23 Haziran 2014 Pazartesi

Gökyüzünün Tabakaları

 

 

Birbirleriyle uyumlu bir şekilde (tabakalar halinde) yedi göğü yaratmış olan odur. Merhametli olanın yaratmasında hiçbir uygunsuzluk göremezsin. Gözünü çevirip gezdir. Herhangi bir çarpıklık(çatlaklık) görüyor musun? (67: 3)

 

  “Gök” diye çevirdiğimiz Arapça’daki “sema” kelimesinin aynen Türkçe’deki “gök” kelimesi gibi tüm Dünya’nın üstünü tarif ettiğini daha önce söyledik. Nasıl Türkçe’de “gökteki bulutlar” tamlamasında göğü Dünya’nın yakın üstü olarak, “gökteki yıldızlar” tamlamasında ise göğü, Evren’in tümü olarak kullanıyorsak, aynı şey Arapça’daki “sema” kelimesi için de geçerlidir. Bu yüzden Kuran’ın göğün yedi kat olduğu açıklamasıyla, Evren’de yedi ayrı tabakanın, yedi ayrı boyutun veya yedi ayrı çekim alanının olduğu düşünülebilir. Fakat Dünya’nın Atmosfer’ini incelediğimiz zaman çıplak gözle sıradan bir yapıda olduğu zannedilebilecek olan Atmosfer’in, apayrı tabakalardan oluştuğunu farkediyoruz.

 

 Ayette “birbiriyle uyumlu bir şekilde” diye tercüme ettiğimiz tabaka kelimesi hem bu anlama, hem de “tabakalar halinde” anlamına gelmektedir. Nitekim bu kelime Türkçe’ye de geçmiştir ve “mutabık” kullanımıyla ilk anlamı, “tabaka” kullanımıyla ikinci anlamı ifade etmektedir. Ayetin ifadesiyle Atmosfer’imizin uyumlu, farklı tabakalardan oluştuğu gerçeği tamamen mütabıktır (uyumludur). Peygamberimiz dönemindeki bilim seviyesiyle ile bu gerçeğin bilinmesi imkansızdır. Atmosfer’in bu şekilde tarifinin rastgele bir şekilde söylenen bir ifadeyle uyum göstermesi de akla aykırıdır. Görüldüğü gibi Kuran’daki bu ayetin en azından bir işareti Atmosfer’deki tabakalardır. Ayrıca tüm Uzay’da da farklı tabakalar, farklı boyutlar olduğu da düşünülebilir.

 

 Allah’ın ayrı ayrı tabakalar yaratması ve bu tabakaların birbiriyle uyumu, atomun mikro seviyesinden makro seviyesindeki Evren’imize kadar gözlemlenebilen bir olgudur. Atomu incelediğimizde de çekirdeğin etrafında elektronların oluşturduğu tabakalara, yörüngelere rastlarız. Atomun içindeki bu yörüngelerin maksimum yedi tane olabilmesi, yediden fazla yörüngeli atomun bulunmaması da ilginçtir.

 

 Yedi sayısının diğer bir özelliğine de dikkat etmemiz gerekir. Arapça’da yedi sayısı aynı zamanda çokluğu ifade etmektedir. “yedi tabakalı gök” tabiriyle “yedi adet gök” anlaşılabileceği gibi “birçok gök” de anlaşılabilir. Arapça’daki bu özelliği tarih boyunca birçok araştırmacı belirtmiştir. Ayrıca Kuran’da Lokman Suresi 21. ayette “yedi deniz” tabiri geçmesi, Tevbe Suresi 80. ayette Peygamber’e hitaben “Onlar için yetmiş kez af dilesen de Allah onları affetmeyecektir.” denmesi; yedi, yetmiş sayılarının Türkçe’deki yüz sayısı gibi çokluk ifade etmek için de kullanıldığı kanısını güçlendirmektedir. 7 rakamının benzer şekilde kullanımına eski Yunan’da ve Roma’da da rastlayabiliriz.

