli yüzlerini kendi elleriyle deşifre ettiler.

Siyonizmin Emrindeki Yapı


  Masonluk, Yahudi olmayan insanları gizli bir ‘dernek’ çatısı altında toplayıp eğiterek, onları herhangi bir sahada Siyonizm ve Yahudilik ideallerine hizmet eder hale getirmek için kurulmuş sapkın bir yapılanmadır. Masonluğun bir diğer önemli yönü, radikal Yahudi ulusçuluğu olarak tanımlayabileceğimiz Siyonizm ile olan bağlantısıdır.

  Kökleri Yahudiliğe dayanan Masonluk, şeytana tapınma ayinleriyle de sık sık gündeme gelse bunu her zaman reddetmişlerdi. İnsanları Yahudiliğe hizmet için köle haline getiren bu gizli oluşumun tek bir amacı vardır insanları ifsada sürüklemek. Yeryüzünde Allah’ın dinine açılan bütün savaşların arkasında bu yapı vardır.

Masonluk Meslek Olarak Gösterilmişti


  MİLLÎ Gazete daha önce de Masonluğun Açık Öğretim Sınavı’nda masum bir meslek olarak sunulduğunu ortaya çıkarmıştı. 2 Haziran Pazar günü saat 14’te yapılan Medya ve Etik dersi sınav kitapçığının 17. sorusu ‘Bilinen en eski meslek ilkesi hangisidir?’ şeklindeki sorunun ‘D’ şıkkında ‘Masonluğa kabul töreni ve yemini’ ifadesine yer verilmişti.

  Kökü dışarda olan ve kendilerini ‘Dünya Barışına’ adadıklarını iddia eden, işlevselliğine bakıldığında ise buna pek rastlamanın mümkün olmadığı Masonlarla ilgili Milli Gazete birçok kirli emellerini deşifre etmişti. Her defasında kendilerini adeta ‘melek’ gibi tanımlayan bu karanlık yapılanma bu sefer yakayı fena ele verdi. Kendi resmi internet sitelerinde ‘dinsizlik ve şeytanlık yapma işi’ şeklinde masonluğu tanımladıkları ortaya çıktı.

Şeytanlık Yapma


  Tek amaçları İslam’ı yok etmek olan bu karanlık yapılanmanın kendi sitelerinde masonluk tanımlamaları kısmında yaptığı açıklama aynen şöyle, “3.mecazi anlamda olmak üzere; bir kötülük ya da şeytanlık yapma işi ve bu işi sık sık yapan kişilerin topluluğu veya dinsizlik”. Bu yapılan tanım aslında kendi gerçek yüzlerini kendi elleriyle deşifre ettiklerini gözler önüne seriyor.

Türkiye’de 20 Bin Civarında Mason Var


  Türkiye’de düzenli veya düzensiz, tüm Masonik aktiviteler resmi hüviyetle ve yasalara uygunmuş süsü altında faaliyet gösteriyor.

  Günümüzde, yaklaşık 14.500 üyesi ile Hür ve Kabul Edilmiş Masonlar Büyük Locası, veya Türkiye Büyük Locası, Türkiye’nin ilk, en büyük ve tek düzenli Büyük Locasıdır. 6.800 üyeye sahip Özgür Masonlar Büyük Locası ve bu oluşum tarafından kurulan 700 üyeli Kadın Mason Büyük Locası da Mason ismi ile çalışan diğer derneklerdir

Masonların Amacı


  Masonluk, Yahudi olmayan insanları gizli bir ‘dernek’ çatısı altında toplayıp eğiterek, onları herhangi bir sahada Siyonizm ve Yahudilik ideallerine hizmet eder hale getirmek için kurulmuş sapkın bir yapılanmadır.

  Masonluğun bir diğer önemli yönü, radikal Yahudi ulusçuluğu olarak tanımlayabileceğimiz Siyonizm ile olan bağlantısıdır. Kökleri Yahudiliğe dayanan Masonluk, şeytana tapınma ayinleriyle de sık sık gündeme gelmiştir. İnsanları Yahudiliğe hizmet için köle haline getiren bu gizli oluşumun tek bir amacı vardır insanları ifsada sürüklemek. Yeryüzünde Allah’ın dinine açılan bütün savaşların arkasında bu yapı vardır.