 

ATMOSFER’İN TABAKALARI VE HİZMETLERİ


 Atmosfer’i incelediğimizde birbirinden ayrı tabakalar halinde katmanlarının olduğunu görüyoruz. Atmosfer’in bu katmanları Dünya’mızda hayatı olanaklı kılmaktadır. Bu tabakalardan herhangi birinin yokluğu Dünya’daki hayatı sekteye uğratacak ve canlılığın yok olmasına sebep olacaktır. Evren’in her yerinde kusursuz sanatını gösteren Allah, Atmosfer’de yarattığı tabakalarda da sanatını göstermekte ve buna ayetlerle dikkat çekmektedir. Her tabaka kendisine verilen görevi yerine getirmekte ve Atmosfer’in katmanları arasında paylaştırılan iş bölümüne uyumlu bir şekilde katılmaktadır. Atmosfer’deki cansız atomların bilinçli bir varlık gibi insana hizmet etmeleri, Allah’ın bizlere olan merhametinin bir sonucudur. Alıntıladığımız ayette Allah’ın merhametinin vurgulanması bu dediğimizi desteklemektedir.

 Atmosfer’in Dünya’mıza en yakın katmanı Troposfer’dir(1). Bu tabakanın kalınlığı kutuplarda 6 km’ye kadar inmekte, ekvatorda 12 km’ye kadar çıkmaktadır. Hava olayları Troposfer’in 3-4 km’lik kısmında oluşur. Atmosfer’in gazlarının %75’i bu katmandadır. Troposfer’in üzerinde 50 km. kadar yüksekliğe uzanan Stratosfer (2) vardır. Üçüncü olarak Ozonosfer (3), Ozon Tabakası olarak da anılır ve canlılar için öldürücü etki yapan mor ötesi ışınları tutar. Bunun üzerinde Mezosfer(4) vardır. Mezosfer’in üstünde Termosfer(5), Termosfer’in üzerinde yeryüzünden 500 km kadar yükseklikteki İyonosfer(6) vardır. Bu tabaka radyo dalgalarını yansıttığı için yeryüzündeki haberleşmeyi mümkün kılmaktadır. Atmosfer’in en üst katı ise Ekzosfer’dir(7) ve 10000 kilometreye kadar uzanır. Bu katmanda gaz oranı iyice azalmış ve iyonlara ayrılmış durumdadır. Görüldüğü gibi Atmosfer’i 7 tabakaya ayırıp incelememiz mümkündür. Fakat bazı araştırmacılar eğer bu tabakalardan bir kaçını birleştirip incelerlerse 7 sayısının değişmesi mümkündür. Fakat o zaman da ayetteki 7 sayısının çoğul ifadesi düşünülüp, ayetin mucizevi işaretinde bir değişiklik olmaz. 7 sayısının böylece iki türlü değerlendirilmesi, hem “7 katman” izahıyla mutabık olmaktadır, hem de itiraz olarak gelebilecek diğer sınıflandırmalara cevap vermektedir. Tek bir ayetin tek bir kelimesinde bile sayılamayacak kadar incelik olduğu Kuran’ı iyice araştırdıkça ortaya çıkmaktadır.

Her durumda Atmosfer’in ayrı ve uyumlu tabakalardan oluştuğunu söylemek son yüzyıllarda mümkün oldu. Kuran’ın indiği dönemlerdeki bilimsel seviye ile Atmosfer’in katmanlarının incelenmesi ve katmanların var olduğunun söylenmesi mümkün değildir. Fussilet suresi 12. ayette söylenen “… Her göğe kendi iş ve oluşunu vahyetti” ifadesi de katmanların incelenmesiyle anlaşılmakta ve her tabakanın ayrı bir görevle donatıldığı anlaşılmaktadır. Her tabakanın üzerine düşen görevi yerine getirmesi sayesinde Dünya’mızda yaşayabiliyoruz..

 

 Bana Destek olmak İçin Lütfen Youtube Kanalıma Abone Olmayı Unutmayın..

Youtube Kanalım  >>> Eyüp Ertaş

17 Haziran 2014 Salı

Ateistlerin "ALLAH ı Kim Yarattı" Sorusuna Cevap



Mübarekler.. ''Allah her şeyi yarattıysa Allah'ı kim yarattı o zaman xd xd'' diye ortalıkta gezen primatlara Allah'ın yaratılmamış olmasıyla ilgili temel mantık dersi..

  Aşağıda yaptığım caps'i paylaşan her sayfanın altında hemen hemen tüm primatların ''insanı Allah yarattıysa o zaman Allah'ı kim yarattı'' şeklinde soru sorup Allah'ı kendi mantıklarına sığdırmaya çalışmaları ya da ''Allah kendi kendine oluşabiliyorsa evrende kendi kendine oluşabilir xd'' (zaten bu ateist mantığa göre evren kendi kendine oluşabiliyorsa Allah'ta kendi kendine oluşabilir fakat anlatmaya çalıştığım bu değil.) şeklinde aşırı hatalı bir çıkarıma gitmelerinin yanlışlığını boyut kavramı üzerinden irdeleyelim.

  Öncelikle Boyut kavramını özümsememiz gereklidir. Herkesin bildiği üzere 3 boyut vardır ve biz bu 3 boyutlu dünyada yaşamaktayız. Dünyada gördüğümüz , dokunduğumuz ve inceleyebildiği
miz her şey 3 boyutludur. Tv ekran görüntüsü bile 2 boyutlu olarak gözükse de çok az da olsa bir eni vardır. Hatta mikroskobik yaratıkların bile tek boyutlu bir nokta gibi algılandığı fakat elektron mikroskobunda bakıldığında onların da 3 boyutlu birer varlık olduğu gözlemlenebilmektedir. Yani yaşadığımız dünya tamamen 3 boyutlu objelerden oluşan bir dünyadır.

Bu kısa bilgiden sonra konumuzun asıl açıklamasını sağlayacak konuya açıklık kavuşturalım , yani “zaman”

Zaman nedir?

Zamanı 3 boyutlu uzayımıza göre tanımlarsak geçmişten geleceğe doğru giden , sonsuz uzunlukta bir ip gibi düşünebiliriz. Bu ip her ne kadar sabit gibi gözükse de aslında çok değişken titreşimlere uğrayabilmektedir.

  Keza zaman hıza ve çekim gücü dediğimiz kütlenin uzayı bükmesi durumuna tepki vermektedir. Hız arttıkça zaman yavaşlar , çekim gücü de arttıkça zaman yavaşlar. Bununla beraber hız ve çekim gücünün azalmalarıyla ise hızlanır... zaman aslında 3 boyutlu dünyada , kütle ve hıza göre değişkenlik gösteren hamur gibi bir şeydir. Bildiğimiz zaman , kara deliklerde durmaktadır. Hatta uzay istasyonlarında yaşayan insanlar için de zaman hızlı geçmektedir. Şimdi zaman algımız biraz değiştiğine göre boyutlar teorisine girebiliriz.

  Boyutlar teorisinde dünyamızın sadece 3 boyuttan ibaret olmadığı , çok daha farklı biçimlerde olaşan ve biçim olarak bizim hayal dünyamızın sınırlarını aşacak (zorlayacak kelimesi çok basit kalmaktadır , hayalini bile kurmanız mümkün değildir , ancak matematik formülleriyle tasvir edilebilir, ne beyniniz nede herhangi bir şey görsel yada algısal olarak bu dünyaları bize sunamaz) boyutlar olduğunu kanıtlamıştır. “E bu teori değil mi? Teori kanıt değildir” diyen arkadaşlar için ise şöyle bir şey diyeyim:

  Kendi boyutunda olan hiçbir varlık üst boyutlarını gözlemleyemez. Yani algı olarak bunu göremez , inceleyemez. Bu dediğime göre 1 boyutlu yada 2 boyutlu canlılar 3 boyutu inceleyemez , çünkü derinlik algıları yoktur. Bizde aynen bu şekilde üst boyutları algılarımızdan ötürü gözlemleyemiyoruz ama olduklarını biliyoruz. Bu konuyla alakalı hazırlanmış bir video:

http://www.youtube.com/watch?v=OFgNMlzhAvk

Üst boyutları ise şu şekilde tasvir etmemiz gerekirse ;