Masonlar ve Geometri


  Masonlar için geometri çok önemlidir. Hayatları belli bir düzen içindedir ve bunlar sembollerine de yansımıştır. Gördüğünüz sembolü kısaca yorumlarsak bir pergel bir gönye ve bir ‘’G’’ harfi bunların anlamları ne bir bakalım. Masonlarda geometri ile ilgili çalışmalar yapmak üstünlük göstergesidir.

  Geometri, etimolojik bakımdan, Yunanca “geos” (yer, dünya) sözcüğü ile “metron” (ölçmek) sözcüğünün birleştirilmesinden oluşmuştur. Masonlukta birçok geometrik öğeye, yüzey ve uzay geometrik şekillere simgesel anlamlar verilmiştir.

  En önemli simgelerden biri olan G harfi, kimilerine göre “geometri” sözcüğünü temsil eder. Bu düşüncemiz de gönye ve pergelin olması büyük etkendir. Pergel ve gönye biliyorsunuz geometride kullanılan araç-gereçlerdir.

  Hür ve Kabul Edilmiş Masonlar Türkiye Büyük Locası’nın internet sitesinde gönye ve pergel sembolü hakkında şunlar yazar:

  “Genellikle Mason olmayanların da Masonluğun simgesi olarak bildikleri gönye ve pergel çok eski kaynaklara kadar gider. Bu birbiri üzerine yerleştirilen avadanlıklar sadece duvarcıların işaretleri değil, aynı zamanda en eski misterlerde bile bulunan ve çok yaygın sembollerdi.

  Örneğin Dürer’in Melankoli adlı tablosunda da bu sembolleri görmekteyiz. Bugüne kadar açıklaması yapılmayan bu tablodaki gönye ve pergel sembolünün çok eski zamanlardan gelen bir geleneğin devamı olduğu kuşkusuz.” (Semboller, Hür ve Kabul Edilmiş Masonlar Türkiye Büyük Locası, 2001)

  Açıklamda bahsedilen bu geleneğin kökeni binlerce sene öncesine dayanan Hiram Efsanesi’dir. Masonlar Hiram Usta’nın kullandığı bazı inşaat aletlerini ve malzemelerini sembol olarak benimsemişlerdir.

Sembollerin önemi, bir başka kaynakta Masonlar tarafından şöyle dile getirilir:


  “Günümüzde milyonlarca insanı aynı çatı altında, ayni ülkü uğruna toplayan Masonluk sembolsüz olamaz. Eğer Masonlukta semboller ortadan kalkarsa, üç asırdır ayakta duran bu yüce kuruluşun çökmesi işten bile değildir.” (Semboller, Hür ve Kabul Edilmiş Masonlar Türkiye Büyük Locası, 2001)

  Bu sembollere, ilk bakışta Masonlukla alakasız görünen pek çok yerde rastlamak mümkündür. Bazı ülkelerin bayraklarında, çeşitli şirket ve kuruluşların amblemlerinde, kimi derneklerin armalarında, bazı resim, kitap ve yayınların logolarında.

  Buralarda yer alan belirli semboller, oradaki Mason hakimiyetini diğer Masonlara haber verirler. Masonik sembollerin hangi kaynaktan geldiğine baktığımızda; sembollerin hemen hepsi Yahudi felsefesinin temeli olan Kabbala‘dan, Yahudi kaynakları ve efsanelerinden ve değiştirilmiş Tevrat’tan alınmıştır.

  Bu sembolleri İlluminati üyesi şarkıcıların kliplerinde de görürsünüz. Masonik damalı zeminler, kareler, üçgenler bunları her zaman her yerde vurguluyorlar. Masonluğun Derecesi ve Anlamlarını buradan bulabilirsiniz..

 

 Bana Destek olmak İçin Lütfen Youtube Kanalıma Abone Olmayı Unutmayın..

Youtube Kanalım  >>> Eyüp Ertaş

19 Kasım 2013 Salı

Tapınak Şövalyeleri - Masonlar

                                    



  1125 yılında Kudüs'ün yeni hıristiyan kralı, Hazret-i Süleyman'ın mabedinin bulunduğu yer olarak bilinen Mescid-i Aksa'yı bu örgüte tahsis etti. Bu olaydan sonra örgüt, Tapınak Şövalyeleri adını aldı ve hem dini hem de askeri bir tarikat olarak resmen tanınması için Papalık makamına başvurdu. Bu istek Papalık tarafından 1129 yılında kabul edildi.