  Elinize bir kağıt alın. Eğer bu kağıdı 2. Boyutu ve eni sıfır olan cisim gibi düşünürsek , onu bükerek silindir (aslına küre olur fakat işin matematiğine girmek istemediğim için bu şekilde anlatmak istiyorum) konumuna getirin. Şu an 2 boyutlu bir maddeyi bükerek 3 boyut haline getirdiniz. Derinlik algısı olmayan bir şeye derinlik kattınız.

  4. boyut için ise bu 3 boyutlu maddedeki zamanı bükerek ulaşırsınız. Zamanı 2 boyutlu bir çizgi gibi düşünürseniz , aynı yukarıda yaptığımız gibi bükerek bir silindir oluşturmak temeline oturur. 4. Boyutta artık zaman geçmişten geleceğe akan bir çizgi değil , bir döngü halindedir. Yani 4. Boyutta yaşasaydık doğduğumuz andan şu ana kadarki zaman içerisinde serbestçe hareket edebilir ve hepsini aynı anda yaşayabilirdik. Hayalini kurmak bile zor değil mi? Bakın 4. Boyut bile algımızı aştı, keza 11 boyut vardır…(cin dediğimiz varlıklar 4. boyutta yaşayan varlıklardır bu konuyla ilgili Volkan Kemal'den bir kitap tavsiyesi:

http://www.kitapyurdu.com/kitap/default.asp?id=465895

 5. boyutta ise zaman içinde olasılıkları barındıran bir durum sergiler. Bizim 3. Boyutta zaman algımız olan geçmişten geleceğe giden çizginin , kelebek etkisi ile oluşturabileceği her türlü ihtimallerin 4. Boyuttaki zaman döngüsü ile birleşmesi sonucu oluşan bir durum söz konusu olmaktadır. Yani küçük olayların hayatımızın tek bir çizgiden olan zaman içinde yaptığı tüm kırıklıklar , bu dünyada tek bir seçim yaparken 5. Boyutta hepsine gider. Yani 5. Boyutta yaşayan bir canlı , hem doğduğu andan şu ana kadar olan herşeyi aynı anda , hem de olması ihtimal tüm yaşam olasılıkları da aynı anda görmekte ve yaşamaktadır. işte 5. Boyutta bile kafa gitti değil mi?

  6. boyutta ise durum tamamen farklıdır. 6. Boyutta tüm ihtimaller geçmiş ve gelecek bir nokta gibidir. Yani 6. Boyutta yaşayan bir kimse big bang’dan kıyamete kadar olan her şeyi tüm ihtimalleriyle beraber , zaman içinde serbestlik ile görebilir. 6. Boyuttan bakan birisi için dünya var oldu , her türlü olası olmuş ve olacak gelecekler oluştu ve dünya yok oldu. Hepsini aynı anda görebilmektedir. Maalesef bizde böyle bir beyin yapısı yok , dediklerimi gerçekten anladıysanız bunun hayalini kurmak bile imkansızdır.

Şimdi burada kader konusuna değineceğim:

  Allah 6. Boyuttan bile baktığında sizin yaptığınız , yapacağınız , ihtimal gelecekleriniz vb. herşeyi durumu aynı anda görmektedir. Yani aslında yapılan her şeyi özgür iradeniz ile siz seçmektesiniz fakat üst boyutta olan Allah sizin yatığınız-yapacağınız-yapma ihtimaliniz olan her şeyi bilmektedir. Yapacağınız her şey ve her sonuçtan siz sorumlusunuz. Ama Allah'ın boyut algısı çok farklıdır ve bu şekilde her şeyi bilir.
 