Tapınak Şövalyeleri'ni oluşturanlar zamanın aydın asilzadeleriydi. Bu nedenle sadece Kudüs ve civarında değil, güney Fransa ve Paris'te de kısa sürede örgütlendiler. Bunun için gerekli parayı da Avrupa ile Ortadoğu arasındaki ticarete aracı olarak elde ettiler.

Çek ve kredi mektubunu ilk uygulamaya koyanların Tapınak Şövalyeleri olduğu söyleniyor. Bu uygulama sayesinde Ortadoğu'ya mal almaya giden Avrupalı tüccarlar yanlarında para taşımadıkları için korsanlara ya da eşkıyalara karşı kendilerini güvende hissediyorlardı.

Tapınak Şövalyeleri ayrıca bankerlik ve ticarete de el attılar. Öyle ki Fransa kralının resmi bankacısı odular hatta krala borç verme konumuna geldiler. Bu örgütün Ortadoğu'da başarılı olmasının bir nedeni de verdikleri sözde durmaları ve dürüst olmalarıydı.

Bu özellikleri sayesinde Arap tüccarlar arasında itimat sağladılar.
Tapınak Şövalyeleri, Hasan Sabbah'ın Haşhaşiler örgütü ile de temas kurdular. Bu temas sayesinde de bir örgüt olarak nasıl gizli kalacakları ve örgüt üyelerinin birbirlerini tanımak için işaretleşme kodu kullanmaları hakkında fikir sahibi oldular.

Ve kendilerine uyguladılar. Örneğin, el sıkışırken işaret parmağının karşısındakinin bileğine teması Tapınak Şövalyeleri'nden olduğunun parolasıydı.

Kudüs müslümanlar tarafından geri alınınca Tapınak Şövalyeleri merkezlerini Paris'e taşıdılar. Seine nehri kıyılarında, Louvre Sarayı'nın yakınında yüksek bir kale inşa ettiler. Bugün bu kale yok ama burası hala Tapınak Mahallesi diye anılıyor.


Tapınak Şövalyeleri'nin geçici sonları

Bu kale ya da mabed, ticaret ve bankerlik faaliyetleri sayesinde gitgide

zenginleşen örgütün hazinelerinin korunduğu esrarengiz bir yer halini aldı. Çünkü halk, örgütün Hazret-i Süleyman'ın hazinelerinden daha zengin olduğuna inanıyordu. Bu söylenti sadece halkın değil, İngiltere ile savaştan yeni çıkan ve bu örgütten aldığı borcun faizini ödeyemeyen Fransa'nın üst düzey yetkililerinin hırslarını kamçılıyordu.

Bu durum, hazine ve adalet bakanlarını, Fransa'nın çaresiz kralı Filip'i, Mabed'in efsanevi hazinesine elkonulması için ikna etmeye yönlendirdi.

Ancak Filip'e, Papalık makamının onayladığı ve hıristiyanlığa büyük
hizmetleri olan bu dini-askeri tarikatın mal varlığına el koymak hiç de kolay gibi görünmüyordu. Üstelik 1306 yılında yaptığı devalüasyonda ayaklanan halkın öfkesinden kurtulmak için uzun süre Mabed'e sığındığını da unutamıyordu.

Fakat bakanlar, stratejiyi belirlemişti; önce bu tarikat hakkında bir iftira uydurulacak ve Papa, tarikatı kapatmaya mecbur bırakılacaktı. Daha sonra da Papa ile anlaşma yapılabilirdi. Papa'nın bu komploya karşı isteği ise, Fransa'nın, şövalyelere atılacak iftiranın Vatikan tarafından resmileşmesi için destek vermesi olabilirdi.

Kral, bakanlarının ısrarına dayanamadı ve13 Ekim 1307'de bütün şövalyeler tutuklandı. Suçları; dinden çıkmak, İsa'ya hakaret etmek, rezil ayinler düzenlemek, homoseksüel olmak ve Baphomet adını verdikleri bir puta tapmaktı.

Bu ağır suçlamalar karşısında Papa'ya da tarikatı kapatmaktan başka seçenek kalmıyordu.

Maalesef Fransa kıralı Filip bu operasyondan umduğunu bulamadı; Fransa'yı kalkındıracağını ümit ettiği hazineye erişemedi. Çünkü, yine halk arasında oluşan efsaneye göre, mabedin üstad-ı azamı, saraydaki ajanı sayesinde bu operasyonu haber almış ve tarikatın dillere destan hazinesini gizlice başka bir yere götürmüştü.

Bugün bile bulunsa Fransa'yı dünyanın en zengin devleti haline getireceğine inanılan bu tarikatın hazinesinin araştırılması için her yıl örtülü ödenekten bir miktar paranın ayrıldığı, bir zamanlar Fransa'da dedikodu konusu edilmiş.

Papa V. Clement operasyondan bir ay kadar sonra (22 Kasım 1307) hıristiyan aleminin bütün prenslerine, yönetimleri altındaki topraklarda bulunan tüm Tapınak Şövalyeleri'nin tutuklanmasını emreden bir tebliğ yayınladı.

Tutuklanan şövalyelerin büyük bir kısmı yapılan her türlü işkenceye rağmen suçlamaları kabul etmeyerek öldüler. Bir kısmı da işkenceye
dayanamadıklarından ve sonlarını çabuklaştırmak için suçlamaları kabul ederek idam edildiler.

Papa V. Clement, 2 Mayıs 1312'de Tapınak Şövalyeleri Tarikatı'nın kapatılmış olduğunu resmen ilan etti. Ancak kapatılma kararında suçlamaların hiçbiri yer almıyor sadece "kilisenin hayrına olduğu" belirtiliyordu. Tebliğde dikkat çeken bir başka karar da, şövalyelerin bütün mallarının, Kudüs'ten beri bu tarikatın rakibi olan Hospitalier (Misafirperver Şövalyeler) Tarikatı'na devredilmesiydi. Bu da Filip için ikinci bir darbe oldu.

Tapınak Şövalyeleri'nin üstad-ı azamı ile üç yardımcısı ise yedi yıl sonra, 18 Mart 1314'te son kez mahkemeye çıkarıldılar. Karar, ömür boyu hapis oldu ancak suçlamaları reddedip karara itiraz ettikleri için üstad-ı azamı ile üç yardımcısı yakılarak idam edildiler.



Tapınak Şövalyeleri'nin yeniden dirilişi

Fransa Krallığı'nın zulmünden İngiltere ve Orta Avrupa'ya kaçanlarla daha sonra bunlara katılanlar "Serbest Masonlar" adı altında tarih sahnesine tekrar çıktılar. Son üstadlarının talimatıyla, inşa edilmekte olan kilise ve katedrallere başvurarak hiçbir loncaya bağlı bulunmayan duvarcı olduklarını beyan edip işe girdiler.

Fransızca'da duvarcı, "maçon" (mason diye okunuyor); bir yere bağlı olmayan, hür, serbest ise "franc" (fran diye okunuyor) demek. Franc-maçon da serbest masonlar anlamına geliyor.
Serbest Masonlar'ın Fransa Krallığı'ndan intikam almak için Avrupa genelinde örgütlenmeleri zaman aldı.

17. yüzyıldan itibaren toplumun, sivil ve askeri idarelerin köprü başlarını tutmaya, saraylarda önemli mevkiler elde etmeye, kıralların harimine kadar sızmaya başladılar. Fransa'yı artık başka bir hanedan yönettiği halde, ataları olan Tapınak Şövalyeleri'nin intikamını almaya kararlıydılar.

İntikam sadece hanedanlardan değil, Kilise'den de alınacaktı. İşte nesilden nesile geçen, yeminle korunmuş olan amaçları budur.
Duvarcı Masonlar'ın sayıları 16. yüzyıldan sonra azalmaya başlar. Bunun bir nedeni duvarcıların, Tapınak Şövalyeleri'nin bekar kalmak için yemin etmiş dindar üyeleri olmalarıdır. Diğer nedeni de katedrallerin ve büyük kiliselerin inşaatlarının azalmasıdır.

Çare olarak, bizzat duvarcı olmamakla birlikte Tapınak Şövalyeleri'nden miras kalan idealleri benimseyenler de "duvarcı olarak" "Kabul Edilmiş Masonlar" unvanıyla bu hınç ve intikam kervanına kabul edildiler.

Serbest ve Kabul Edilmiş Masonlar ilk toplantılarını 1717'de İskoçya'da yaptılar.