  Melek dediğimiz varlıklarda 6. boyutta yaratılmış varlıklardır, onlar Allah'ın dilemesiyle Gaybden haber verebilirler medyumlar antik mısır-babil devrinde cinler aracılığı ile gelecekle ilgili meleklerden gayb alemiyle ilgili bilgi çalarlardı fakat 571 yılında Hz Muhammed'in (SAV) doğumuyla araya bir set çekilmiş gaybden haber çalma olayı yasaklanmıştır.

Allah'ın bulunduğu boyutta zaman algısı yoktur. Yani zaman diye birşey yoktur. Dolayısıyla zaman olmayan bir yerde de “kim yarattı?” sorusu soramazsınız. Çünkü “kim yarattı?” derken geçmişte oluşan bir olayın bugüne olan yansımasını soruşturmaktasınız. Ama bilin bakalım ne yok? Geçmiş yok , gelecek yok.
  Yukarıdaki dediklerim arasında sadece 4. boyutu bile algılayamayan bir beynimiz vardır , 11. boyut ise tüm ihtimallerin , tüm kütlelerin ve tüm bilinenlerin tükendiği yerdir. Yani 11. boyut varlığı demek anlayan için (anlamak İMKANSIZDIR, anlamaya çalışan için demek daha doğrudur) en yüksek mertebedir. Yaşanan her şey Allah katında ''ezelde'' yaşanmış ve bitmiştir. fakat bizim zaman algımız çok daha düşük olduğu için bize göre hayat hala devam etmektedir. Fakat Allah katında tüm olaylar Allah'ın ''ol'' demesiyle gerçekleşmiş ve bitmiştir, fakat dediğim gibi biz bunu kendi mantığımıza asla sığdıramayız..

Ateizm sadece pisikolojik bir hastalıktır...




 Bana Destek olmak İçin Lütfen Youtube Kanalıma Abone Olmayı Unutmayın..

Youtube Kanalım  >>> Eyüp Ertaş

22 Mayıs 2014 Perşembe

Fema Toplama Kampları ve Gerçek Nedenleri


Fema Toplama Kampları


eyalling-fema-toplama-kampı


 Mübarekler.. ABD'nin gizli hükümeti olan ve Başkan Obama'nın bile sözünün geçmediği FEMA, son günlerde Amerika'nın bir çok eyaletlerinde toplama kampları kuruyor...
<img src="Resim Url" alt="fema" />



<img src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEim4LK5OFMVv9aIvIL2OoQLsH-s5190d2vyzgclZd49WtzQWDqLby-uMZuaiz7NH0mUpbTTHHkuQOInm2yRlKeSkQ-40pFwbbQnpl2ePeSK3gsG80WCchMfgx6qyP0mUtWxvXr9u6M0Br6u/s1600/fema.jpg" alt="fema" />

  Birçok insan ki buna Amerikan vatandaşlarının çoğunluğu da dahildir, ABD’de gizli bir hükümetin olduğunu ve bunun gerektiğinde Başkan’ı aşıp kararlar alma yetkisi bulunduğunu bilmez. Bu hükümetin adı kısaca FEMA olarak bilinir. (Açılmış hali Federal Emergency Management Agency’dir bunun) Başkanlık direktifi ile kurulan bu hükümet aslında bir felaket olması ve merkezi hükümetin çökmesi durumunda Amerika’da yönetimi devralmak için kurulmuştur. Son günlerde bu gizli kurumun Amerika’nın çeşitli eyaletlerinde toplama kampları kurdurduğu ve bunların şimdilik boş bekletildiği ortaya çıkarıldı. Bunun ortaya çıkmasıyla birçok insan ‘bu toplama kampları ne ve kimler için kuruldu, Amerika neye hazırlanıyor’ sorusunun peşine düştü...

  FEMA istediği takdirde insanları sorgusuz sualsiz tutuklama ve süresiz gözaltında tutmak gibi yetkileri de almış bulunuyor. (Bu yetkiler Executive Order denilen numarası 10990’dan 11931’e kadar giden direktiflerle verilmiş durumda)
 
  Ben de dahil birçok insanı korkutan bu gelişme ‘acaba Amerika bir büyük felakete mi hazırlanmaktadır’ sorusunu sorduruyor. Örneğin; Alaska’da kurulan toplama kampının 2 milyon kişiyi tutacak kadar büyük olduğu biliniyor. Acaba bu büyük felaketin ne olacağı düşünülüyor; bir doğal felaket mi bekleniyor yoksa bir nükleer savaş hazırlığı mı var veya Amerikan ekonomisinde ani bir çöküşle büyük şehirlerde sistemin tamamen çökeceği mi düşünülüyor. Bu tür planlamaları yapabilen insanların ne tür beklentilerde olduğunu tam bilmek mümkün değil tabii ki ama bilebileceğimiz tek şey, önümüzdeki yıllarda dünyamızın pek de sevimli bir yer olmayacağıdır galiba. Amerika’da gizli dünyalarda çalışan bazı insanlar toplumdaki düzeni sağlamak için yönetimi Başkan’ın elinden tamamen alıp insanları kitlesel halde tutuklayıp zorla çalıştırmayı (Executive Order No.11000) aktif biçimde planlıyor. Bu toplama kampları Haliburton şirketine ihale edilmiş ve onlar işlerini çoktan tamamlamışlar. Bu çok gizli birim Washington’daki FEMA binasının beşinci katında yer alıyormuş. Demir kapılar arkasında çalışılan birime sadece gömleklerinin üzerinde Kızılhaç ve yakalarında ise çarmıh işareti taşıyanlar alınıyormuş...

  ABD çapında 800 toplama kampı/cezaevi hazırlandı. Hepsi mahkum kabul etmeye hazır ama şu an hepsi boş. FEMA tarafından yönetilecek bu kampların bir çoğu binlerce insanı barındıracak nitelikte. En büyükleri de Alaska da. Alabama, Arkansas, California, Colarado, Georgia, Hawai, Illinois, Indiana, Luisiana, Mississippi, Nevada, Oregon, Texas, Washington ve daha bir çok eyalette hazırlanan kamplar, yüz binlerce insanı barındıracak nitelikte. Halliburton'ın yan kuruluşu Kellogg, Brown and Root, siyasi muhalifler için toplama kampı yapmak üzere İçişleri Bakanlığı'ndan 385 milyon dolarlık ihale aldı. ( tabi resmi rakamlara göre) 

FEMA'da gizli bir kıyamet günü için harcama yapar, Sadece 1982-1991 yılları arasında,bütçesinin %78ini (2.9 milyar dolar) gizli kıyamet programlarına ayırmıştır.


Peki Neden? Asıl Amaç Nedir?

  4 Kırmızı Ay Tutulması Tarihlerinden sonra gerçekleşmesini beklediğimiz Sahte Uzaylı İstilası sırasında insanları FEMA kamplarına toplayarak, insan nüfusunu İlluminati'nin 10 kuralında bahsettiği gibi 500 milyonun altına düşürecekler.


 Uzaylı Diye Birşey Yoktur

 'Uzaylı palavrası'', "İblis'in Kadim Planı"nda yer alan, insanları kandırmak ve Dünya'yı ele geçirmek için kullandığı ''taktik yalanlar''dan birisidir. Şu ana kadar yaptığımız yorum ve analizlerle çok açık bir şekilde ortaya koyduğumuz gibi; ''uzaylı edebiyatı'' büyük bir yalandır. Şeytanlar, bugün olduğu kadar, geçmişte de birçok farklı formlara girerek insanlarla iletişim kurmuşlardır.