Amaçları başta Fransa hanedanı olmak üzere bütün hanedanların egemenliklerine son vermek ve kilisenin gücünü kırmaktır. Avrupa'nın her yerinde özellikle de Fransa'da pek çok Mason locası büyük bir gizlilik içinde faaliyete geçer.

Osmanlı İmparatorluğu da bu uygulamalardan nasibini alır. İlk mason locası 1767'de İstanbul'un Galata semtinde açılır. Masonların gücünü ve stratejisini iyi değerlendiren İngiltere, Hollanda, Prusya ve Rusya kıralları mason localarının kendi ülkelerinde kurulmasını destekleyip kendileri dahi mason olarak tehlikeyi geçiştirirler.

Tapınak Şövalyeleri'nin gecikmiş intikamı

Serbest ve Kabul Edilmiş Masonlar, Tapınak Şövalyeleri'nin varisi olarak Fransa Krallığı'ndan ve Kilise'den intikam almak için 65 yıl Fransız İhtilali'nin altyapısını hazırlarlar. Özellikle Paris'te pek çok yeni loca açılır. Yazar, filozof, bilim adamlarından vara-yoğa itiraz eden, inatçı ve saldırgan tipler özenle seçilerek mason yapılır.

14 Temmuz 1789 günü patlak veren ihtilal 10 yıl sürer. Kıral ve kıraliçe idam edilir. Kilisenin mallarına el konulur.

"Hıristiyanlıktan Arındırma Yasası" kabul edilir. Bundan böyle devlet artık laik olur. Takvim ve yılbaşı, hıristiyan kökenli oldukları gerekçesiyle değiştirilir. "Akıla tapınma" devletin resmi dini olur. Hatta "Tanrıça Akıl" adına Paris'te resmi ve görkemli ayinler bile düzenlenir.

Masonlar, hanedandan ve kiliseden intikamlarını almışlardı; peki, bundan sonra neyle meşgul olacaklardı?
İlk Serbest Masonlar duvar örmedeki becerilerine göre çırak, kalfa, usta şeklinde üçlü derecelendirmeye tabiydiler. Ancak duvarcılığın yapılamaması ve masonların sayısını arttırmak için duvarcı olmayanların da localara kabul edilmesi, mason idarecileri farklı ve esrarengiz stratejilere yöneltti.

Masonik dereceler 3'ten 33'e yükseltildi ve 4. ila 33. derecelere felsefi derece denildi. Yani, bundan böyle ilk üç dereceye giren Mavi Localar masonların avamına, diğer dereceleri içeren Kırmızı Localar masonların havassına ve 33. dereceden ancak bazı masonların girebildikleri Kara Loca da masonların hassülhavassına (yani kaymağın kaymağına) hitap edecektir.

Ama bu kast sistemi, eşitlik ve demokrasiyi savunan masonluğun dejenere olmasının da bir göstergesidir.

Artık masonların değişmez idealleri de kalıplaşmıştır.

1) Masonluğun otoritesi hariç olmak üzere bütün şahsi otoritelere karşı savaş ve bunun doğal sonucu olarak da cumhuriyetçi idare sisteminin (masonların denetiminde kalması şartıyla) her ülkede hükümran olması,

2) Masonluğun oluşturduğu din hariç olmak üzere dini her otoriteye karşı savaş,

3) Büyük Fransız İhtilali'nden her yerde, özellikle de eğitimin her kademesinde hayranlıkla sözedilmesi,

4) Her konunun laiklik, akılcılık ve eşitlik ilkeleri içine alınmasının temini.
Tapınak Şövalyeleri tarikatı da, onun varisi olan Serbest ve Kabul Edilmiş Masonlar tarikatı da musevi-hıristiyan medeniyetinin bir ürünüydü ve geçmişlerine, tarihlerine yönelik efsaneler de doğal olarak bu medeniyetten doğdu.

Örneğin masonluğun kökenini gizlemeye yönelik meşhur Hiram Usta Efsanesi gibi pekçok efsane Tevrat, Talmud, Kabala kökenli musevi unsurlar olarak masonluğa girdi. Ancak bunlara bakıp da masonluğun, yahudiliğin bir uydurması olduğunu söylemek hiç de isabetli değildir. Çünkü bazı localar eski Yunan ve Mısır düşüncesinden alıntılar yapabiliyordu.

Başlangıçta yani masonluk henüz üç derecelikken dini ritüellerin varlığından sözetmek mümkündü.

Ancak 33. dereceden masonun hiçbir dini inancı olmayan, ama hangi itikat olursa olsun o itikadın samimi taraftarıymış gibi görünmesini beceren bir insan portresi çizmesi gerekmekteydi.

Gerçi Avrupa'da hürriyet ve hayat hakları sınırlandırılmış, aşağılanmış olan musevi cemaatlerinin, masonlar tarafından Fransız İhtilali'nin sloganı haline getirilen Bağımsızlık-Eşitlik-Kardeşlik sloganı karşısında ümide kapılmamaları imkansızdı.

19. yüzyılın başlarından itibaren her ülkede musevi cemaatinin ileri gelenleri Mason Locaları'na üye oldular. 

 Bana Destek olmak İçin Lütfen Youtube Kanalıma Abone Olmayı Unutmayın.. Youtube Kanalım  >>> Eyüp Ertaş

14 Kasım 2013 Perşembe

İlluminati Ve Sanatçılar


İlluminati Ve Sanatçılar

İlluminati, ‘Aydınlanmış Olanlar’ anlamına gelmektedir. Topluluğun kuruluş amacı cehaletle, baskıcılıkla ve kilisenin dogmalarıyla mücadele etmekti. Her ne kadar asıl amaç, aydınlanarak dinsel dogmalardan uzak, hür düşünceyi ve Newtoncu pozitif bilimin önünü açmak idiyse de, daha sonraları gizli siyasi amaçları olduğu öne sürüldü. İlluminati dünya siyaset tarihinin belki de zaman içerisinde üzerine en fazla komplo teorisi üretilmiş topluluğu halini almıştır.
trans5 İlluminati Nedir?
İlluminatinin Kuruluş Amacı
İlluminati tarikatının kuruluş kökeni şu şekilde ifade ediliyor: ‘Kilisenin düşünce tarzına ve dayatmalarına büyük bir antipati besleyen Galileo Galilei, bir topluluk kurarak bu dogmalarla mücadele etmek ve parlak gençleri ve aşırı derecede zeki insanları bünyesinde toplayarak onlara özgürlüğün, hür düşüncenin ve aydınlanmanın faziletlerini aşılamak istiyordu. 1774 yılında Mason olan Weishaupt, bu emellerinin Masonluk içerisinde var olduğunu görse de, Masonluğun emellerinin ve felsefesinin siyasetler üzeri olması itibariyle ve Almanya’daki kilise/cizvit egemenliğini sona erdirmek istemesinden ötürü, bu doğrultuda bir topluluk kurmaya karar verdi ve kendisi gibi düşünen 11 arkadaşıyla beraber 1776 yılında Illuminati’yi kurdu.
10 kişinin dünyayı yönetme gibi planları olan- ki yönettiğide söyleniyor. İşte üyelerinin ise zengin ünlü ve güçlü kişilerden oluştuğu söyleniyor. Amaçları ”Yeni Dünya Düzeni” felsefesini yapmak yani Dünya’nın hiç bir din tarafından yönetilmesini istemiyorlar. Bir nevi şeytana inanıyorlar. Dikkat ederseniz şarkıların bazılarında hep ”New World Order” kelimesi geçer.

BONO

bono4 İlluminati Nedir?

MADONNA

madonna4 İlluminati Nedir?

LİSA LOPES

lisalopes3 İlluminati Nedir?

Lady GAGA

gaga3 İlluminati Nedir?

Rihanna

rihanna2 İlluminati Nedir?

Beyonce

beyonce İlluminati Nedir?
beyonce2 İlluminati Nedir?

Jayz

illuminatijayz İlluminati Nedir?

Britney

britney İlluminati Nedir?