Uzaylı yalanı sadece Holly wood yapımlarıyla insan zihnine karıştırılmış sahte bir saplantıdır. Bu gün eğer kerşınıda bir uzylı görseniz dahi buna inanmamanız gerekir çünkü onlar şekil değiştirmiş cinlerdir. Tıpkı eski Antik maya, Mısır, Sümer,Yunan ve Roma tanrısı olarak bildiğimiz varlıkların aslında şekil değiştirmiş cinlerin olduğunu bildiğimiz gibi. Bknz..>>>İlluminati ve Paganizm


 Sahte Uzaylı İstilası ve Empire State Binasının Çöküşü



  Amerika’nın dünyayı tamamen kontrol altına alması için atacağı son adımın kendi tasarladığı ufolarla sahte uzaylı istilası gerçekleştirmektir. Bu kartların ilkinde uzaylılar tarafından kaçırma vakası görüyoruz. İkincisinde de “Foreign Aid (Yabancı Bağış)” isimli bir kart var. Bu da uzayda bulunacak bir kaynak olabilir. Esas önemli olan 3. kart. Ufolar açık bir şekilde empire state binasına saldırmakta. 95 yılında bu kartları alıp inceleyen biri nasıl 11 eylül 2001 sabahı şok geçirdiyse biz de bir sabah uyandığımızda empire state binasının çöküşünü gördüğümüzde şok geçireceğiz.




Depremlerin ve Sel Felaketleri'nin Artması

Özelliklede Bodrum çevresinde hergün neredeyse en az 20 defa küçük çapta depremler oluyor. Bu sene bir çok uzmana göre "Deprem Yılı" olacakmış. Ama biz oluşan depremlerin çoğunda H.A.A.R.P.'ın etkisinin olduğunu biliyoruz, çünkü hergün kuzey anadolu fay hattının üzerinden CHEMTRAIL SPREY yüklü uçaklar uçuyor..


CHEMTRAIL SPREY yüklü uçaklar tamda fay hattının üzerinden uçuyor.


Örneğin;
  Bosna Hersek'teki Büyük Sel Felaketi'nin nedeni, şüphesiz Chemtrail Spreyler ve HAARP'tir.
Soma Faciası da Reyhanlı Olayı gibi olaylar zincirini başlatan işaret fişeğidir. Müslüman ülkelere savaş başlatılmıştır. Bosna Hersek'teki sel felaketinin de bu sıralarda görülüyor olması tesadüf değildir.
Yüzlerce ölü ve yaralı var, binlerce kişi evsiz kaldı, birçok kasaba ve şehirde su, yiyecek ve elektrik yok.





Uçaklardan Salınan Dumanın Chemtrail Sprey  Olduğunun Kanıtları












  Gördüğünüz gibi uçakların içlerinde kimyasal maddeler taşıyan varillerle dolu. Uçakların arkalarında saldıkları gazlarda bahsettiğimiz zehirli gazlardır. 

  Tek amaç tüm insanlığın esir düşürülmesidir. Depremler, selfelaketleri, hortumlar, sahte kar yağışları, havanın sıcaklığı vs..  Sahte Ufo saldırısı yakında gerçekleşecektir, ve duyduğum kadarıyla ( tam olarak emin değilim ) Chemtrail Spreyler'in içlerinde insanları bi nevi "Zombileştirecek" bir maddenin olduğu da söyleniyor, tabi yeterince araştırmak lazım. Fema kamplarına toplanan insanlarında orada öldürüleceklerini düşünüyoruz. Yani Anlayacağınız heryerden bize saldırıyorlar, tedbiri elden bırakmamalı ve herzaman dikkatli olmalı, Ahir zamanda koyun gibi cahil ve saf olacağı hadislerle söylenen Ümmeti Muhammedin bugün gerçekten bu halde olduğunu görüyor ve onları uyarmalıyız. İlluminati, Masonlar, Tapınak Şovalyeleri, Sion Tarikatı, Gül-Haç Kardeşliği, Kurukafa ve Kemikler Cemiyeti, Siyonizm, Satanizm ve Ku Klux Klan (KKK) gibi gizli örgütleri deşifre edip; Tüm Müslüman kardeşlerimize ulaşmaya çaılışalım inşallah..

Allaha emanet olun..


 Bana Destek olmak İçin Lütfen Youtube Kanalıma Abone Olmayı Unutmayın..

Youtube Kanalım  >>> Eyüp Ertaş