KARŞI ÇIKANLAR

Eminem, Tupac , Michael Jackson, Bob Marley gibi ünlüler bu sistemin farkındaydılar ve önüne geçmek için savaş verdiler.
EMİNEM DIŞINDA HEPSİ ÖLDÜ !
Micheal Jackson’ın ‘They Don’t Really Care About Us’ adlı ‘yasaklanan’ videosunu izlediğinizde farkına varırsınız.
TEK GÖZ sembolü içeren bir duvarın önünde şarkının ‘beni korkutmaya çalışıyor, beni öldürmek istiyorlar’ dizelerini söyler MJ.
jacksonilluminati İlluminati Nedir?
Micheal Jackson’ın ‘They Don’t Really Care About Us’ adlı ‘yasaklanan’ videosunu izlediğinizde farkına varırsınız.
TEK GÖZ sembolü içeren bir duvarın önünde şarkının ‘beni korkutmaya çalışıyor, beni öldürmek istiyorlar’ dizelerini söyler MJ.
Daha sonra yeniden duvarın önünde ‘Ama asla beni ele geçiremeyecekler’ demiştir.(Şarkı sözlerinin bu tek gözlü duvarın önüne gelmesi imkansız.)
kirmizikadin İlluminati Nedir?
Eminemde ilk söhret olmaya başladığında bu illetin içerisindeydi. Ancak son albümünde ve baba olduktan sonra cok degisti. Rihanna ile yaptığı düette, Rihanna hayranlarını kendi tarafına çekmek amaçlıydı. Çünkü Eminem bu sisteme karsı çıkmaya başlayınca medya vb. basın organları tarafından sindirilmeye başlandı. Ve eger susmazsa bu sekilde sesini duyurmaya devam ederse maalesef sonu   Micheal Jackson gibi olacak…
Eminem’in, Lady Gagaya ödül verdiği sıradaki korku dolu baskıslarını kıyafetinin çirkinliğinden mi sanıyorsunuz? Tabii ki Hayır.
O kıyafetteki mesajdan dolayı dehşete düşmüştü ki son zamanlarda tehdit aldığı söyleniyor.

   

 Bana Destek olmak İçin Lütfen Youtube Kanalıma Abone Olmayı Unutmayın..

Youtube Kanalım  >>> Eyüp Ertaş

7 Kasım 2013 Perşembe

YILAN SEMBOLİZMİ





  Şeytan Adem as'ın Allah'ın ona verdiği ilk harf olan, elif harfini düz çizgiyi şekillendirip, eğerek, bükerek, diğer harfleri meydana getirdiğini görünce Adem a.s'ın yeni bir ilim öğrendiğini anladı. Bu çizginin kıvraklığını görüp Adem'in ilim öğrenmesine vesile oluyor diye" S "harfine düşman oldu.

"S" harfi Latin kabalasında yılanı,yani şeytanı temsil eder.
"S" harfini çıkardığı seste yılan tıslamasını (sssss..) duyabilirsiniz.

Yılan şeytanın sembolüdür oysa Allah'ın yarattığı masum sürüngen bir hayvadır.

Sinsi betimlemesinin kaynağı şeytandan gelir. Yoksa yılan Allah'ın ona verdiği fıtratı yaşar.

Son derece kompleks bir sembol(eski mitlerinde en önemli sembolü)

Yılan gizem, bilgi, güçtür, uyanıklıktır, kurnazlıktır (gnostik ekolde)

Şifa ve zehir(koruyucu ve yokedicidir)

Yer altında yaşadığı için yeraltı dünyasının sembolü.

Hayatının bütün çoğunluğunu yer altında saklanarak geçirir,dünya yüzeyinin altında oyuklarda yaşar.Aynı zamanda derisi dökülüp kendisini sürekli yenilediğinden reenkarnasyonla ilişkilendirilmiş.

Yılanlar ve ejderhalar eşiklerin, mabetlerin, hazinelerin, ezoterik bilginin ve ay tanrıçasının koruyucusudur. (Antik Mısır inanışında)

KUYRUĞUNU ISIRAN YILAN; kuyruğu ağzında (kundalini) evren şeklini almış yılan en eski evren sembolüdür. Hayatın devr-i daimi,o yenilenen ve yeryüzünün derinliklerinin üstadıdır.

Kuyruğunu Isıran Yılan'ın modern tıbbın sembolü olarak seçilmesi de ilginçtir. Masonların kurduğu modern tıpta, şifa vermekten çok insan ırkını kırma amaç edinilmiştir.

Mısır firavunları yılanı başlarında taşırdı (KOBRA başlık) diğer anlamı, sırları bilen çözen..

Çıngıraklı yılan; Aztek ve Mayalarda ortaya çıkar, toprak ananın sembolü.

 Bana Destek olmak İçin Lütfen Youtube Kanalıma Üye Olmayı Unutmayın.. Youtube Kanalım  >>> Eyüp Ertaş